Getting your Trinity Audio player ready... |
Yılmaz Ateş (CHP Eski Genel Başkan Yardımcısı)
Ukrayna işgali, bize Türkiye’nin 19 yıl önce ABD ile yaşadığı 1 Mart tezkere krizini hatırlattı. Her türlü baskı ve tehdide rağmen TBMM, ülkesini işgalden, kanlı bir savaşın parçası olmaktan kurtarmıştı. Ukrayna ise emperyalizmin vaatlerine kanarak ülkesinin işgaline adeta davetiye çıkardı.
ABD, Rusya ve Çin’i kuşatmak için Balkanlar’da, Kafkasya’da, Orta Asya’da, Orta Doğu’da, Pasifik Okyanusu’nda oyun üzerine oyun sahnelemektedir. Oyunun senaryosu da hep “Bölge ülkelerine insan hakları ve demokrasi getirmektir.” Afganistan, Irak, Gürcistan, Suriye ve Libya’ya demokrasi ve insan hakları değil, kan, gözyaşı, bölünme ve işgal getirildi. Son olarak da NATO ve AB üyeliği havucuyla Ukrayna oyuna getirilerek işgal ettirilip, uzaktan seyretmektedir.
Büyük Ortadoğu Projesi uğruna, Türkiye’yi bölme, parçalama oyunu tutmadı. 2003’te “Irak elindeki kimyasal silahları kullanacak” yalanına TBMM kanmadı. Kansaydık ne olurdu? Olacak olan şuydu:
ABD’nin 63 bin askeri Güney Doğu Anadolu’ya yerleşecekti. Ne zaman çıkacakları bilinmiyordu. Trabzon’dan İskenderun’a dik inen çizginin Doğu’sunda kalan Deniz ve Hava limanlarımızı kullanacaktı, ülkemizde iki bayrak, iki ordu olacaktı. Irak’tan önce Türkiye işgal edilecekti. İşgali önlemenin faturasını Ulusalcı güçler ağır ödedi. Balyoz, Ergenekon, Casusluk gibi uyduruk davalarla ordu mensupları, gazeteciler, aydınlar, yazarlar, siyasetçiler yıllarca cezaevinde tutuldular.
Türkiye’den istediklerini alamamaktan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı sorumlu tutan dönemin ABD Ankara Büyükelçisi, Dışişleri Bakanı’na çektiği telgrafta şöyle diyecekti: “ Baykal’ın liderliği Türkiye’de çok güçlü ‘derin devletin’ bütün ipleri elinde tuttuğu iddiasını zayıflatıyor. Baykal’ın uzaklaştırılması ve yerine hiç değilse daha münasip bir muhalefet liderinin iş başına getirilmesi, Erdoğan’ın iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ne karşı asker ve adli baskılara nazaran daha etkili bir yol olabilir.” (Wikileaks Belgeleri, Onur Öymen, Baskılara Dayanırken, s/410)
Bu “münasip” kişi bulunmuş olacak ki, Dışişleri Bakanı Hillari Clinton 1 Ocak 2009 tarihli telgrafta, Baykal’ın parti içindeki gücünü, Kemal Kılıçdaroğlu’nun popülaritesine karşı kendisini korumak için hangi önlemleri alabileceğini öğrenmek istemektedir. ( age, s/411)
Silk Road Enstitüsü’nün yöneticisi Svante F. Cornell, 2009 sonlarında daha kesin tespitler yapmıştır: “Deniz Baykal istifa etmek zorunda bırakılır. Onun yerine Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığa seçilir. Kılıçdaroğlu parti politikalarını değiştirir.” (age, s/402,403)
Oyun aynen sahneye konur, Baykal istifa, CHP işgal ettirilir, parti programı çiğnenir, tezkereye hayır diyen, çekimser kalan CHP’li, Ak Partili 269 milletvekilinden beşi hariç diğerleri parlamento dışında bırakılır. Aynı çark, 2010 Anayasa referandum sonrası da işlemiştir. MHP, ele geçirilemeyince şirinevler escort böldürülmüş, 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olamayınca Ak Parti içinden de iki parti çıkarılmıştır.
Terörle, işgalle, darbe girişimleri ile diz çökertilemeyen Türkiye’yi, muhalefetle ele geçirmek istiyor. Biden, daha aday adayı iken, Doğu Akdeniz’deki çıkarlarına çomak soktuğu için Türkiye’de iktidarı değiştireceklerini, ama bu kez darbe ile değil, seçimde açıktan muhalefeti destekleyeceklerini taahhüt etmişti. Ana muhalefet genel başkanı cevap vermekte gecikmedi. “Biden Türkiye’ye demokrasi getirecek, NATO’da demokrasinin güvencesi olacak.” Muhalefetin dün bakırköy escort açıkladığı güvenliksiz ve dış politikasız “Gelecek” programında ABD’ni rahatsız edecek tek kelime de yok.
Türkiye’nin başına sardırılan belaların nedeni, egemenlik ve bağımsızlığımızı korumak istediğimiz içindir. Kanayan insan hakları ve demokrasi yaralarının baş sorumlusu olan ABD ve Türkiye’deki işbirlikçileri konuşulmuyor, adeta dokunulmaz kılınmışlardır. Parti sevgisi, disiplini ve nezaketi ile bu sorunların üstü kapatılamaz, kapatılmamalıdır. Çünkü, Atatürk’ün deyimiyle, “Türkiye Cumhuriyeti’ni nezakete ve safsataya kurban edemeyiz.” Başta 1 Mart kahramanları ataköy escort olmak üzere, emperyalizme teslim olmayan, dik duran, eğilmeyen, susmayan yurtseverleri saygıyla selamlıyorum.
(1 Mart 2022)