Getting your Trinity Audio player ready... |
Aşk ve aşık hiç de mükemmel olmak zorunda değildir.
Yeter ki içten ve gerçek olsun!..
Sipan dağın da;
Siyabend’e yüreğini kar altında isyanla tutuşturan dağ çiçeği kardelen gibi sunan Kürt kızı Xece’nin kendisidir gerçek aşk!
Aşk’ı;
şiirlerinde kurgulayan şair ve yazarlar doğaüstü bir olgudan söz ederler ki tam bir palavra…
Yaşamdan kopararak;
aşkı soyuta indirgemek,
-Kadın/Erkek bedenine hapsetmek,
gönençli olmak için özgürlüğünden vaz geçmediğini sananların durumlarında ki çelişkiyi,
açmazların dışa vurumudur.
Öncelikle;
Gerçeklik nedir onun tanımını netleştirelim.
Bireyin beyninin yenidoğan ve çocuklukta maruz kaldığı koşullar ve süreçle oluşturulan kişilik ve mizaca sahip olduğunu bir kenara bırakarak,
bilimin söylediklerinden yola çıkarsak;
Yirmi beş yaşına geldiğimizde,
çocukluk ve ergenlik dönemine özgü beyinsel dönüşümler nihayet tamamlanmış olması gereklidir.
Yani gelişim ve değişim süreci tamamlanmıştır bu bir garip kel şiir emekçisine göre…
Kimlik ve kişiliğimizdeki yapısal kayma ve değişimler son bulmuş,
beyin de görünüşe bakılırsa tam gelişken hale gelmiş kabul etmeliyiz.
Bu anektod bilgi ışığında;
”Hiç böyle değildi,
sonradan değişti hayatımdaki insan” demek;
Sanırım sahtekarlığın,
bireysel hata ve eksiklikler ile,
kendimizle yüzleşmemenin ve içten pazarlıklı bir hesabın en başta olduğunun da,
bana göre bir başka kanıtı olsa gerek…
Hem şapkayı,
hem bir bardak çayı önümüze koyup bir daha düşünmek gerek!
Henüz yol bitmiş değil.
Yolcu yolu düzeltemez.
Yol/yaşam sizi düzenleyecektir!..
Aşk yaşamın ta kendisidir!
Ha !
Birşey daha ki,
en önemlisi de bu;
#AşkÖrgütlenmektir!
Şiir Sevdanın Militanıdır!