1. Haberler
  2. Siyaset
  3. Özlem Ağırman “Hiçbir mevki, çıkar pazarlığı yapmadan taşın altına el koyarak Halkın Umudu olacağız”

Özlem Ağırman “Hiçbir mevki, çıkar pazarlığı yapmadan taşın altına el koyarak Halkın Umudu olacağız”

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

Önce Türkiye diyerek, hiçbir mevki, kişisel ikbal, çıkar pazarlığı yapmadan taşın altına el koyarak Halkın Umudu olacağız, buna söz veriyorum yada siyaset yapmayacağız. Artık yalan söyleyerek siyaset yapma, halkın gözlerinin içine bakarak onları aldatma dönemine son verelim istiyorum.

 

Öyle boş umut yok, doğruya doğru, yalana yalan diyeceğiz. Üç beş oy için ne değerimizden vazgeçeceğiz, ne ilkelerimizden ne Atatürk’ten, ne de laiklikten. Bunların hangisinden vazgeçsek iş dönüp dolaşıp aynı yere gelir, bizi prangalarıyla biraz daha sıkarlar, mahkum ederler, gün gelir yok ederler.

 

1938 den bugüne halk kandırılıyor, emperyalist işbirlikçilerce insafsızca sömürülüyor.

Türk halkı bunu hak etmiyor. Her gelen iktidar bir öncekini aratacak şekilde ülkeyi emperyalizme biraz daha kalın zincirlerle bağlıyor. Kasalarını, ceplerini dolduruyorlar, ne gözleri doyuyor ne de insafa geliyorlar.

 

Bağımsızlığımız her geçen yıl yok ediliyor. Olanları yok sayalım, dünü unutalım, bunu yapanları görmezden gelelim istiyorlar.Nasıl yok sayacağız? Aynı soygun düzenini küçük dokunuşlar, nüanslarla göstermelik seçimlerle on yıllık dönemlerle sürdürüyorlar.

 

Dün Menderes, sonra Demirel, Özal, bugün Erdoğan iktidarı ile halkımız her geçen gün fakirleşti, ülkemiz kaynaklarını kaybetti. Cumhuriyetimizin kuruluşunun ana ilkesi olan bağımsızlığımız yok edildi. Siyasi ve ekonomik olarak başta ABD olmak üzere emperyalist düzene mahkum ettiler bizi.

 

Miş gibi davranmanın, olanlara göz yummanın siyasi açmazları olur ancak;

Alem saf kendilerini akıllı sanıyorlar, düşünüyorlar ki, parlamenter rejim ister görünürsem, başbakancılık oynarsam halkı seçime kadar kandırırım.Mağdurdan yanaymış, halktan yanaymış gibi görünüyorlar.Yalan söylediklerini, halktan yana icraat yapmayacaklarını 1938 den bugüne biliyoruz, görüyoruz.

 

Yine yapmayacaklar, yine tepiş kakış AKP yi devirmek istiyoruz diyorlar ama zaten AKP doğal yollarla bitiyor ,devriliyor,sizde bunu biliyorsunuz.Devirecekseniz bugüne kadar nerelerdeydiniz, hangi kovukta saklandınız? AKP işleri bu noktaya getirene kadar neler yaptınız?

 

Yapmadılar tabi, bir gün nasılsa AKP nin sonu gelecek deyip mecliste ceylan derisi koltukların, maaşlarının, kıyak emeklilik dahil belediye rantlarının keyfini çıkardılar. Bugün de diyorlar ki tek adam rejimini bitirip parlamenter rejimi getireceğiz.

 

Hangi hazırlıkla, programla parlamenter rejim gelecek? AKP, Erdoğan gitsin bakarız deyip, halkı aldatıyorlar, Erdoğan gittiği gün bu mücadele post kavgasına, yeme yarışına, ranttan pay kapma savaşına dönüşür. Sanıyor musunuz ki o gün bugünkü Erdoğancılar kalacak? Onlar da bu yeni düzenin, AKP nin yeni türev iktidarının bir yerlerine tutunup yaptıkları hırsızlıklara devam edecekler. Yani düzen sürecek, yine halk ezilecek.

