Egemenlerin Raporu, İnsanlığın Dramı: Gıda Krizi!

Getting your Trinity Audio player ready...

Yayınlanan raporlardan bazılarında sayı daha da vahim durumda. Örneğin İngiltere merkezli bir kuruluş olan The Hunger Project’in raporuna göre 690 milyon insan kronik açlık koşullarında yaşıyor. Çeşitli burjuva kurumların yayınladığı raporlarda, açlığın küresel ölçekte gittikçe daha da yaygın hale geleceği öngörülüyor. Bunun temel sebebi her sene gıdaya ulaşma problemi yaşayan insan sayısındaki sıçramalı artış ve bunun gizlenebilir olmaktan çıkmasıdır. Örneğin Küresel Gıda Krizi raporuna göre 2020 yılında bir önceki yıla göre 20 milyon insan daha gıda kıtlığı yaşayanların arasına katılmıştır.

Raporların ortak özelliği dünyada bir gıda krizi yaşandığı tespitinde bulunup kapitalist sömürü sistemini aklamaya çalışmalarıdır. Doğrudan fail olarak görülmesi gereken sistem aklanıyor, emekçileri oyalamak için bir suçlu bulunuyor. Örneğin tüm raporlarda gıda krizinin nedenleri olarak Covid-19, savaş, göç gibi sorunlar sıralanıyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki bunlar da “gıda krizi” de aynı nedenden insanlığın başına musallat olmuştur. Önceliği kâr olan, rekabetçi ve plansız kapitalist sömürü düzeni sorunun temel kaynağıdır.

Gıda krizinin gerçek nedenleri gizleyen egemenler, emekçileri gerçek çözümden de uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Türkiye’deki “porsiyonları küçültün” açıklaması hepimizin malûmu. Hindistanlı “yoksullukla mücadele uzmanı” Dr. Kulkarni’ye göre yağmur suyu toplama depoları geliştirilmeli, gençler sanayide değil tarımda çalışmaya teşvik edilmeli, küresel iklim değişikliğine adapte olmuş akıllı tarıma geçilmelidir. Kanada merkezli bir kuruluş olan Farm Radio International ise çözümü çiftçiler için doğru hava tahminlerine ulaşmakta bulmuş. Interaktif Radyo, bölgesel hava tahminleri sunumları yaparak küçük ölçekli tarım yapanların hava durumuyla ilgili sorununun çözüleceğini, bu sayede tarımda verimin artıp küresel gıda krizine bir nebze de olsa çözüm olacaklarını ileri sürüyor.

Kapitalist sistemin yok edilmesi gerektiği gerçekliğiyle yüzleşmemek için ve daha da önemlisi geniş kitlelerin bu gerçeği idrak etmemesi için gıda krizine kılıf üstüne kılıf aranıyor ama sistemin çürümüşlüğünü elbette ki gizleyemiyorlar. Mesela dünyanın en verimli topraklarına beton yığınlarının dikilmesi veyahut biyoyakıt elde etmek için kontrolsüz bir şekilde yüz binlerce dönümlük arazilerin tekellerin eline geçmesi kapitalizmin ürünü değilse nedir? Yerin altındaki ve üstündeki kâr amaçlı türlü faaliyetle suları, toprağı, havayı yağmalayıp talan eden kapitalist sistem değilse nedir? Milyonlarca çiftçinin çalışıp üretebileceği koşullardan mahrum olması kimin eseridir?

Dünyada bir gıda krizi yaşandığı doğrudur ve bu kriz her geçen gün derinleşiyor. Fakat egemenler her zamanki gibi eksik veya yanlış bilgilerle milyonlarca insanın aklını bulandırmak, kendi istedikleri gibi düşünmelerini sağlamak istiyorlar. Amaçları toplumsal, siyasal, küresel sorunlara kapitalist sistem içerisinde çözüm bulunabileceğine insanları inandırmak. Oysa küresel gıda krizinin nedeni kapitalist sömürü düzenidir. Sadece gıda krizi değil sistem krizi var ve bu her alanda kriz üretiyor. Çare kapitalizm denilen bu kokmuş cesedi tarihin çöplüğüne atmaktır. Hâsılı kapitalizmden kurtarılması gereken güzel bir dünyamız var.

Exit mobile version