Advert Advert
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Akhilleus, Hektor ve Truva Atı…

Akhilleus, Hektor ve Truva Atı…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

ULUSUMUZUN ülkemizin, geleceği için kritik günlerin eşiğine geldik dayandık.

Siyasi görüşü ne olursa olsun herkesin particiliği bırakıp, düşünmeye başlamasının gerektiği günlerdeyiz.

Ya o eşikten aklımızı, vicdanımızı kullanarak alnımızın akıyla atlayıp ülkemizin yıllardır AKP eli ile uğradığı tahribatı onarmaya başlayacağız ya da eşiğe takılıp karanlık labirentlerde diktatoryal yönetim buyruğu altında köle gibi sürünmeye devam edeceğiz.

18 Haziran 2023 seçimlerine 1,5 yıl kaldı. Bu zamanın çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor.

Sayılı günler çabuk geçer, boşa geçen her gün üste bine bine büyük zararlara neden olur.

AKP iktidarını kayıtsız koşulsuz destekleyenler, “bizden önce, elektrik mi vardı, ambulans mı vardı” zevzekliği yapanlar şu sorulara yanıt verseler ya…

AKP iktidarı ile birlikte tarım ve hayvancılık sektörü, sanayi sektörü çöktü mü, çökmedi mi?

Tarım bizim gibi iklimi, florası, habitatı zengin, gelişme yolundaki ülkelerde sanayi ve hizmet sektörlerinin de besleyicisidir.

Bunun en güzel örneğini eşsiz önderimiz Atatürk döneminde yaşadık.

Devlet bütçesinden bir kuruş harcamadan narenciye karşılığında Ruslara akıllı fabrikalar kurduruldu.

Bundan hem teknoloji ve istihdam olanağı kazanarak sanayileşme hamlesini başlatan sanayi sektörü, hem de emeğinin karşılığını alan tarım sektörü kazançlı çıktılar.

Sınai ve tarımsal üretim tesislerin, tarımsal alanların yağmalanmasının istihdam kapılarını kapattığı, tarımda, sanayide dışa bağımlılığı arttırdığı hiç aklınızdan geçti mi?

***

İKTİDARA 3Y formülü diye yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele vaadiyle gelen AKP’nin 3Y ile kastettikleri meğerse neymiş?

Sahte diploma ve mühürsüz geçersiz zarflardan çıkan sahte seçmen oyları ile devletin en yüce makamını işgal edip, Anayasayı çiğneyerek, bir çeşit vatan hainliği olan askerden kaçmak için çürük raporları alarak yasaları çiğnemekmiş.

Çoluk çocuğuna et yediremeyen, çöp konteynırlarını karıştırıp kuru ekmek arayan yoksulların sayısını biraz daha artırmakmış

Dünya yolsuzluklar liginde şampiyonluğa ulaşmak hedefiymiş 3Y’nin açılımı…

AKP’nin yolsuzluk miladı patronunun “çıraklık” döneminde 1994 yılında İBB Başkanlığına seçilmesiyle başlar.

Önceki Başkan Prof. Nurettin Sözen İstanbulluların büyük hayali Metronun önemli adımlarında biri olan Elektromekanik İhalesini tamamlamış, uygulamasını yeni seçilecek başkana bırakmıştı.

O da ilk iş olarak Alman Siemens ve Simco Koza konsorsiyumunun kazandığı ihaleyi iptal edip yeni bir ihale açtı.

İhaleyi yine aynı konsorsiyum kazanınca onu da iptal etti.

Kimlerin kazanacağı önceden kararlaştırılan yeni bir ihale açıldı.

Patronun İmam Hatip Okulundan bir arkadaşının sahibine ait sıradan bir taşımacılık şirketi olan Albayrak firması ile yine patronunun yakın dostu “Milletin a…. koyduk” diyen Mehmet Cengiz’in sahibi olduğu Cengiz Holding ve Fransız Cegelec konsorsiyumu yeni ihalenin kazananı oldu.

Bu uluslararası nitelikli skandal gelişme üzerine Almanya Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel, Siemens ulaştırma müdürü Karl Nuebeck Türkiye’ye gelerek sert bir tepki gösterdiler.

Türkiye’nin dış imajına leke düşürülmüştü ve ayrıca hem İstanbulluların metroya kavuşması üç yıl gecikmiş hem de İBB’nin kaybı 25 milyon doları bulmuştu ama Albayraklara ve Cengiz Holding’e “yürü ya kulum” kapısı açılmıştı artık.

