Advert Advert
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Devlet Baba’yı Beklerken

Devlet Baba’yı Beklerken

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

KAPİTALİZMİN ahlakı yoktur denir ya…
Kişilik yapısının bir unsuru olan ahlak bozukluğu ile insanları nasıl soyduğunu herkesin duyabileceği bir şekilde iftihar edercesine ahlaka aykırı sözcüklerle ifade eden bir kapitalistin devletten 32 kuruşa satın aldığı elektriği halka 206 kuruşa satması kapitalizmin ahlaksızlığına güzel bir örnek…
Umalım ki karda kışta elektrik ve doğalgaza akıl, insaf ve vicdan dışı yapılan zamlar artık uyuyan kitleler için bir alarmı işareti olsun.
İnsanlarımız Sol düşmanlığını bırakıp kapitalizmin bir soygun düzeni olduğunu, insanların din istismarcılığı ile cahilleştirilerek kandırıldığını, neden aydın ve eğitimli insanlardan korkarak cehaleti beslediğini anlasınlar artık…
Ülkemizin sosyal koşullarına ve ekonomik yapısına en uygun siyasi rejimin Atatürk’ün fikirlerinden soğan Kemalizm olduğunu görsünler ve bunun değerini bilsinler.
Kapitalizm plansız programsız bir ortamda bireyi değil kendine hizmet edecek zümreleri kollar.
Marxizm’in önceliği ise özellikle ilk gündeme geldiği dönem itibarıyla insan değil maddedir. Toplumun özgürlüğü belirli sınırlar içindedir.
Sovyetler Birliğindeki rejimin çöküş nedeni özellikle girişim ve düşünce özgürlüğünü kısıtlayan rejim ve bu rejimi yöneten elit sınıf olan Politbüro tepkisidir.
Ya ileri bir sosyal demokrasi olan Kemalizm…
Küllerinden yaratılan, yeterli sermaye, teknoloji ve yetişmiş eleman birikimi olmayan genç Türkiye Cumhuriyeti için refahı yükselen sınıfsız, imtiyazsız bir toplum yaratmak için biçilmiş kaptandı Kemalizm…
Yeni iş alanları ve sermaye birikimi, dolayısıyla yatırım yaratma olanaklarının sınırlı olması devletin öncülüğü, yol göstericiliği ve planlaması ile Atatürk’ün “biz bize benzeriz” diye tanımladığı taklit olmayan, ülke ihtiyaçlarından doğan Karma Ekonomi modeli yaratıldı.
Kısa sürede bir ekonomi mucizesi yaratan model mazlum ve kalkınma yolundaki ülkelerin sözgelişi Modern Çin’in kurucusu Mao’nun “Ben Çin’in Atatürk’üyüm” sözlerinden de anlaşılacağı üzere dört elle sarıldıkları bir model oldu.
Batıda ekonomik kriz dönemlerinde, başrolde devletin olduğu karma ekonomiden yana olan Keynesyen ekonomi modelinde Kemalist ekonomi modelinden esintiler olan koruma önlemleri uygulandı.
Kimileri Kemalizm’in dogması olmadığı için bir ideoloji olmadığını söylerler.
Yakup kadri Atatürk’e Kemalist rejimin doktrininin ne olacağını sorduğunda dahi önderimiz “Bir doktrine bağlı kalırsak donar kalırız ilerleyemeyiz. Yerinde saymak gerilemektir” der…
İşte bu nedenle Kemalizm öteki bütün ideolojilerin üstünde bir değerdir.
Dogmalar yaşamın, evrenin değişen koşullarına bağlı olarak günü gelir hükümsüz kalır, ideolojiler ölür ama daima ufukların ötesini gören Kemalizm insanlık var oldukça hep var olacaktır. Bütün ideolojilerin en mükemmelidir.
***
ŞİMDİ gelelim Atatürklü günlerden, devletin, ulusun hakkını gözeterek beş kuruş üstüne beş kuruş koyarak yapılan zorunlu yatırım harcamaları, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmeleri için öğretmenlere büyük değer verildiği günlerden…
Halkın nafakasından kesilenlerle vergilerin büyük savurganlıklara araç edildiği, kapitalistin devletten 32 kuruşa aldığını halka 206 kuruşa satarak soygun düzeni kurduğu, öğretmenlere değerbilmezlik yapılarak ötekileştirildiği, “elektrik zamları CHP zihniyetinin sonucudur”… “evde atletle dolaşmayın” diyecek kadar fikri, vicdanı, irfanı köleleşmiş yaratıklardan siyasetçi yaratıldığı günlere…
Tek bir örnek; Elektrik fiyatları ile yaşanan dram her şeyi açıklamaya yeter.
