Getting your Trinity Audio player ready... |
Kalp ve damar cerrahisinde devrim niteliğinde olan ve halk arasında kapalı yöntem olarak bilinen minimal invaziv yani küçük kesiler halinde yapılan cerrahi operasyon, her geçen gün daha çok tercih ediliyor. Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Ertan Sağbaş, minimal invazivin ve robotik cerrahinin hem doktorlar hem de hastalar için önemli avantajlar sağladığını ifade ederek, “Açık operasyona oranla daha çok detayı görebilme imkanına sahip oluyoruz” dedi.
Sağlık alanında çığır açan yöntemler hastalara umut olmaya devam ediyor. Pandemi döneminde insanlar hastanelere gitmeye çekiniyor. Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Ertan Sağbaş vatandaşlara “Hastaneye gelmekten korkmayın” çağrısı yaptı. Tüm sağlık çalışanlarının iki doz Biontech aşısı olduğunu ve hastanelerin koronavirüse karşı tüm tedbirleri aldığını ifade eden Sağbaş, “Biontech aşısı iki doz yapıldığında kesinlikle bulaşı da hastalığı da önlüyor. O neden hastalar rahatlıkla hastaneye gidip gelebilirler. Hastaneler şu an belki de en güvenli yerlerden biri” dedi.
‘AŞI, KALBİ VİRÜSTEN KORUYOR’
Aşıların ve virüsün kalbe etkisinin kamuoyunda aylarca tartışıldığına dikkat çeken Sağbaş, “İnsanlar kalp adalesinde iltihaba yol açıyor diye aşıya karşı mesafeli davrandılar. Yapılan araştırmalar, Amerikan Hastalık Koruma ve Tedavi Kurumu’nun araştırması var. 20-30 yaş arası gençlerde insidens artsa da bunlar 100 binde bir, hatta Avrupa İlaç Ajansı milyonda bir olarak açıkladı. Baktığımızda korona virüsün kendisinin kalp adalesi iltihabına yol açması çok çok daha fazla. O nedenle aşıdan korkarken kalp konusunda daha büyük sorunlara yakalanma durumu söz konusu.
Aşılar bu konuda son derece güvenli. Kalp adalesi iltihabı konusunda bu kadar korkacak, aşı yaptırmayacak kadar riskli bir durum söz konusu değil. Aşı olmuş, bir ay sonra kalp krizi geçirmiş. Bu daha çok üst üste gelme hali. Koroner arter hastalığı, aterosklerotik kalp hastalığı ölümlerin yüzde 40’ını oluşturuyor. Koroner damarlarda plakların oluşması ise tek bir nedenle olmaz. Birçok faktörün bir araya gelmesiyle oluyor. En büyük neden, ırsiyet, genetik yatkınlığın olması. Kromozomlarla anne ve babadan o kişiye geçmesi. Diyabet, hipertansiyon, hareketsiz yaşantı, kolesterol yüksekliği, sigara kullanımı gibi birçok faktör bu hastalığa sebep olabiliyor. Bu plakların bir kısmı darlık oluşturmakla birlikte akımı çok etkilemiyorlar, ancak koronada bu plakların daha çok yırtıldığı görülmüş” diye konuştu.
BAYPASTA MİNİMAL İNVAZİV YÖNTEMİ
Teknolojik gelişmelerin tıp alanında çığır açan uygulamaları geliştirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Ertan Sağbaş, “Artık kalp ameliyatlarını küçük kesi ile yapabiliyoruz. Teknolojik gelişmeler ister istemez tıbba da yansıyor. Ben yaklaşık olarak 30 yıldır kalp cerrahisi ile uğraşıyorum. Yurt dışında da çalıştım ve bu alandaki gelişmeleri gözlemliyorum. Minimal invaziv alana ilgi arttı. Özellikle son zamanlarda hem ülkemiz hem de Avrupa bu konuda çok ileri gitti. Özellikle robotik cerrahi Da Vinci robot sistemi ile yapılan ameliyatlarda şu an en fazla sayısı Türkiye’de. Biz sadece robotla değil videoterokoskopik olarak da minimal invaziv ameliyatlar yapıyoruz” dedi.
Minimal invaziv yönteminin ve robotik cerrahinin çok fazla avantajı olduğunu belirten Sağbaş, “Biraz açmak gerekirse soldan küçük kesi ile girip robotla göğüs damarını çıkarıp baypass yapabiliyoruz. Sağ taraftan yine küçük kesi ile girip videoterokoskopik olarak özellikle mitral kapak tamiri, değişimi, kalp tümörü çıkarılması, ritim düzensizliği ameliyatları ve kalp deliğinin kapatılması ameliyatlarını da minimal invaziv olarak yapıyoruz. Sonra orta hattan yine 5 cm’lik kesi ile aort kapağının değişimini yapıyoruz. Görüldüğü gibi küçük kesi ile geniş yelpazede çok sayıda operasyon yapabiliyoruz. Teknolojik gelişmeler sayesinde bu alan daha da güvenli hale geldi. Sonuçları da gayet başarılı. Biz ekip olarak bu işlere ilk 1998 yılında başladık. 2002 yılında da ilk kapak değişimi, kapak tamiri ameliyatlarına başladık. 2004 yılında da robotik cerrahi ile koroner baypass ameliyatı ve mitral kapak tamiri ameliyatlarına başladık. Hâlâ devam ediyoruz. Hastalardan da çok talep var. Kamuoyunda da artık bir bilinç oluştu” diye konuştu.
‘HASTALARIMIZ GÜVENİYOR, İLGİ GÖSTERİYOR’
Prof. Dr. Ertan Sağbaş hastaların durumlarında fazla risk gördüklerinde operasyonu yapmadıklarını belirtirken, “Minimal invazivin klinik kullanıma girmesi için açık ile aynı sonucu vermeli, risk olarak da onun kadar olmalı. risk olarak fazlaysa ve hastanın durumunu tehlikeye sokuyorsa zaten onu yapmıyoruz. Açık ameliyatlarda risk ne kadarsa robotik cerrahide, videoterokoskopik minimal invazivde de risk hemen hemen aynı. Çok fark olmuyor. Ancak örneğin kalp kapağını daha iyi görüyoruz. Çünkü robotun başına oturduğumuzda 10 kat daha fazla büyütüyor. Kamerayı ilerlettiğinizde oradaki kalp içi yapıları görebiliyorsunuz. Bu tabii avantaj sağlıyor. Biraz öğrenme zamanı uzun” dedi.
Ayrıca vatandaşları erken teşhis konusunda uyaran Sağbaş, “Koroner damar hastalığı sinsi bir hastalıktır. Hiçbir belirti vermeden karşınıza çıkabilir. Erken teşhis çok önemli. O nedenle kontrollerinizi, check-up işlemlerinizi aksatmayın. Bir korku oluştu pandemiyle birlikte, sonra aşı çıkınca bir rahatlama oldu ama hâlâ hastalar hastaneye gelmek istemiyorlar” diye ekledi.