Peki ne yapacağız?

Halka yalan söyleyenlerden, AKP Türevlerinden, 2002 de başlayan iktidarlarında TC tabelalarını indirenlerden ,devleti değerlerini satanlardan, ülkeyi ithalat ekonomisine çevirenlerden ekonomik başarı ,demokrasi beklemeyeceğiz.

 

Kimdi bunlar?

Bunların hepsi,bugün Kılıçdaroğlu’nun dostlarım dediği ekipte .Suriye ile belalı politikalar da bunlardan geldi, özelleştirme adıyla devletin değerlerinin satışı da, cumhuriyet değerlerinin yok edilmesi de. Bunlar yapılırken hiç bir itiraz geliştirmediler. Gün geldi saraya çağrıldılar, halkın verdiği iradeyi saraya teslim edip karanlık kovuklara saklandılar.

Şimdi bınları halka yeni bir güç, ruhmuş gibi sunuyorlar ama biz onları tanıyoruz. AKP yi sadece ekonomik konularda eleştiriyorlar. Siyasi suçlarını, yaptıklarını gizliyorlar. Yarın yapmayacaklarının garantisini de vermiyorlar.

 

Bize düşen önemli görevler var.

Atatürk’ün yarım kalan kurucu felsefesinin inşası, muasır medeniyetler seviyesine çıkma ülküsünü yeniden canlandırıp, 1923 devrimlerinin ışığını izleyeceğiz. Bunu benimseyen tüm partiler, sivil toplum kuruluşları, halkla bir olacağız. Yarınımızı, dünümüzü geri alacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Diyorlar ki Erdoğan’ın gitmesini istemiyor musunuz?

Bizde diyoruz ki bize sormayın, 20 yıldır Erdoğan’ı gönderemeyen, meclisi işgal eden siyasi partilere sorun. Şimdi yetmedi, AKP eskisi, onun türevleri ile birlikte yeniden ülkenin başına AKP nin 2002 yıkım ruhunu musallat etmek istiyorlar.

Her vatandaşımız ortada oynanan oyunun farkında olmalıdır. Anketlerle de oynuyorlar, halkın duygularıyla da, algılarıyla da. AKP şu kadar düşmüş diyolar ama düşen oyların gittiği yeri söyleyemiyorlar. CHP si, İyi Partisi, HDP si ne hikmetse aynı oranlarda ama AKp nin oy oranı düşüyor diyorlar.

Gerçek şu: Halk AKP den uzaklaşmak istiyor ama gidecek güvenli liman bulamıyor, var olan meclis partilerine, liderlere güvenmiyor. Yapılan siyaseti, korkak duruşları benimsemiyor. o nedenle tercihini, rengini belli etmiyor.

 

 

Biz neye adayız?

Kaybımızı düşünmeden halka gördüklerimizi anlatacak, uyarılarımızı yapacağız, yalan siyasetinin genetiğini, emperyalist uşakları teşhir edeceğiz. Ne düşünüyorsak, planlıyorsak halkla paylaşacağız. oy korkumuz yok, halkı etnik inanç zemininde bölmeyeceğiz.

 

Parlamenter rejim ve gelecek görüşlerimizi, ekonomik programımızı paylaşacağız. Millet ittifakına balıklama atlamayacağız, onlardan da bu sömürü düzeninden de umutlarımızı kestik artık, biz kendi yoılumuzu çizeceğiz, ittifakımızı oluşturacağız.

 

Çağrımız tüm vatanseverlere. Partizanlık, dincilik, etnik siyaset yapmayın. Partinizi ne kadar süredir oy verirseniz verin sorgulayın, biat etmeyin, yanlışlar gördüğünüzde partimdir olur böyle şeyler demeyin. Yarınınız için siz özgür iradelerinizle karar verin.

