Getting your Trinity Audio player ready... |
CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul Milletvekilleri Turan Aydoğan, Sibel Özdemir, Yüksel Mansur Kılınç, Sezgin Tanrıkulu, Zeynel Emre, 39 İlçe Başkanı, İl Yöneticileri, İlçe Eğitim Sekreterleri ve partililer ile birlikte Bayrampaşa Cevatpaşa Ortaokulu önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. 6 Eylül 2021 Pazartesi günü başlayacak yüz yüze eğitime ilişkin 1 ay boyunca yapılan 3 ayaklı kapsamlı çalışmayı gerçekleştirilen basın açıklamasında kamuoyuyla paylaşan Kaftancıoğlu, ‘’Eğitim Hakkı en temel insan haklarından biri olarak kabul edilen sosyal bir haktır. Devletin ve devleti yönetenlerin bu hakkın gerçekleştirilmesi için yükümlülükleri vardır. Eğitim hakkının tanınması ve teminat altına alınması yetmez, devletin bu hakkın kullanımını garanti edecek diğer koşulları sağlamakla da yükümlülükleri vardır. “Okullar açılacak mı?” sorusunu tartışmak da bu nedenle hatalıdır. Online eğitimin yüz yüze eğitimin yerini tutmadığı gerçeğinden yola çıkarsak okullar açılmalı – ki pazartesi günü açılıyor- bundan büyük mutluluk duyuyoruz ve açık kalmasını sürekli kılmak için gerekli koşullar sağlanmalıdır. Yüz yüze eğitimin sürdürülebilir olması için hijyen başta olmak üzere birçok okulun koşullarının sağlanmış olması gerekli. Bütün öğrencilerimizin eğitime erişimlerinin eşit sağlanmasıyla eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin de önüne ancak geçebiliriz.’’ Şeklinde konuştu.
‘’İSTANBUL’DA 1 AY BOYUNCA 3 AYAKLI KAPSAMLI BİR ÇALIŞMA YÜRÜTTÜK’’
CHP İstanbul Eğitim Komisyonu’nun 3 ayaklı bir çalışma yürüttüğünü ve konunun uzmanlarıyla görüşerek bizzat sahada da tespitler yapıldığını belirten CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu, çalışmalar ve araştırmalara ilişkin şunları söyledi, ‘’ İstanbul’da bir ay boyunca 3 ayaklı kapsamlı bir çalışma yürüttük. Bu ayaklardan birincisi il başkanlığı eğitim komisyonu olarak konunun uzmanlarıyla, eğitim konusunda uzman akademisyenlerle veli dernekleri sendika temsilcileriyle birebir görüşmeler, toplantılar ve bilimsel okumalar yapıldı. Çalışmamızın ikinci ayağında ise eş zamanlı olarak İstanbul’un 39 ilçesinde ilçe başkanlarımız ve ilçe eğitim sekreterlerimizin koordinasyonunda ilçe mahalle birim sorumlularımız ve üyelerimiz ile birlikte ilçelerinde bulunan okulları ziyaret ettiler. Okulların fiziki koşullarına dair yerinde gözlem ve tespit yaptılar. Okul müdürleriyle, öğretmenlerle, velilerle,, okul temizlik personelleriyle-bulabildikleri-, kantinci esnafıyla-ulaşabildikleri- ve birkaç ilçede ilçe milli eğitim müdürleriyle görüşerek notlar aldılar. Bu çalışmada 39 ilçede yaklaşık 4.000 okula birebir gidilerek yerinde tespit ve gözlem yapıldı ve yine yaklaşık 12.000 eğitimci, yönetici, okul çalışanı ve veli ile görüşüldü. Bu tespit ve görüşme notları sonrasında il başkanlığımıza raporlandı. Çalışmamızın üçüncü ayasında ise İstanbul’da yaşayan lise ve altı okul çağında çocuğu bulunan 1067 veli ile %95 güven aralığında %3 hata payı bir kamuoyu araştırması yaptırdık.’’ dedi.
