Getting your Trinity Audio player ready...
|
İsrailli bir çiftin casusluk suçlamasıyla İstanbul’da tutuklanmasıyla iki ülke arasında gerilimli bir süreç yaşanırken, Haaretz’te yayımlanan bir makalede Türkiye, İsrail’in ortak zemin bulması gereken “stratejik bir aktör” olarak nitelendirildi.
Eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Başbakan Ehud Barak ve Dışişleri Bakanı David Levy gibi önemli isimlere danışmanlık yapan, ayrıca bir dönem İsrail’in New York Başkonsolosu olarak görev yapan Alon Pinkas tarafından yazılan makalede, iki ülke arasındaki anlaşmazlıkları çözmenin kolay olduğu ve Türkiye ile İsrail’in jeopolitik olarak çok fazla ortak yöne ve iş birliği potansiyeline sahip olduğuna değinildi.
Erdoğan’ın yükselişinden bu yana, İsrail’in başlıca Akdeniz müttefiki olan Türkiye’nin yerini Yunanistan’ın aldığının hatırlatıldığı makalede, “Buna rağmen Yunanistan’ın jeopolitik olarak Türkiye’nin oynayabileceği rolü oynaması mümkün değil” ifadeleri yer aldı.
“ERDOĞAN DÖNEMİ SONA ERİNCE…”
Makalede Erdoğan ile ilgili şu değerlendirmelere yer verildi:
“Şimdi herkes 2023 genel seçimlerine odaklanıyor ve asıl soru Erdoğan’ın siyasi olarak o zamana kadar ayakta kalıp kalmayacağı. Başkanın sağlığının ve etkili bir şekilde yönetme becerisinin bozulduğuna dair raporlar ve artan işaretler var ve bu da soruların sessizce sorulmasına neden oluyor. (…) Belki de sözü edilen bu işbirliği Erdoğan dönemi sona erinceye dek beklemek zorunda kalacak. Ancak o zamana kadar, her iki ülke de düşmanlıkları azaltmak için bir şeyler yapacak…”
Makalede, Türkiye’de gerçekleşecek 2023 genel seçimlerine kadar iki ülkenin düşmanlıklarını azaltmasının her iki taraf için de olumlu sonuçlar doğuracağı kaydedildi.
“SİYASİ GÜDÜMLÜ DÜŞMANLIK TERK EDİLMELİ”
Makalede Türkiye’nin, ABD’nin ardından İsrail’in en önemli ikinci stratejik ortağı olduğu 1990’lı yıllarda, her iki ülkenin de Orta Doğu’nun süper güçleri olduğu kaydedildi.
Makale şu sözlerle sona erdi:
“Türkiye’nin eşsiz coğrafi konumu; İran, Suriye, Azerbaycan, Suudi Arabistan, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri ile olan ilişkileri ve kültürel-dini özellikleri onu adeta bölgesel bir güç haline getirmektedir. İran’la rekabeti ve Suudilerle kırılgan ilişkileri, onu İsrail’in yapay ve siyasi güdümlü bir düşmanlığı körüklemek yerine ortak bir zemin bulması gereken stratejik bir aktör haline getiriyor. Bu Türkiye için de geçerli…”