 

Umudu öldürmek istiyorlar, siz umutsunuz unutmayın. her zaman size gerçekleri söyleyeceğimize, yanınızda olacağımıza, bu sömürü düzeni bitene kadar, kurucu değerleri inşa edene, emperyalistleri ülkeden kovana kadar mücadele edeceğiz.

 

Bunları gerçekleştirdiğimiz gün ülkemiz aydınlık, refah paylaşılmış, herkes özgür olacak. Biz inanıyoruz siz de inanın.

 

Özlem Ağırman

GDP Genel Başkanı

“Yarının Kadın İktidarı”

 

ekrem pehlivan <ekremp@gmail.com>, 10 Eyl 2021 Cum, 10:17 tarihinde şunu yazdı:
Yeni anayasa değil güçlü, denetlenebilir hükümet ve tam demokrasi istiyoruz.

Meclisten çıkan yasaları 100 bin imza ile AYM ye, 250 bin imza ile referanduma götürebilmeli vatandaşlarımız Ayrıca yerel meclis kararları da yargı ve üst denetimlere açılmalı, nüfusun belirli bir oranında imza ile referanduma da götürülebilmeli.

 

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan anayasa çalışmasını halka götüreceğiz açıklamasını “Halka sunmaktan kasıt, referanduma götürmek değil. Anayasa milletle, halkla paylaşılacak. ‘Yeni anayasamız’ budur denilecek” demiş.

Anayasa budur deyip yapılmaz ayrıca yeni anayasaya da gerek yok, darbe anayasasının ilgili bölümlerini demokratikleştirerek tam demokrasinin alt yapısı kurulabilir.

 

Yeni anayasa diyenler başlangıç maddeleri ile sorunu olanlardır. Herkes çok uyanık olmalıdır.

 

Uyanıklık, çıkarcılık hala sürüyor.

AKP li Cumhurbaşkanı 500 bin vatandaşın bir araya gelip meclise teklif verebileceğini söylemiş. VAtandaşların meclise teklif vermesinin anlamı yok, işine gelmeyen hiç bir teklifi kabul etmiyor iktidar. Şu anda bir vekile rica edip her tür teklif verilebiliyor. 100 Bin vatandaş bir araya gelip teklif verme yerine yasa veto edebilmeli, AYM ye gönderebilmeli.

 

GDP Önerisi ile parlamenter rejim güçlenir.

Çıkan yasalar bir ay askıda kalsın. Mecliste kabul edilen yasaya 100 bin vatandaş bir araya gelip veya muhalefet partileri meclis tam sayısının 1/4 ünün imzası ile AYM ye götürebilsinler. Askı süresi dolmayan yasa resmi gazeteye veilemesin, yürürlüğe girmesin.

 

GDP Önerisi ile hükümet de denetlenebilir.

Bakanlar, muhalefetin soru önergesine mecliste cevap versin.

Meclis muhalefet komisyonu, bakanları icraatleri için sorgulayabilsin,

Bu komisyon dilerse bakanlar için gensoru kararı alıp mecliste oylatsın, 1/4 oyla yüce divana gönderilsin.

 

Güçlü parlamenter rejim, kuvvetler ayrılığı zorunludur.

Bugün muhalefet parlamenter rejime döneceğiz yalanına başvuruyor, niyetleri bu değil. tek adam rejiminin yetkileri onların da başlarını döndürüyor. Bu nedenle vatandaşlarımız, parlamenter rejim yalanına kanmamalı, taahhüt ve metin istemelidir.

 

Kendi partilerinde tek adamlık ve faşizm ilan eden, muhalefetine nefes aldırmayanlar yarın ülke yönetimine gelirse halka özgürlük verebilir mi, tam demokrasiyi kurabilir mi? Vatandaşlarımızın bu konuları samimiyetle düşünmelerini istiyoruz.