170 BİN ÖĞRENCİ HANGİ KOŞULLARDA EĞİTİME BAŞLAYACAK?
Eğitim çağındaki öğrenci sayısı olarak İstanbul’un en fazla sayıyı barındırdığını belirten CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu şunları kaydetti, ‘’İstanbul’da ilk ve orta öğretim düzeyinde 3 milyonun üzerinde öğrencimizin 7 binin üzerinde okulda, 170 bin civarında öğretmen tarafından eğitim aldığını söyleyebiliriz ve bu kadar öğrenci hangi koşullarda yüz yüze eğitime başlayacak?’’ şeklinde konuştu. Devletin veri paylaşımını kapattığını belirten Kaftancıoğlu, ‘’2019 yılına kadar MEB resmi sayfalarından ulaşabildiğimiz birçok veriye 2019 yılından itibaren ne yazık ki ulaşamıyoruz. MEB de artık vatandaşın, bizlerin bilmesi gereken verileri resmi olarak paylaşmıyor. Umarım bizlerin ulaşamadıkları verilere kendileri hakimdir.’’ dedi.
YETKİLİLER, OKUL MÜDÜRLERİNİ VE ÖĞRENCİLERİ ZİYARET EDİP ACI GERÇEKLERİ GÖRSÜNLER
Pandemi koşulları ve sosyal mesafeye uygun olarak ek dersliklerin MEB tarafından oluşturulmadığını ve oluşturulması için yeterli imkanın sağlanmadığını belirten Kaftancıoğlu şunları kaydetti, ‘’ Yeni ek derslikler oluşturuldu mu? Bakıyoruz müdürlerimiz çabalıyor. Öğretmenlerimiz çaresiz çabalıyor, velilerimiz kaygılı. Ek derslikler oluşturulamadığı için Sancaktepe Sarıgazi Ahmet Keleşoğlu İlkokulu’nun 1-H sınıfını lütfen gidin gazeteciler sorun. Kaç kişi? Bu çocuklar kaç m2 sınıfta kaç kişi eğitim görecekler öğrenin. 49 kişi. Pazartesi günü başlayacak yüz yüze eğitimde 49 kişi. Sadece Sancaktepe Ahmet Keleşoğlu İlkokulu 1-H sınıfında değil, İstanbul’un bütün okullarında genel olarak sınıflar 30 kişinin üzerinde, 40 kişinin üzerinde olan sınıf mevcutları var. İdelaller metninde yazmışsın 1,5 metre öğrenciler arası sosyal mesafe koyacaksın demişsin. Nasıl yapılsın? Yapılamıyor. Çünkü sadece söylemişsin, yapılması için gerekli koşulları oluşturmamışsın, takip etmiyorsun, oturduğun yerden haydi okulları denetleyemiyorsun öyle bir umurun yok ama bari Milli Eğitim Bakanı bari yetkililer okul müdürlerini, öğrencileri bir ziyaret etsinler de acı gerçeklerini görsünler diyorum.’’ şeklinde konuştu.
ÇARESİZLİKTEN AĞLAYAN OKUL MÜDÜRLERİMİZ VAR
Pandemi gerçekliğine rağmen yüz yüze eğitimin şart olduğunu ve hijyenik koşulların tüm okullarda sağlanması için ek bütçenin şart olduğunu belirten CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu, ‘’ Yüz yüze eğitim online eğitime alternatif değilken pandemi gerçekliğinde yüz yüze eğitime hazırlanmak için bir planlama programlama ve takdir edersiniz ki bir ek bütçe şart. MEB’e sormak lazım. Yüz yüze eğitim için ne kadar ek bütçe ayırdınız? Biz bilmiyoruz. Madem bize söylemiyorsunuz ama bunu en azından müdürlerimize okul yöneticilerimize söyleyin ki müdürlerimiz çaresiz, bir şey yapmak için çabalayan ve yalnız hissetmesinler. Bu görüşmeler sırasında çaresizlikten ne yapacağını bilememezlikten ve iyi niyetten ağlayan okul müdürlerimiz var.’’ dedi.
