Sökeliler Temiz Havaya Hasret Kaldı… (Temiz Hava Temel Haktır.)

Getting your Trinity Audio player ready...

Gel görki, son yıllarda gerek dikey yapılaşma ile hava kanallarının tıkanması, gerekse büyük sanayi kuruluşları, kil, taş ve kömür ocakları kuşatmasına girmesinden sonra, sökeli esintilerin sağladığı temiz hava avantajını tamamen kaybetmiştir. Bunun yerine sanayi bacalarında yükselen duman, gaz ve partiküllerle, taş, kil ve kömür ocaklarındaki faaliyetlerden dolayı açığa çıkan toz ve partiküllerle bu avantajı dezavantaşa dönüşmüştür. Artık her sabah kötü kokular ve is kokan dumanların altında temiz havaya hasret kalınmıştır.

Şehir planlamaları ve onları kuşatan sanayi merkezleri doğru planlanmazsa işte bu sonuçlar ortaya çıkıyor. Artık Söke de yaşayan tüm bireyler sabah- akşam yaşanan bu kötü kokular ve toz bulutlarından şikayetçi olmaya başlamışlardır. Her sabah balkonlara çöken tozları temizlemekten ev kadınları usanma noktasına gelmişlerdir. Bu iş bile su israfını zorunlu kılmaktadır.

Şimdi sorunumuzu biraz daha netleştirelim: Kentin doğusun çok önceden kurulmuş Çimento Fabrikası, sonrasında OSB ile yanıbaşına sıralanan 29 büyük sanayi tesisi kent ile iç içe geçecek şekilde genişlemesi ile kentin havasını tamamen kirletmiştir. İnsanlar her sabah kötü kokularla uyanmaktadırlar. Önceleri sadece Balık yemi fabrikasının ortaya saldığı kötü kokunun rahatsızlığını yaşayan vatandaşlar, sonradan devreye giren atık lastikle ve diğer atıklarla çalışan Çimento fabrikasın Termik santrali, peşi sıra devreye giren Kağıt fabrikasının atıkla çalışan termik santrali ve kağıt fabrikası, Seramik fabrikası, Biyokütle enerji santralinin açığa çıkardığı gazlar, dumanlar ve partiküller, karadan denize esen esintilerle direk kent merkezinin üstüne getirmektedir. Hem toz hemde kokular artık temiz olmayan havanın solunmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Gerek doğudan esen esintileri gerekse Kuzeydoğudan esen esintiler bu sanayi bölgesinin her tür duman-gaz ve partiküllerin evlerimizin içine kadar taşımaktadır. Diğer yanda kentin Batısında yer alan kil ocakları, taş ocakları ve kömür ocaklarından açığa çıkan partiküllerde, denizden karaya (batıdan-doğuya) doğru esen esintilerle yine kentin üstüne gelmektedir. Kısaca Söke kent merkezinde artık temiz hava solumak mümkün olmamaktadır. Çünkü bu kirliliği yaratan sanayi tesisleri bacalarına filtre takmamakta, yada takmışlarsa sürekli çalıştırmayarak veya dönem dönem devre dışı bırakma girişimleri sonucu havamız oldukça kirlenmekte ve ilçede havaya bağlı sağlık sorunları her geçen gün artmaktadır.

Olay sadece bununla sınırlı değil. Gerek Çimento, gerekse OSB birinci derece tarım arazi içine kurulmuş ve tarım arazilerinin içinde yer almaktadır. Bu durumda batıdan esen esintilerle ile bu gazlar ve tozlar tarım arazisi üstüne çökerek tarım ürünlerin de kirletmektedir. Ayrıca bu sanayi kompleksin yanıbaşında olan Sazlı Beldesinde yaşayan insanları da rahatsız etmektedir. Yine bu sanayi tesislerin ürettiği atık sulara da hala çözüm bulunamamış ve bu atık sular tarım alanlarını ve kanal sularına karışarak tarım ürünlerine bulaşmaktadır.

Bu sıkıntıların giderilmesi ve çözümlerin üretilmesi için bir şeyler yapılmalı. Başta biz insanların ve diğer canlıların “temiz hava hakkı” teminat altına alınmalıdır. Temiz hava solumak temel bir haktır. Hiçbir gerekçe bu temiz havanın kirletilmesine bahane olamaz. Gerek sanayi tesisleri gereksede OSB’ler planlanırken Yerleşim yerlerine etkileri dikkate alınarak yapılmalıdır. Bu tesislerin uzun vadede getirisi ve götürüsü iyi hesaplanıp ondan sonra kurulmalarında fayda vardır. Sadece yapmak ve kurmakla iş bitmiyor. Bunların çevreye olan etkileri hesaplanıp öyle yapılmalıdırlar. İşte şimdi Söke kent merkezi bu sanayi tesislerinin yarattığı hava kirliliği ile sağlığından olmaktadır. Söke ve Ortaklardan Doğuya doğru Denizliye kadarda Jeotermal Enerji Santrallerinin yarattığı kirlilik ile buralarda yaşayanlarda nasibini almaktadır. Burada yaşayanlarda Bu santrallerde çıkan çürük yumurta kokularından dolayı sıkıntı yaşamaktadırlar. Burada güdülecek temel politika; önce canlı yaşamı korunarak yapılmalıdır. Yoksa Paranın ve Rantın öncellendiği politikalar bizleri sağlığımızdan edecektir… Daha fazla geç olmadan sağlık öncelikli politikalar uygulanmalıdır.

Exit mobile version