 

GDP ile tam demokrasi, güçlü, denetlenebilir hükümet ve çağdaş yönetim, güçlü parlamenter rejim kurulabilir. Nasıl ki hukuk devleti “demokratik devlet” yapısıyla bütünleşmek zorundaysa siyasi parti yönetimlerinde de hukuka uygunluğun tamamlayıcısı demokratik, katılımcı yapılardır.

Ele geçirdikleri parti yönetimlerini diledikleri gibi dizayn eden genel başkanlar özgürlük vaat edemezler.

Özlem Ağırman
GDP Genel Başkanı
“Yarının Demokratik, Güçlü İktidarı”

Meclisten çıkan yasaları 100 bin imza ile AYM ye, 250 bin imza ile referanduma götürebilmeli vatandaşlarımız Ayrıca yerel meclis kararları da yargı ve üst denetimlere açılmalı, nüfusun belirli bir oranında imza ile referanduma da götürülebilmeli.

 

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan anayasa çalışmasını halka götüreceğiz açıklamasını “Halka sunmaktan kasıt, referanduma götürmek değil. Anayasa milletle, halkla paylaşılacak. ‘Yeni anayasamız’ budur denilecek” demiş.

Anayasa budur deyip yapılmaz ayrıca yeni anayasaya da gerek yok, darbe anayasasının ilgili bölümlerini demokratikleştirerek tam demokrasinin alt yapısı kurulabilir.

 

Yeni anayasa diyenler başlangıç maddeleri ile sorunu olanlardır. Herkes çok uyanık olmalıdır.

 

Uyanıklık, çıkarcılık hala sürüyor.

AKP li Cumhurbaşkanı 500 bin vatandaşın bir araya gelip meclise teklif verebileceğini söylemiş. VAtandaşların meclise teklif vermesinin anlamı yok, işine gelmeyen hiç bir teklifi kabul etmiyor iktidar. Şu anda bir vekile rica edip her tür teklif verilebiliyor. 100 Bin vatandaş bir araya gelip teklif verme yerine yasa veto edebilmeli, AYM ye gönderebilmeli.

 

GDP Önerisi ile parlamenter rejim güçlenir.

Çıkan yasalar bir ay askıda kalsın. Mecliste kabul edilen yasaya 100 bin vatandaş bir araya gelip veya muhalefet partileri meclis tam sayısının 1/4 ünün imzası ile AYM ye götürebilsinler. Askı süresi dolmayan yasa resmi gazeteye veilemesin, yürürlüğe girmesin.

 

GDP Önerisi ile hükümet de denetlenebilir.

Bakanlar, muhalefetin soru önergesine mecliste cevap versin.

Meclis muhalefet komisyonu, bakanları icraatleri için sorgulayabilsin,

Bu komisyon dilerse bakanlar için gensoru kararı alıp mecliste oylatsın, 1/4 oyla yüce divana gönderilsin.

 

Güçlü parlamenter rejim, kuvvetler ayrılığı zorunludur.

Bugün muhalefet parlamenter rejime döneceğiz yalanına başvuruyor, niyetleri bu değil. tek adam rejiminin yetkileri onların da başlarını döndürüyor. Bu nedenle vatandaşlarımız, parlamenter rejim yalanına kanmamalı, taahhüt ve metin istemelidir.

 

Kendi partilerinde tek adamlık ve faşizm ilan eden, muhalefetine nefes aldırmayanlar yarın ülke yönetimine gelirse halka özgürlük verebilir mi, tam demokrasiyi kurabilir mi? Vatandaşlarımızın bu konuları samimiyetle düşünmelerini istiyoruz.

 

GDP ile tam demokrasi, güçlü, denetlenebilir hükümet ve çağdaş yönetim, güçlü parlamenter rejim kurulabilir. Nasıl ki hukuk devleti “demokratik devlet” yapısıyla bütünleşmek zorundaysa siyasi parti yönetimlerinde de hukuka uygunluğun tamamlayıcısı demokratik, katılımcı yapılardır.