O gün bugündür o kapı hiç kapanmadı.

İBB başkanı ve daha sonra da çoğu Bakan Milletvekili olan tayfaları hakkında evrakta sahtecilik yapmak, çıkar için çete oluşturmak gibi çeşitli suçlamalarla bir düzine dava açıldı.

Çıkar çetesi kimi dava dosyalarını sumen altı edilmesini, kimilerinin bir yolu bulunarak zaman aşımına uğramasını sağlayarak hiçbir şey olmamış gibi işin içinden sıyrıldı.

1994 yılında seçime katılıp televizyon ekranlarına çıkan adaylar arasındaki üstünde doğru dürüst bir takım elbisesi bile olmayan seçimin kazananın hapis cezası üzerine görevden alındığı günlerdi…

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım ve Koç Holding Başkanı Rahmi koç onun bir milyar dolarlık bir servetin sahibi olduğunu söylediler.

Aynı dönemde ABD’nin Ankara büyükelçisi, CIA’nın darbe uzmanı Musevi asıllı Morton Abramowitz kendisini Türkiye’nin Başbakanlığına teşvik ediyor her türlü desteği veriyordu.

Çünkü o dünyayı sömürenlerin başında gelenlerden Rockfeller’in “Atatürk yüzünden projelerimizi 50 yıl erteledik” şeklindeki sözlerinden anlaşılacağı üzere Kemalizm’den öcü gibi korkan emperyalist/siyonist düzenin tam aradığı kişiydi.

Başkente gelip iktidar koltuğuna oturana kadar çıraklık kalfalık dönemini tamamlayan usta bugün ABD medyasına göre bir trilyon dolarlık servetin sahibi artık.

17-25 Aralık 2013 Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu sırasında tapelere yansıyan “sıfırla oğlum” talimatında konuşulan dolarlar, Avrolar düşünülürse rakamın doğruluk olasılığı çok yüksek…

Herkes özellikle fanatik AKP’liler bir trilyonluk soygun parası devlet hazinesinde kalsaydı bugün kendi yaşamları nasıl olurdu onu bir düşünebilseler keşke…

***

Devlet yönetmeye talip siyaset adamlarının ana görevi belirli zümreleri değil ulusun bütününü memnun etmektir.

Kara kışın ortasındayız neredeyse her gün doğalgaza elektriğe yeni bir zam geliyor.

Enerji üretim ve dağıtımı kamusal hizmet alanıdır.

Eğer dağıtım işi özelleştirilmeyip kamu kurumu olarak zarar etmeyen, kar amacı gütmeyen bir muhasebe mizanı oluşturarak zorunlu hallerde kullanılmak üzere sübvansiyon fonları da oluşturarak görev yapsalardı ayın sonunu zor getiren dar gelirli kitlelerin ödediği yüksek bedeller Holding Patronlarının servetlerine servet katmaz insanların geçim sorunları hafiflerdi.

Buna başka perspektiften bir örnek Hatay’da yaşanan “Ali Dibo düzeni” diye anılan yolsuzluk olayları…

Hatay AKP Milletvekili Fuat Geçen AKP yandaşlarının karıştığı yolsuzluklardan duyduğu rahatsızlığı “Yaraya tuz olmaya geldik, tuz koktu, yolsuzlukla mücadele etme yerine, yolsuzlukla mücadele edenle mücadele edilir hale gelindi” şeklindeki sözleri yüzünden parti içinde uyumsuzluk yaratmakla suçlandı.

Geçen, mafyanın suskunluk yasası uygulanırcasına “Bu gemide yerin yok” denilerek partiden ihraç edilirken aynı şey yolsuzluklardan rahatsızlığını dile getiren Afyon Milletvekili Mahmut Koçak’ın da başına geldi.

***

AKP iktidarı yıllarının en dikkati çeken yanlarından biri emperyalizm ile Türkiye arasında derin bağlar ve bu bağlamda CIA ajanlarının Türkiye’yi Kemalist ilkelerden, laiklikten, üniter yapısından koparıp eyaletlere bölünerek ılımlı İslam ülkesine dönmeye teşvik ederek Ortadoğu coğrafyasına egemen olma hevesleriydi.

CIA’nın eski Ulusal İstihbarat Konseyi Başkan Yardımcısı Graham Fuller, 15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ ile birlikte hareket eden Amerikalı eski CIA danışmanı İzmirli Musevi kökenli Henri Barkey ve TESEV kurucu üyesi siyonist George Soros gibi emperyalizmin ajanları topraklarımızda adeta cirit attılar.

