Getting your Trinity Audio player ready... |
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
——
BAKIN insan, adam, hayvan demiyorum, diyemiyorum.
Hayvan desem hayvanlara hakaret olur.
Bir tür yaratık diyeceğim ama ne tür yaratık?
Tanrınınım yarattığı bütün yaratılmışlar arasında en aşağı sınıftan bir yaratık…
Neymiş;
Türkçe yasaklanmalıymış, Türkçe ölmüşmüş…
Be hey çatlağı kafasında, Tanrının suratından meymenetini aldığı beyinsiz…
Ünlü Türkolog Vasili Radlov dünya dilleri arasında en geniş alana yayılan dilin Türkçe olduğunu söyler.
Doğuda Çin’den, Sibirya’dan, Batıda Balkanlara kadar hatta Kuzey Buz Denizine kadar uzanan coğrafi bölgede sayıları 250 milyonunun üstünde Türk soyundan insan yaşıyor ve hepsinin konuştuğu anadilin kökeni Türkçe…
Turani ırktan olmayıp da Türkçe konuşanlar da eklendiğinde dünyada Türkçe konuşan insan sayısının en az 400 milyon olduğu konuşulur.
Resmi kayıtlara göre Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ve ülkemizde Türkçe öğrenen yabancıların sayısı giderek artıyor.
Birçok yabancı dilbilimciye göre Türkçe gerek gramatikal, gerek fonetik yapısı bakımından en uyumlu dillerin başında geliyor.
Ali Şir Nevai “Türkçenin derinliklerine dalınca, gözlerime on sekiz bin evrenden daha yüksek bin evren göründü” der.
Türkçe dünyadaki en eski dillerden biridir de…
***
İMAM Hatip okullarında Türkçenin yasaklanmasını, yerine televizyonda “Kadın insan mıdır? Paneli(!) düzenleyip kendi anası, bacısı için “kadın memeli hayvandır” hükmü çıkaran Arap’ın dilinin kullanılmasını isteyen güya din eğitmeni hilkat garibesinin Milli Eğitim Bakanı yardımcısı sıfatıyla yayımladığı bildirideki şu sözlerine bakın:
“Arapça öğretilirken ikinci bir dil kullanılmaması gerekir. Öğrenciler, öğretmenleri ile ancak Arapça diyalog kurabileceklerdir. Öğrenci teneffüslerde öğretmeni ile ancak Arapça konuşabilir. Ya konuşur ya da yanında tercüman getirir.”
Neredeyse on asır önce Kâşgarlı Mahmud Arapların Türkçe öğrenmeleri için Dîvânu Lugâti’t-Türk’ü yazmışken on asır sonra Türkçenin yasaklanmasını isteyen bu hilkat garibesi de kim?
Güya devletimizi ülkemizi yöneten soygun çetesinin irticai kanadından bir asalak…
O asalak her zaman olduğu gibi gece yarısı çıkan bir kararname ile koltuğa nasıl oturdu?
Bunun yanıtını kulislerde yapılan konuşmalardan çıkaran basın mensuplarından biri, Cumhuriyet gazetesinin başarılı araştırmacı yazarı Barış Terkoğlu…
Terkoğlu’nun köşe yazısında verdiği bilgiye göre iş organizasyonunun koordinatörlüğünde “TÜGVA, TÜRGEV, ENSAR, İlim Yayma Cemiyeti ve Cihannüma derneği adı altındaki irtica çetelerinin hamisi, gerçek dine imanla ilgisi olmayan, daha önce de babasından aldığı “sıfırla oğlum” talimatını yerine getiren okçu başı mahdum var.
Vakıf temsilcileri mahduma başvurarak kendisinin de yakından tanıyıp desteklediği hilkat garibesi yaratığın Milli Bakanlığının yetkili bir makamına getirilmesine aracılık etmesini istiyorlar.
