Getting your Trinity Audio player ready...
|
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Rusya ve Ukrayna arasında devam eden gerilimin Türkiye’deki unlu mamüllerin fiyatlarını etkileyeceği uyarısında bulundu.
Konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklama yapan Bayraktar, Türkiye’nin 2021 yılında toplam buğday ithalat miktarının yüzde 86,6’sını Rusya ve Ukrayna’dan gerçekleştirdiğini, arpa ithalat miktarının yüzde 79,4’ü, ayçiçeği ithalat miktarının yüzde 11,4’ü ve soya ithalat miktarının ise yüzde 13,3’ünün yine bu ülkelerden yapıldığını belirterek “Bu ülkelerden en yüksek ithalat, buğdayda yaşandı. Diğer yandan Türkiye, buğday ithalatının önemli bir kısmını dahilde işleme rejimi kapsamında un ve undan mamul ürünlere dönüştürerek ihraç ediyor. Rusya ve Ukrayna arasındaki buhrandan dolayı ithalatta sorun çıkması, başta ekmek olmak üzere gıda fiyatlarını olumsuz etkileyecektir. Ürün bulunamaması önemli ölçüde buğdayın işlenmiş ürünlerinin ihracatının kısıtlanmasına ve fabrikalarının çalışmamasına sebep olacaktır. Bunun tedbirlerinin şimdiden alınması gerekiyor. Bu buhran, özellikle stratejik ürünlerde ithalata bağımlı olmanın ülkemize verdiği zararları göstermesi bakımından önemlidir. Özellikle yerli üreticimiz bu bağımlılıktan en fazla olumsuz etkilenen kesim olmaktadır. TZOB olarak sürekli ithalata dayanan tedarik politikasına her zaman karşı olduk, yerli üretimi artırmanın önemini ıslarla vurguladık. Dünyada gıda ile ilgili yaşanan gelişmeler ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi. İhtiyacımız olan buğday ve arpayı rahatlıkla verilecek desteklerle ülkemizde üretebiliriz” dedi.
Gıda ve Tarım Örgütü’nün gıda fiyatları endeksi ve tahminlerinin, bu yıl da uluslararası piyasalarda istikrarın çok mümkün olmadığını gösterdiğini belirten Bayraktar, “Ülkemizde üretimden kaynaklı gıda eksikliğinin ithalatla karşılanması çok daha pahalı olacaktır. Bunu önlemek için ne gerekiyorsa yapmalı ve bütün imkanlar zorlanmalıdır. Ülkemizde ekilmedik arazi bırakılmamalı, üreticiye yeterli destekler hızlı bir şekilde ulaştırılmalıdır. Gıda enflasyonunu önlemek için üretimi artırmaktan başka çaremiz yoktur” diye konuştu.
“TARİFEDE CİDDİ BİR İNDİRİM YAPILMALI”
Bayraktar, tarımsal sulamada yaşanılan sorunların yanı sıra elektrik fiyatlarının da çiftçiler için ciddi bir sorun haline geldiğini belirterek, “Acilen elektrikte uygulanmakta olan yüzde 18 KDV oranı artan maliyetler karşısında ezilen çiftçilerimiz için yüzde 1’e indirilmelidir. Elektrik mutlaka desteklenmeli, tarifede ciddi bir indirim yapılmalıdır. Diğer taraftan aylık fatura düzenlenmesi de üreticilerimizi sıkıntıya sokuyor. Gerekli düzenlemeler yapılarak aylık fatura tahakkuku şirketlerin ihtiyati kararı olmaktan çıkarılmalı, ürünlerin hasat dönemi dikkate alınarak, hasattan hasada, yılda bir ya da iki kez olacak şekilde tahsilat yapılması sağlanmalıdır. Bu yıl gıda yokluğu yaşamak istemiyorsak çiftçimizi tarımda tutmalıyız ve üretmesini sağlamalıyız. Ayrıca üreticilerimizin topraklarını üretim değil, yatırım ve rant amaçlı satın almak isteyenlere satmasının önüne geçilmelidir” ifadelerini kullandı.
“YAĞIŞLAR YETERLİ OLURSA RİSK AZALIR”
Bayraktar, kar yağışının barajların ve yer altı sularının beslenmesi açısından önem arz ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Ancak kuraklık için konuşmak erken, kuraklık riskinin azaldığını söylemek için mart-nisan dönemindeki yağışları görmek gerekir. Birçok ürünün bu yağışlara ihtiyacı olacak. Yağışlar yeterli olursa risk azalır. Ülke olarak dikkatli olmalıyız. Kuraklıkla ilgili tedbirleri hayata geçirmeliyiz. Çiftçimiz suyu bulsa da kullanması sorun olacaktır. Özellikle çok su isteyen şeker pancarı, pamuk, mısır, çeltik gibi ürünlerde artan elektrik maliyetleri ciddi bir problem oluşturacaktır. Çünkü sulama elektrik maliyetleri son yıllarda çok yükseldi. Üretimde ciddi düşmelere neden olabilecek bu maliyet hızla aşağı çekilmelidir. Sulama elektrik maliyetinin aşırı yükselmesi üretimde çok ciddi olumsuzluklar yaşamamıza neden olabilir.”