İşte ulusumuza AKP’nin yaşattığı serüvenden sadece birkaç kesit…

İşte bunun için her yurtsever seçim gününe kadar yaşanacak günleri çok iyi değerlendirmeli.

****

BÜYÜK olasılıkla AKP ve patronu ballı börekli ortamı, saray saltanatını kaybetmemek için, ülkeye verdikleri zararların cezalandırılmasından korktuğu için seçimleri yaptırmamanın yollarını arayacaktır.

Ülkeyi artık yönetemez hala geldiklerini bilmelerine rağmen erken seçim kararı almamaları bunun bir nişanesi…

Yıllardır Suriyeli ve öteki sığınmacılara vatandaşlık hakkı verip seçmen tabanı yaratmaya çalışıyorlar.

Yıllardır atama bekleyen binlerce öğretmen, okul ve öğretmen bekleyen köyler ve ülkenin polisi, jandarması varken, silah ve zor kullanma yetkisiyle donatılan çarşı ve mahalle bekçisi teşkilatı kurulması hayra alamet değil.

Aldıkları ihbarlara göre yetki kullanacak olan ve sanki iktidarın silahlı hafiyesi olan bu teşkilata karşı herkesin dikkatini hiç eksiltmeden yoğunlaştırması, tedbirli olması gerekiyor.

Umalım provokasyonlarla kaos yaratıp toplum çatışma ortamına sürüklenmesin.

****

GELİN bir alegori yaparak Homeros’un Truva Savaşı’nı anlatan İlyada destanını hatırlayalım.

Yunanistan’da yaşayan Akalar bir husumet yüzünden bugünkü Çanakkale topraklarındaki Truva’yı ele geçirmek için kente saldırırlar.

Savaş yıllarca sonuç alınmadan sürüp giderken Akalar savaştan vazgeçmiş gibi çekilirler. Çekilirken kentin yakınına içini seçme savaşçılarla doldurdukları tahtadan dev bir at bırakırlar.

Savaşın bittiği sanısıyla Truvalıların tahta atı kentin içine almalarıyla birlikte kanlı bir savaş başlar ve kent düşer.

Akaların en büyük kahramanı Akhilleus, Teselya kralı Peleus ile su tanrıçası Thetis’in yarı Tanrı oğludur.

Akhilleus’un annesi oğlunu çocukluğunda ölümsüzlük nehri Styx nehrinde sol topuğundan tutarak yıkamıştır.

Truvalıların en büyük kahramanı Hektor ise kral Priamos ile Hekabe’nin oğludur.

Akhilleus çatışmada Hektor’u öldürür ve cesedini yerlerde sürükler,

Hektor’un kardeşi Paris de Akhilleus’u ölümün tek işleyeceği yeri olan sol topuğundan okla vurarak öldürür.

***

TRUVA savaşı ile bizim seçimler arasında nasıl bir alegorik bağ var diye diye sorabilirsiniz.

Çok belirgin bir benzerlik var aslında..

Akaların Truva’ya husumeti AKP patronunun “Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan şeriat devleti kurulması için çalışacağıma yemin ve kasem ederim” sözlerinin sembolü olarak düşünülebilir.

AKP’nin Truva atı cahil kitleleri yıllardır din istismarcılığı yaparak uyutmasıdır.

Akhillus’un Hektor’un cesedini yerlerde sürüklemesi ise, iktidarın yanlış dış siyaset yüzünden teröre kurban verdiğimiz insanlarımızı, katliama dönen kadın cinayetlerini, evinin nafakasını sağlayamadığı için intihar eden insanlarımızı çağrıştırmıyor mu?

Paris’in Akhilleus’u topuğundan okla vurarak öldürmesi ise başta İstanbul Ankara olmak üzere bazı büyük kent belediyelerinin CHP’ye geçmesiyle AKP’yi can evinden vurulmasını andırmıyor mu?

İlyada destanının son noktasını insanlarımız destanların en gerçeğini tarihin sayfalarına yazdıran bizim destan kahramanımızın adı ile koydular

“Atatürk Çanakkale’de düşmanı denize dökerek Truva’nın intikamını aldı.”

Artık akıl vicdan sahibi yurtseverlerimizin Atatürk’ün yolunu izleyerek 18 Haziran günü sandıkta gaflet dalalet ve ihanet cephesine karşı kazanacakları zaferde şimdi sıra…

 

Akhilleus, Hektor ve Truva Atı…
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin