Getting your Trinity Audio player ready...
|
Aysel Yenidoğanay
Her gün biraz daha koyu karanlığa uyandığımız şu günlerde kocaman bir GÜNAYDIN diyerek başlamak istiyorum yazıma…
GÜNAYDIN gelecek güzel günlerin aydınlığına;
GÜNAYDIN, güzel yarınlara olan inancını yitirmeyenlere;
GÜNAYDIN, gülmenin devrimci bir eylem olduğuna inananlara;
Ve yürek dolusu bir GÜNAYDIN, kurtuluş savaşı ruhunu yüreğinde taşıyanlara…
Bu ülkenin hazine ve maliye bakanı halka “senin kıytırık bir maaştan başka kaybedecek neyin var” dedi.
Oysa “Zincirlerimizden başka kaybedecek neyimiz var!” diyor Karl Marx.
Evet, artık kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmadı zincirlerimizden başka.
Onları da kırmanın zamanı geldi de geçiyor.
Derin yoksulluktan kurtulmanın yolu, Cassandra Sendromu’na yakalanmış bir kesimi derin uykulardan uyandırmaktır.
Vatanı,dini, kadınları, çocukları, gençleri, ekonomiyi, sınırları,geleceği, umudu, refahı koruyamadılar.
Her geçen gün daha da derin bir yoksulluğun içine doğru sürükleniyoruz.
Belki de bunlar iyi günlerimiz. Yarının ne getireceğini bilmiyoruz.
“Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!” Suç ve Ceza’nın kahramanı.
Ve ben bugünkü yazımı Dostoyevski‘nin 1866 yılında yazılmış ünlü romanı SUÇ VE CEZA’dan alıntılarla bitirmek istiyorum.
Günümüzde yaşananlarla ne kadar örtüştüğünü göreceksiniz.
Uyananlara ve uyanacak olanlara yeniden kocaman GÜNAYDIN!
“Burada insanın en ağrına giden ne biliyor musun? Onların yalan söylemeleri değil; yalan her zaman bağışlanabilir; tatlı bir şeydir çünkü yalan, insanı önünde sonunda gerçeğe götürür. Burada insanın ağrına giden şey, onların yalan söylemeleri değil, söyledikleri yalana kendilerinin de inanmaları.” (Suç ve Ceza)
“Yoksulluk ayıp değildir, doğru, ama sarhoşluk da erdem değildir kesinlikle. Fakat sefalet ayıptır. İnsan yoksul da olsa ruhundaki asaleti koruya bilir. Fakat, sefalete düşünce asla… Bir kimseyi sopa ile toplumun dışına atamazlar, daha da alçaltmak için süpürürler. Doğrudur da… Çünkü sefalete düşünce kendimi ilk suçlayacak benimdir. İnsan kendi yüzünden meyhaneye düşer.” (Suç ve Ceza)
“Biliyor musun, o sıralar durmadan kendime şunu sorardım: Neden böyle aptalım ben? Madem başkaları aptal ve ben onların aptal olduklarını kesin olarak biliyorum, öyleyse neden onlardan daha akıllı olmak istemiyorum? Sonra, herkesin akıllı olmasını beklemenin çok uzun süreceğini anladım. Bir de bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini… İnsanların değişmeyeceğini, onları değiştirebilecek kimsenin bulunmadığını ve bunun için çaba göstermeye değmeyeceğini! Ya, böyle işte! Akılca ve ruhça kim sağlam ve güçlüyse, insanlara onun buyuracağını biliyorum artık! Kim daha yürekliyse, haklı olan da odur. Her şeyin içine tükürmekte, aldırmazlıkta en ileri gidenler, yasa koyucu olurlar. Herkesten daha gözü pek olan, herkesten daha haklıdır! Bugüne kadar böyle gelmiş, bu bundan sonrada böyle gidecek! Bu gerçeği ayırt edemeyenler kördür!” (Suç ve Ceza)
“Son âna dek, bir insanı sırf iyilikten tavuskuşlarıyla süslerler, kötü bir şey gelmez akıllarına; madalyonun öbür yüzünü hissetseler bile, daha önceden kendilerine tek bir kelime etmezler; tek bir düşünceye saplanırlar; iki elleriyle birden uzaklaştırırlar gerçeği, ta ki süsledikleri kişi onlara kendi burnunu gösterinceye kadar. ” (Suç ve Ceza)
“Namuslu olmak sizi diğer insanlardan üstün yapmaz, övünme hakkını vermez, zaten herkes yaşadığı sürece namuslu olmak zorundadır.” (Suç ve Ceca)