 

Ele geçirdikleri parti yönetimlerini diledikleri gibi dizayn eden genel başkanlar özgürlük vaat edemezler.

Özlem Ağırman
GDP Genel Başkanı
“Yarının Demokratik, Güçlü İktidarı”

ÇARE: GDP, ÇÖZÜM: KURUCU DEĞERLER

GDP Genel Başkanı Özlem Ağırman “GDP nin çözüm için ne önerdiği soruluyor, çözüm “kurucu değerlerin” inşasıdır.”

 

Sıklıkla sosyal medyada, iktidar ve meclis muhalefetini eleştirdiğimizde bize siz ne öneriyorsunuz, eleştirmek yerine anlatın deniyor.GDP kurulduktan sonra da, öncesinde de önerilerimizi hep sıraladık, yine anlatırız.

 

Bir kere rejimin yeniden inşası yerine, kurucu değerler ilkeleri ile revizesinden yanayız. Özgürlükçü bir anayasa çerçevesinde, 1923 devrimlerinin, ekonomik hedeflerinin ışığında devleti, demokrasiyi yeniden inşa edeceğiz.

 

Çözümün ilk adımı laik, demokratik devlet düzenini inşa etmektir. Bu olmadan devleti hiç bir zaman halk yönetemez, yönetenler milletin bağrından, onun iradesinden aldığı güçle yönetmeli, anayasa ve yasalar ekseninde yürütme olmalıdır.

 

Çözümün ikinci adımı, 1938 den sonra emperyalizmle imzalanmış bütün anlaşmaların halka açıklanması ve ülkemizin ekonomisini, demokrasisi aleyhine olanların iptali ve kent meydanlarında yakılmasıdır. 1938 den sonra oluşmuş bütün anlaşmalar ve kurulan bütün hükümetler emperyalist planlarla, onların yararına kurulmuştur.

 

Çözümün üçüncü adımı siyasi bağımsızlıktan sonra ekonomik bağımsızlığı kazanmaktır. ABD nin 1946 da imzalattığı Marshall ve Truman anlaşmaları ile elimizi kolumuzu bağlayan bütün ekonomik prangalardan kurtulacağız, AB ile yapılmış gümrük birliği anlaşmasının ülkemiz lehine yeniden görüşülmesini sağlayacağız.

 

Ekonomik bağımsızlığı kazanacak adımlar ardında, tarımda ve sanayide üretim eksenli büyüyeceğiz, yeniden üreten Türkiye olacağız. Bunu getireceği üretim artışı ile tarımda 100 milyar dolar ihracat, ekonomide 1,5, ihracatı da 1 trilyon $ seviyelerine çıkaracağız.

 

Üretimde teknolojik ürünler, yazılım ihracatı en önemli kalemler olacak. Ülkemiz ekonomik havzalara bölünerek üretimin coğrafi uygunluk haritası oluşturacağız.Vergi kaçırma suçları müebbet hapse kadar varan ağır cezalar, afsız infaz haline gelecek, vergi oranlarını düşürüp, yatırım ve istihdam yapan şirketi düşük vergilendirme, vergiden muaf hale getireceğiz.

 

Yükselen ekonominin gelirlerinden adil vergi toplayacağız, serbest mesleklerde beyan usul vergiler kalkacak herkes kazancının her kuruşunun vergisini ödeyip, bütün kişisel harcamaları da dahil vergiden düşecek.

 

Sosyal devlet emeklilik haklarını yeniden ele alacak, mezarda emeklilik uygulamasını bitireceğiz, emekliye yaşamını rahatça sürdüreceği oranda emeklilik ABO oranı belirleyeceğiz. İşsizlik ve SGK primleri devletin kara deliklerine yama yapılmayacak, yatırım, teknoloji ve üretim fonlarına dönüşecek.Emeklilikte Yaşa takılanlar mağdurlarının sorunlarını, gaspı ortadan kaldırarak bitireceğiz.