1980’li yıllarda Milliyetçi Cephe hükümetleri döneminde ilk kez gündeme gelen elektrik dağıtım sektörünün özelleştirilmesinin ilk adımı 1989 yılında kapitalizmin küreselleşme fantazyasına takılarak Kayseri ve Civarı Elk. TAŞ, Çukurova Elk. A.Ş. Kepez A.Ş. ve Aktaş Elk. A.Ş. ile atıldı.
28 Ocak 2009 tarihinde Başkent Elektrik Dağıtım AŞ’nin yüzde 100 oranındaki hissesinin Enerjisa Elektrik Dağıtım AŞ’ye devredilmesi ve 30 Eylül 2013 tarihinde Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ’nin özel sektöre devri ile TEDAŞ’ın bağlı şirketlerinin tamamı özelleştirildi.
Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ.’ye (TEDAŞ) bağlı şirketlerin tamamı, 2004-2013 yılları arasında özelleştirildi Böylece dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinde kamunun pazar payı kalmadı.
İhalelere giren şirketler dağıtım hatları özelleştirilirken bunun maliyetini ağır banka borçlarıyla karşılamışlardı. O borçları defalarca yapılandırıp ödeyemeyen şirketler oldu..
Bu şirketlere sürekli olarak sözgelişi 2020’de halktan alınan vergilerle 10 milyar lira kaynak aktarıldı. Ayrıca EÜAŞ (Elektrik Üretim Anonim Şirketi) şirketlere sattığı toptan elektriğin fiyatında büyük indirimler ve ayrıca siyasi kararlarla ayrıcalıklar ve kolaylıklar sağladı.
Bu destekler de ayın sonunu zor getiren vatandaşa ayakta kalma mücadelesi veren esnafa yansıtıldı hep…
Kayıp-kaçak zararlarını şirketlerin önlemesi ve üstlenmesi gerekirken bunların faturası da tüketiciye kesildi.
Basında yer alan iddialara göre son yapılan zamlar aslında kasalarına 270 milyar lira girecek olan batma noktasına gelmiş şirketleri kurtarma operasyonu.
Onca yoksunluklar içinde yaşamaya çalışan yoksulu, öksüzü, yetimi nafakasından kesip açlığa mahkûm ederken sermayeyi beslemek…
İşte kapitalist ahlakın ahlaksızlığı bu…
****
BUNU görüp de Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan’ın tanık olup naklettiği ismet paşa ve THK’nun kırk parası öyküsünü hatırlamamak mümkün mü?
İsmet İnönü bir gün yorgun ve sinirli bir halde Çankaya’ya çıkıyor.
Atatürk – Hayrola İsmet? Sende bir fevkaladelik var bugün… Ne oldu? Neye sinirlendin?
İnönü – Türk Hava Kurumu’nun toplantısı vardı da.. Fuat beyi (THK Başkanı) epey terlettim… İstifaya falan kalktı.
Atatürk – Çalışkan çocuktur Fuat… Kurumu da iyi yönetiyor.
İnönü -Fakat canımı sıkan bir şey oldu.
Atatürk – Neymiş o?
İnönü- Hesaplarda bir kuruş oynuyor. Daha önceki toplantıda dikkatimi çekmişti… Bu bir kuruşun nereye gittiğini öğrensinler diye talimat vermiştim. Bulamamışlar… Fuat beyin hassasiyetini anlıyorum… Ama milletimiz ondan daha hassastır… Verdiği paranın nereye gittiğini mutlaka bilmek ister… İstifa bu gibi hallerde en kolay çıkar yoldur… Ama kimseyi rahatlatmaz… Hatta söylentilere bile sebep olur.
Atatürk – Demek mesele bu… Bir kuruşun hesabı seni bu kadar üzdü… Haklısın… Kırk para günün birinde 40 lira, 40 lira da 400 lira olur… Bu da giderek büyür halkın ağzında… Cumhuriyet’i kurarken böyle bir kuruşlara çok ihtiyacımız oldu.
Peki, ne yaptın sonunda?
İnönü – Memurları seferber ettim… Ve bir kuruşun yanlışlıkla başka bir hesaba geçirildiğini bulup, çıkarttırdım… Bizim milletimiz cömerttir, elindekini, avucundakini verir… Ama verdiğinin doğru, dürüst yerlere harcandığını görmek ister… Buna inanmak ister.
Bir yanda cumhuriyeti kuranlar, öte yanda yıkıma doğru sürükleyenler
***
Elektrik üretim ve dağıtım işi kamusal bir görevdir ve devletin devlet adamının halkına karşı olan sorumluluk alanıdır. en kısa zamanda elektrik dağıtım işi kamulaştırılmadır
Devletin kar amacı gütmeyen ama zarara da yol açmayan bir muhasebe sistemi oluşturarak ve olası kriz dönemlerini düşünerek gerektiğinde kullanılacak destek fonları oluşturması sosyal devlet özelliğidir.
Umalım ve dileyelim ki en kısa zamanda AKP’nin katlettiği “Devlet Baba” artık yeniden yaşama dönsün.

 

Devlet Baba’yı Beklerken
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin