Getting your Trinity Audio player ready... |
UZM. DR. MUSTAFA TORUN
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı
mtorun3@gmail.com
İçinde yaşadığımız dünyada küresel kapitalizmin, yani bilinen şekli ile emperyalizmin aşırı kazanma hırsı, bunun doğurduğu çevresel bozulmalar,küresel ısınma, yeryüzünün kullanımındaki çarpıklıklar enfeksiyon hastalıklarını, bunun beraberinde Covid-19 enfeksiyonunu da etkilemiştir. Örneğin hidroelektrik santrallarının gelişi güzel, çevre dinamiklerinin göz önüne alınmadan, sırf rant ve su mülkiyetini ele geçirme amaçlı yapılması; mikroorganizmalarda, vektörlerde, hayvanlarda nicelik ve niteliksel yönden olumsuz değişmeler oluşturabilmektedir.Yapılaşma amacı ile yeşil alanların, ormanların,otlakların yok edilmesi, buradaki canlı örgüsünü ortadan kaldırarak, çevresel olumsuzluklara yol açmaktadır. Yine örnek vermek gerekirse; Türkiye deki” Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığında, ülkemizdeki ve dünyadaki Covid-19 enfeksiyonunda” çevresel olumsuzlukların, daha amiyane tabirle çevreye yapılan kötülüklerin katkısının olduğu artık bilinen bir gerçektir.
*
OMİKRON VARYANTI’nın hızla yayılımı karşısında; Dünyada ve ülkemizde Küresel Kapitalistlerin ne yapacaklarını merakla beklerken,ilk yaptıkları iş OMİKRON’u hafife alıp; “Virüsün son çırpınışları, hastalık yapma şiddeti azalıyor” diye ifşaat’ta bulundular. Kendilerine para kazandıran milyonlarca emekçi yığınlara;İşimiz geri kalmasın, kârlarımız azalmasın,artı değerlerimiz düşmesin diye, KARANTİNA SÜRESİNİ 5-7 GÜN ARASINDA DİKTE ETTİRDİLER.GÜYA BU VARYANT ÇOK BULAŞICIYMIŞ AMA HAFİF SEYREDİYORMUŞ. Birçok bilim insanı da bu direktife direnemeyip aynen kabul etti. Yazık ki ne yazık!
*
OMİKRON varyantı’nın yayılım sürecini iyi izlersek, Ocak ayı ortalarından başlayıp, Şubat ayında tepe yapacak gibi görünüyor. Yeterli önlem alınmaz ise hastanelerin yoğun bakımları ve servisleri tükenme sendromuna girecek. Zaten hekimler ve tüm sağlık emekçileri dünyada ve Türkiye’de tükenmişlik sendromundalar. Bbunu sağır sultan bile duymasına rağmen birileri yapısı gereği duymak istemiyor. İklim giderek sert esmeye başladı. Dünyada ve ülkemizde geniş halk yığınları ile kaynakları ele geçirmiş azınlık arasındaki baş çelişki giderek derinleşiyor.
Her alanda olduğu gibi, sağlıkta da şiddet ülkemizde duracağı yerde dahada artacağını özellikle belirtelim.Bunu yüksek sesle her platformda haykıracağız. Bu böyle biline!
*
Yarasa kaynaklı yani zoonotik bir virüs olan SARS-CoV-2’nin bu süreçte insan bedenine adapte olmasını ümit ederek, buna göre acil kararlar almak ne derece doğru? Bu durum kimlerin işine yarıyor? Bu soruların yanıtını varın siz verin.Bizlere Hacettepe Tıp Fakültesinde hocalarımızın öğrettiği temel mikrobiyoloji kavramlarına göre bana ters geliyor.Bu virüs güya bulaşıcılığı arttıkça, mülayim bir virüs olacakmış(?).Öyle şey olur mu? Bu yukarıda da belirttiğim gibi bu virüs hayvan yani yarasa kaynaklı,insana bu süreçte henüz uyum sağlamamış yeni bir Koronavirüs.
*
Tüm toplumsal bilimlerde olduğu gibi salgınlar biliminde de olaylara nesnel bakabilmek için diyalektik ve sınıfsal çözümlemeleri devreye sokmak gerekir.Maalesef bu salgın bize KÜRESEL KAPİTALİSTLERİN KÂRINA KÂR KATTIĞINI,YOKSUL DÜNYA HALKLARININ DAHADA YOKSULLAŞTIĞINI,İNSANLARIN HASTALANIP ÖLMELERİNİN ONLARDA EN UFAK BİR NEGATİF ETKİ YAPMADIĞINI,COVAX AŞI ÖRGÜTÜNÜ BİLE ÇALIŞTIRMADIKLARINI ACI BİR ŞEKİLDE BİZLERE ÖĞRETTİLER. HÂLA ÖĞRENEMEYENLER VARSA YOLLARI AÇIK OLSUN!
*
İçinde yaşadığımız kış mevsimi nedeniyle “Grip ve Omikron” birlikteliğinin olabileceğini şimdiden söylemekte yarar görüyorum.Umarım rekombinasyonları olmaz.”Saldım çayıra mevlam gayıra” politikasının süreceğini,kişilerin kendi kaderlerine terkedileceğini,her bireyin kendi önlemlerini kendisinin alması sürecine girildiğini söyleyebilirim.Bu doğrultuda daha önceki yazılarımızda da belirttiğim gibi mutlaka 3 doz mRNA aşısının yapılmasını,uygun cerrahi maskelerin gerekirse çift takılmasını,çok riskli durumlarda n95 maske takılması yoluna gidilmesini,mesafenin enaz 2 metre olmasını, kapalı ortamlara girilmemesini,toplantıların mümkünse online yapılmasını, kapalı ortamların çok şık havalandırılmasını,zorunlu durumlarda toplanacak isek; Hızlı antijen testlerinin devreye sokulmasını, okulların ara tatile erken girmelerini belirtmekte yarar var.Demokratik olmayan bizim gibi toplumlarda bilgiler saydam biçimde paylaşılmadığı için,konunun uzmanı iyi insanların bilgilerini halka aynı dili kullanarak,otoritenin denetimine girmeden özgürce sade ve yalın biçimde bilim insanı kimliğini örselemeden aktarmaları gerekir.
Sözümüzü Nazım Hikmet Ustamız ile bitirelim!
“Nasıl etmelide ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
Nasıl etmelide ağlayabilmeli
ayıpsız,
aşikare,
yağmur misali”
Sevgilerimle…