Getting your Trinity Audio player ready... |
Aysel Yenidoğanay
“İlk göz göze geldiğimiz günkü elbiseni çıkar sandıktan,
giyin, kuşan,
benze bahar ağaçlarına…
Hapisten
mektubun içinde yolladığım karanfili tak saçlarına,
kaldır, öpülesi çizgilerle kırışık beyaz, geniş alnını,
böyle bir günde yılgın ve kederli değil,
ne münasebet,
böyle bir günde bir isyan bayrağı gibi güzel olmalı Nâzım Hikmetin
kadını…”
Bugün Nazım Hikmet’in, mavi gözlü devin 120. doğum günü.
Bugüne kadar onunla ilgili yazılanların üstüne ne yazılabilir ki?
Doğduğu ev, aşkları, mücadelesi, Bursa cezaevi, vatana olan hasreti…
O demiş zaten diyeceğini:
“1902’de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem.”
Ve eklemiş:
“Ve dövüşebilirim; doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum her şey ve herkes için.. Yaşım başım buna engel değil.”
Sevişir gibi kavgaya soyunmayı onun şiirlerinden öğrendik. Pankart açtık haksızlığa, sömürüye ve hayına… Ve hep birlikte haykırdık alanlarda:
“onlar ümidin düşmanıdır sevgilim
akar suyun
meyve çağında ağacın
serpilip gelişen hayatın düşmanı
(…)
Sana düşman,
bana düşman,
düşünen insana düşman!
Vatan ki;
bu insanların evidir.
Sevgilim,
onlar vatana düşman..!”
Silah tutmadı eli Nazım’ın ama kurşun gibi kullandı kalemini:
“Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet”
İşte bu yüzden korktular ondan. Düşünmek ve de düşündüğünü söylemek/haykırmak suçtu. “Ye, iç, yat, şükret: Allah devlete zeval vermesin!” Patron seni sömürüyormuş; SUS! Aldığın maaşın yarısı vergi olarak kesiliyormuş; SUS! Ekmek karneye bağlanmış; SUS! Sustukça düzenin değişmeyeceğini bil güzel kardeşim. Dün de böyleydi bu düzen bugün de. Sen sesini çıkarmadığın sürece böyle de devam edecek. Sen sustuğun için senin yerine haykırdı Nazım Hikmet. Ve bu yüzden vatan haini ilan ettiler onu.
“Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Ve Nazım’ın şiirlerinin aydınlığına inananlar da vatan hainliğine devam ediyorlar hala…
“Bir kırmızı gül dalı egilmiş üstüne
Bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta
Okşar yanan alnını Nazım Ustanın”
Nice nice yıllara Nazım Hikmet nice yıllara…