Getting your Trinity Audio player ready... |
Kılıçdaroğlu’nun yeniden gündeme getirdiği ama Haziran seçimleri sonrası birileri “Biz sırtımızı YÜKSEKDAĞLARA yaslıyoruz” dediği gibi bugün de bir diğeri ortaya çıkıp, daha tartışılmadan önünü TEMELLİ kesmek istemesi asıl çözümü istemeyenleri bir kez daha ortaya koymuyor mu?
Bilmem ama 103 Partinin 96’sına sığınmacılara ilişkin mektup yazan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına ve ardından hala neden tutuklu olduğu dünyaya anlatılmayan ve AİHM kararlarına rağmen serbest bırakılmayan Selahattin Demirtaş’ın mesajlarına bakınca bu ülkede kozmik oda sadece FETO’nun ya da CHP’nin içinde değil HDP’nin de içinde olduğunu düşünmedim değil.
Çünkü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorununun çözümüyle ilgili olarak HDP’yi meşru organ görebiliriz” açıklamasına eski HDP Eş Başkanı ve Van Milletvekili Sezai Temelli yanıt vermiş ve “Çözümün adresi İmralı’dır” ifadesini kullanmıştı. Kılıçdaroğlu’nun bu açıklaması ardından Kürt sorunuyla ilgili tartışmalara katılan ve hala Edirne F tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise çözüm için TBMM’yi adres gösterirken Kürt değil, Türk olan Sezai Temelli “Çözümün adresi İmralı’dır” ifadesini kullanıyordu.
Temeli’nin HDP’nin tepkisini aldıktan hemen sonra ‘Bu görüş partinin değil, benim görüşüm’ diye çark ederken akıllara Demirtaş gibi cezaevinde olan ama kimsenin adını bile anmadığı, hatta hapiste mi, değil mi sorusunu bile düşündüren Figen Yüksek Yüksekdağ’ı bana hatırlattı.
Çünkü 7 Haziran seçimlerinin hemen akabinde yaptığı ve adına barış süreci denen süreci bitiren çıkışlardan diye suçlanan ve hala Kürtler tarafından da sorgulanan ‘Biz sırtımızı Rojava’ya, Kobani’ye, IŞİD vahşetine karşı direnen halklara, insanlık mücadelesi yürüten YPG-YPJ’ye dayıyoruz” sözlerini akıllara getirdi.
Evet, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bay Kemal ve İttifakları” belgeselinin ilk bölümünde Kürt sorununa değinmiş ve “Siyaset kurumunun 35-40 yıldır çözemediği bir Kürt sorunu var. Kürt sorunu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz” gayet olumlu ve kamuoyundan destek alan bu açıklamasını yaparken bu açıklama ardından Türk olan HDP’nin şu anki vekili Sezai Temelli’nin açıklamasının gölgesinde kaldı.
Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasına yanıt veren eski HDP Eş Başkanı ve Van Milletvekili Sezai Temelli’nin “Kürt sorununun çözümünün yegâne muhatabı HDP değil ama bu sorunun çözümü adına bugün demokratik siyaseti var eden ve kolaylaştıran başlıca aktör HDP’dir. Ama asla unutulmaması gereken şey demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır ” ifadelerini kullanması gerçekten ülkenin birinci sorunu olan Kürt sorununa atılmış yeni bir el bombası olarak algılandı.
Ve bu algılanmaya ilk tepki Demirtaş’tan sonrada HDP Genel Merkezinden gelmesi benim düşündüklerimi onların da düşündüğünü aklıma getirmedi değil.
Buna neden ise bu tartışmalar ardından twit yoluyla attığım ve Kılıçdaroğlu’nun yeniden gündeme getirdiği ama 7 Haziran seçimleri sonrası birileri “Biz sırtımızı YÜKSEKDAĞLARA yaslıyoruz” dediği gibi bugün de bir diğeri ortaya çıkıp, daha tartışılmadan önünü TEMELLİ kesmek istemesi asıl çözümü istemeyenleri bir kez daha ortaya koymuyor mu? şeklindeki cevap bekleyen twitim bu düşündürücü durumu ortaya koyar gibidir..