Anında “Emir baş üstüne…”
Diplomasızın da sıcak bakması üzerine gece yarısı talimatıyla Bakan yardımcısı Sosyolog Prof. Ahmet Emre bilgili ikna edilip (!) görevden alınarak, koltuk akademik kariyerini “İmam Hatip Liselerinde Kur’an-ı Kerim Öğretiminde “Yeni Yöntemler ve Materyal Kullanım” adlı doktora teziyle yapan ne fen, ne sosyal bilgilerle ilgisi olmayan hilkat garibesine teslim edildi.
Böylece iktidardaki soygun çetesi ve onun irticai kanadı Ekonomi Bakanlığına getirilen FETÖ’cü Bitkisel’den sonra bir başka irticai çözümsel buluşla allanarak pullanarak iyice güzelleşti!
***
Mevlana “Dili ve sözü bir olmayan kimsenin, yüz dili bile olsa o yine dilsiz sayılır” der.
Dil ulusal varlığın korunmasında en önemli araçlardan biridir.
Dilin korunması demek, ulus varlığının korunması demektir.
Dil, bir ulusun en önemli sosyal varlığı, ulus kültürünün ilk ve en önemli unsurudur.
Dil, ulusu oluşturan, fertleri birbirine bağlayan bir bağ, yaklaştırıcı ve kaynaştırıcı temel faktördür.
Eşsiz önderimiz Atatürk “Türk Dili, Türk Milletinin kalbidir; beynidir. Türk Demek Türkçe Demektir. Ne mutlu Türk’üm diyene” der.
“Türkçe öldü yasaklansın” demek Türk’e, Türk ulusuna, Türklüğe dolaysıyla vatana ve Türkün atalarına, kanlarını canlarını feda eden kahramanlarına ihanettir.
Ulusu bölmeye çalışmaktır.
Vatan ve ulus hainliğidir.
Türkçenin yasaklanması için ferman veren hain de, haini o mevkie önerenler de bunu onayanlar da vatan hainidirler. En ağır şekilde cezalandırılmaları gerekir.
***
BU yaratıklardan hem İngiliz vatandaşlığı kimliği taşıyıp hem de Maliye Bakanlığı yapan biri de yakın bir geçmişte aynı çatlak kafa ile “Arap aslımıza dönmeliyiz” demişti.
Sen ne halt edersen et…
Biz her nefesimizde Türklüğümüzü beynimizde, yüreğimizde hissedenler Türk olmakla, ulusumuzun dili ile kültürü ile gurur duyarak yaşamaya devam edeceğiz.
***
İNSANIN diline, soyuna, dinine laf atmak elbette insanlık ayıbıdır. Kafatasçılık yapmak demektir.
Ne var ki ekmeğini yediği, havasını solukladığı ülke vatandaşlığı ile bir aidiyet bağı olmayanlar eğer o ulusa karşı ihanet içindeyseler bu sorgulanıp gereken neyse yapılmalıdır.
Şunu da hesaba katarak…
Hatırlayanlar vardır:
Ülkemizin gelmiş geçmiş en büyük futbol yıldızı olan Rum asıllı Fenerbahçeli Lefter İtalya’da futbol oynarken yazısında kendisinden “Rum asıllı” diye söz eden spor yazarını “Ben Türküm” diyerek mahkemeye vermişti.
Bunların, ana tarafından Musevi, Pontus çetelerinin çağrısı üstüne Gürcistan’dan göç ederek Rum köyü Potamya’ya yerleşerek baba tarafından Rum olduğu aşikâr olan…
Ağzı “Biz Türkler” demeye varmayıp, “Biz Türkiyeliler” diyen…
“Türk Milliyetçiliğini ayaklarımın altına aldım” diyen…
“Ne mutlu Türküm” andının okunmasını yasaklayan ağababaları yıllardır bu ülkeye zarar üstüne zarar veriyorsa, Türk insanına cehennem hayatı yaşatıyorsa mutlaka görülecek bir hesap vardır.
Siz, ihanete, soyguna, irticaya gözlerini kapayıp hala destek veremeye devam edenler..
İhanet ortağı olduğunuzu acaba ne zaman idrak edeceksiniz?