Bir Kadının Anısından: Anlayana Kıssadan Hisse!..

Ömer Faruk Yılmaz’ın WhatsApp paylaşımından

Geçtiğimiz Cuma günü binamızda bir komşumuzun evinde Kur’anı Kerim okunacakmış. O gün bizi de davet ettiler. Tabi ki; davete icabet etmek gerekir. Biz de o gün orada bulunduk. İçeride aşağı yukarı 25 kadar kadın vardı. Daha sonra Kur’an açıldı Duhân ve Ankebut süreleri okundu. Bu iki sûre okunduktan sonra ben şöyle dedim.

“Hanımlar eğer izin verirseniz size çok güzel bir dini hikaye anlatmak istiyorum.” dedim.

Kadınlar bana:

“Tabi ki buyrun.” dediler.

Bu arada çok güzel İngilizcem vardır. Ana dilim gibi ve çok güzel konuşurum. Öyle ki; bu sayede Arapça olarak okunan sûreleri dinleyen kadınlara, Dinlerini ve İslâmiyet’i çok iyi anlamaları gerektiğini anlamaları için de, kafamda hemen bir plan yaptım ve uygulamaya koydum. Ve bunun içinde anlatmak istediğim hikayeyi Ingilizce anlatmaya başladım. Herkes önce bir birbirlerine sonra da bana baktılar. fakat ben hiç umursamadan anlatmaya devam ettim. ve hiçbir şey anlamadan dinleyen kadınlardan birisi koluma dürtüp;

“Gız, anam sen ne anlatıyon? biz hiç bişi anlamıyoz.” dedi. Ben de amacıma ulaşmış olmanın özgüveni ile; şöyle dedim.
“Hayrola; ne oldu ki? Hem siz anlamasanız da olur. Siz sadece az önce yaptığınız gibi yine gözlerinizi kapatın ve sağa sola sallanmaya devam edin.” dedim ve devam ettim. Fakat, ev sahibi müdahale etti. “Ama çiğdem hanım çok ayıp ediyorsunuz. Ne anlatıyorsun? Seni hiçbir kimse anlamıyor ki!.” dedi. ben:

“Demek benim bu hikayeyi size İngilizce olarak anlatıyor olmamı size karşı terbiyesizlik yapmış olduğum anlamına geliyor? Peki o zaman sizde aynı terbiyesizliği Allah’a karşı yapmıyor musunuz? Buraya toplanmışsınız fakat Arapça okunan ve Allah’ın bizlere ne anlattığını anlamadan ve size ne mesaj verdiğini bilmeden ve daha feci olan bir şeyi yapıyor, onun ayetlerini çıkar amaçlı kullanıp sevap kazanmanın derdine düşüyorsunuz. Yani sizi yaratanın Allah olduğuna inanıp, yine ve Allah’ın yalnızca Arapça mı bildiğinizi sanıyorsunuz? Oh ne alâ ne güzel. Yani, kısa günün karı; İki adet Arapça sûreyi ve yüzeysel ve de, tek bir kelimesini bile anlamadan okuyun ve Allah’a karşı görevinizi yaptığınıza inanarak daha sonra da, dağılın ve evlerinize gidin. Ondan sonra da; “Müslümanlar niye geri kaldı?” diyorsunuz. Biz bu kafayla ve İslâmiyet’in bu kutsal kitabında yazılanların ne anlattığını anlamadan ve yalnızca duvara asarak ve çıkar amaçlı kullanırsak bize her şey “Müstehaktır!!.”

Exit mobile version