 

Bütün bunları yapacak kadroları da bilimsel, laik eğitim ve programı ile sağlayacağız.Büyük eğitim şuralarının kararları ile eğitimi programlayacak, özerkleştireceğiz. Milli Eğitim Bakanlığını eğitime karışıp yön veren bakanlık olmaktan çıkarıp, eğitim hizmetlerinin iyi yürütülmesini sağlayacak yapıya dönüştüreceğiz.

 

Köylerde üretimi artırmak için gereken insan kaynağını modern Köy Enstitüleri ile sağlayacak, yeterli sayıda Köy Enstitüsü açacağız. Üniversite açılmalarını kısıtlayıp, ülke veri tabanında ihtiyaç olan sayıda bölüm açma ve öğrenci kaydını sağlayacağız.

 

Lise bitiren öğrencilerden sadece %20 si üniversiteye devam edebilecek, kalanlar iyileştirilmiş meslek yüksek programlarında ülke ihtiyacını karşılacak şekilde mesleki eğitim yapacaklar. İmam Hatip okullarındaki farklı bütün ad ve uygulamaları kaldırıp sadece mesleki lise haline dönüştüreceğiz.

 

Bütün bu hedeflerimizi gerçekleştirecek bir demokrasiyi bağımsız yargı ve adalet ile donatacağız HSK daki siyasi yapılanmaya son verip hükümet temsilciliğine son vereceğiz. HSK özerk bir yapılanma haline dönüşecek.

 

Hiç bir alanda toplu af çıkarmayacağız, suçların insani koşullarda infazını sağlayacak hapishane sayısı ve koşullarını sağlayacağız. İnfaz sırasında iyi hal gibi konular sadece kişisel olarak ele alınacak bir sistem kuracağız.

 

Dış politikada komşularımızla bütün sorunları gidererek, ülkemizde yasadışı olarak bulunan bütün geçici sığınmacıları ülkelerine gönderip ucuz işgücü olarak sömürülmelerinin önüne geçeceğiz. Sınırlarımızdan yasadışı geçen herkes sadece kamplarda tutulabilecek.

 

Ülke liyakatinden emin olunan kadrolar ve modern yönetim sistemleri ile yönetilecek. Yerel yönetimlerde ve devlette işe almada inanç, etnik köken, partizanlık kesinlikle sonlandırılacak, her vatandaşımız eşit olacak.

 

Siyasi parti yasasını demokratikleştirecek, genel başkanları üyelerin seçmesini zorunlu hale getireceğiz, kadın erkek eşit temsil yönetimlerde zorunlu olacak. Partilerde demokrasi inşa edilemiyorsa devlette de demokrasiyi inşa edemeyiz.

 

Bütün bunları yapmak için sadece halka sırtımızı dayayacağız, ondan başka hiç bir güce güvenmeyeceğiz, dini hiç bir ritüeli yada söylemi siyaset için kullanmayacağız.

 

Halkımızın modern, müreffeh devletler seviyesine çıkarıp onları geçmek tek hedefimiz olacak. İnanç ve ibadet bütün inançlar için geçerli olacak, devlet bu işe müdahil olmayacak Diyanet yapılanmasını da bütün inançları yönetime katacak şekilde revize edeceğiz.

Bunlar için hazırlanıyoruz, yapacağız söz veriyoruz.

Yaşasın laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti.

 

Özlem Ağırman
GDP Genel Başkanı
“Yarının demokratik İktidarı”

 

 

 

Özlem Ağırman “Hiçbir mevki, çıkar pazarlığı yapmadan taşın altına el koyarak Halkın Umudu olacağız”

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
Reklam Engelleyicisi Tespit Edildi

Sitemize katkıda bulunmak için lütfen reklam engelleyicinizi devredışı bırakın.