Getting your Trinity Audio player ready... |
Usta sanatçı Ferhan Şensoy’u cenazesinde yaptığı konuşmada “70 senedir bu ülkeyi din bağımlısı hükümetler yönetiyor. Ona rağmen 70 senedir inadına tiyatro yapıyoruz” ifadelerini kullanan ve gericilerin hedefi olan sanatçı Cihat Temer, “Ben kimsenin dinine, inancına bir şey söylemedim. Din bağumlısı derken dini her şeye alet eden, suiistimal edenler için konuştum. Maalesef sağ hükümetler, kendi yerlerini sağlamlaştırabilmek için halkımızı, dinimizi istismar ettiler, ben bunu söylemek istedim” dedi.
Usta sanatçı Cihat Tamer, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı:
– Cihat Tamer kimdir?
Doğma büyüme Bakırköylüyüm. Aklınıza gelen sanatçıların, özellikle tiyatrocuların büyük bir çoğunluğu Bakırköylüdür. Boşuna mı burada akıl hastanesi var. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olduktan sonra, 1959’da Bakırköy Halkevi’nde amatör olarak tiyatroya başladım. 1961’de Münir Ağabey seçme yapacaktı. O seçmelere büyük heyecanla katıldım. Seçme sırasında Münir Ağabey gözlerimin içine baktığı an kalbim duracak gibi oldu. Ben o seçmelerden sonra Münir Özkul Tiyatrosu, Bulvar Tiyatrosu, Üç Maymun Kabare Tiyatrosu, Devekuşu Kabare, Üsküdar Oyuncuları, Dostlar Tiyatrosu ve Cihat Tamer-Ercan Yazgan Tiyatrosu’nda çeşitli oyunlarda sahne aldım. 60 yıldan beri sahnedeyim.
– Geçmiş ve günümüz arasında tiyatrosu arasında nasıl farklar var?
Geçmişte çekilen dizilerde halktan bir parça vardı. Sorunlar ve yaşam biçimleri espritüel bir şekilde ekrana getiriliyordu. Bundan siyasi iktidarlar gocunmazlardı. Şimdi öyle mi, RTÜK tepenizde. Biz hâlâ sevilip sayılıyorsak düzgün sanat yapmanın yüzü suyu hürmetinedir.
SANATÇI TOPLUMUN AYNASI
– Pandemi nedeniyle ara verdiğiniz sahnelere “İkinci Bahar” oyunuyla yeniden döndünüz, neler hissettiniz?
Oyunun gördüğü ilgi karşısında çok mutlu oldum. Sahneye yeni çıkmış gibi heyecanlandım. Oyun hemen herkesin kendisini bulabileceği bir atmosferde geçiyor. Aşk, romantizm ve komedi dolu. “İkinci Bahar”, hayallerini çok para kazanmak üzerine kuran bir kuşak ile solmuş çiçeklerin kendine özgü kokuları olduğunu fark etmiş bir kuşağın başından geçenleri anlatıyor.
– Son yıllarda bir kültür erozyonu yaşanıyor. Sanatçının buna karşı duruşu nasıl olmalıdır?
Siyasi iktidar kendi yoz kültürünü topluma kabul ettirmek için elinden gelenin hepsini yapıyor. Sanatçılar toplumun aynısıdır, yaşadığı topluma örnek olmalıdır. Sanatçı muhaliftir, doğrudan ve halktan yanıdır, sanatçıyı yaşatan halktır. Hangi siyasal iktidar olursa olsun onun gördüğü yanlışları eleştirmelidir. 60-70 yıldır bu ülkeyi sağ iktidarlar yönetti. Geldiğimiz durumu görüyorsunuz. Son 20 yılda düşünen, eleştiren, yorumlayan asker sivil demeden hepsini içeri attılar.
– Bir dönem tepki olarak “İzin bitti, herkes görev başına” dediniz, ne mesaj vermek istediniz?
Yıllardan beri toplumun her kesimi başta Kenan Evren olmak üzere herkes “Atam izindeyiz, Atam izindeyiz” diyerek asıl tehlikeyi göz ardı ettiler. Hakikaten de izin yaptılar. Ülke karanlığa gömüldükçe ben buna tepki göstermek için “izin bitti” dedim. Atatürk ömrü boyunca hiç izin yapmadı, hep görev başındaydı. O kısa ömründe çağdaş Türkiye’nin temellerini attı, halkından hiç kopmadı. Binlerce kişiyi kendisine korumada tutmadı. Bugün kültürde, sanatta, siyasette, toplumun yaşam biçimlerinde hep yasaklar var, yasak yasak.
– Ferhan Şensoy ile olan dostluğunuzu anlatır mısınız?
Ferhan, gerçekten çok yetenekli bir çocuktu. Galatasaray Lisesi’nde bir süre okudu. Ordu’da küçük bir yerde doğmuş, babası tüccar, annesi öğretmen. Kalemi çok kuvvetliydi. Rahmetli hocamız Haldun Taner, bir gün prova yaparken elinden tutmuş getirmiş, bir çocuk. “Bu çocuk çok yetenekli, bizim provamızı izleyecek” dedi. Sessiz sedasız oturdu, izledi, sonra da çekti gitti. Orada tanışıklığımız başladı. Ve ölüncüye kadar da hiç kopmadık.
DİN BİREYSEL İNANÇTIR
– Şensoy’un cenaze töreninde “70 senedir bu ülkeyi din bağımlısı hükümetler yönetiyor. Ona rağmen 70 senedir inadına tiyatro yapıyoruz” derken ne demek istediniz?
Laik ve demokratik bir ülkede yaşadığımzı düşünürsek herkes kendi fikrini söylemekte özgürdür. Ben kimsenin dinine, inancına bir şey söylemedim, söylemem de. Ben de Müslüman bir aileden gelen bir insanım. Din bağımlısı derken dini her şeye alet eden, suiistimal edenler için konuştum. Din bireysel bir inançdır yani, Allah ile kul arasındadır. Bunu hiçbir hacı, hoca değiştiremez. Bunu siyasete, ticarete, yargıya sokarsanız işte böyle bir ülke çıkar ortaya. Bu ülkeye laiklik ekmek kadar, su kadar elzemdir. Maalesef sağ hükümetler, kendi yerlerini sağlamlaştırabilmek için halkımızı, dinimizi istismar ettiler, ben bunu söylemek istedim. Benim dinle ile problemim yok hatta ben de dindar bir insanım. Keşke biraz sözlerimi düşünseler, anlayabilselerdi. Bu kadar hakareti hak ettiğimi sanmıyorum. Tiyatro kısmına da gelirsek, biz gerçekten mesleğimizi çok sıkıntılar içerisinde yaptık. Oyunlarımız yasaklandı, saldırıya uğradık. Ferhan’ın tiyatrosu yandı, daha ötesi var mı? Ben kötü bir şey söylemedim, hırsızlık etmedim, yolsuzluk yapmadım, sanatımı icra ettim yıllarca.