‘’SOMALİ’YE YARDIM EDERKEN PARA VAR’’
İstanbul özelinde deprem gerçekliğinin altını çizen CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu, ‘’2018- 19 yıllarında Istanbul’da 15 tane oku deprem nedeniyle yıkım kararı yada tadilat kararı alınmıştı. Bizzat Milli Eğitim Bakanı, Milli Eğitim Müdürü, ‘’bir sonraki öğretim yılında bu okulları yapacağız. Yeniden eğitime açacağız ya da yıkacağız, yenisini yapacağız’’ diye söz vermişti. Ben size bir şey söyleyeyim mi? Bugün belgesi geldi. Bu15 okulun devlet, kamulaştırma bedelini ödeyemediği için Somali’ye yardım ederken para var. Okulların kamulaştırma bedelini ödeyemediği için aynen okullar duruyor. Ne yapılmış, ne tadilat yapılmış ne de yerine yenisi eklenmiş.’’ dedi.
Basın açıklamasının tamamı için;
Değerli Basın Emekçileri,
Bugün burada parti yöneticilerimiz, milletvekillerimiz, ilçe başkanlarımız, ilçe eğitim sekreterlerimizle birlikte Pandemiye rağmen yüz yüze eğitimin bir tercih değil aslında bir zorunluluk olduğuna ve 6 Eylül’de başlayacak olan yüz yüze eğitim gerçekliğine dikkat çekmek için buradayız.
Eğitim Hakkı en temel insan haklarından biri olarak kabul edilen sosyal bir haktır. Anayasada eğitim hepimizin bildiği gibi bir hak olarak düzenlenmiştir. Devletin ve devleti yönetenlerin bu hakkın gerçekleştirilmesi için yükümlülükleri vardır. Eğitim hakkının tanınması ve teminat altına alınması yetmez, devletin bu hakkın kullanımını garanti edecek diğer koşulları sağlamakla da yükümlülükleri vardır. “Okullar açılacak mı?” sorusunu tartışmak da bu nedenle hatalıdır. Online eğitimin yüz yüze eğitimin yerini tutmadığı gerçeğinden yola çıkarsak okullar açılmalı – ki pazartesi günü açılıyor- bundan büyük mutluluk duyuyoruz ve açık kalmasını sürekli kılmak için gerekli koşullar sağlanmalıdır. Yüz yüze eğitimin sürdürülebilir olması için hijyen başta olmak üzere birçok okulun koşullarının sağlanmış olması gerekli. Bütün öğrencilerimizin eğitime erişimlerinin eşit sağlanmasıyla eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin de önüne ancak geçebiliriz.
Bilindiği üzere İstanbul eğitim çağındaki öğrencilerimizin en fazla sayıda bulunduğu ilimiz. İstanbul’da ilk ve orta öğretim düzeyinde 3 milyonun üzerinde öğrencimizin 7 binin üzerinde okulda, 170 bin civarında öğretmen tarafından eğitim aldığını, verildiğini söyleyebiliriz ve bu kadar öğrenci hangi koşullarda yüz yüze eğitime başlayacak?
Dikkat ederseniz rakamları verirken kesin rakamlar değil, üzerinde ve ya yakın rakamlar diye ifade ettim. Neden biliyor musunuz? Devletin yönetimdeki şeffaflık ve liyakat ve veri paylaşımı birçok kurumda olduğu gibi MEB’de de kapatıldığı için 2019 yılına kadar MEB resmi sayfalarından ulaşabildiğimiz birçok veriye 2019 yılından itibaren ne yazık ki ulaşamıyoruz. MEB de artık vatandaşın, bizlerin bilmesi gereken verileri resmi olarak paylaşmıyor. Umarım bizlerin ulaşamadıkları verilere kendileri hakimdir.
Değerli basın emekçileri;
İstanbul’da bir ay boyunca 3 ayaklı kapsamlı bir çalışma yürüttük.
Bu ayaklardan birincisi il başkanlığı eğitim komisyonu olarak konunun uzmanlarıyla, eğitim konusunda uzman akademisyenlerle veli dernekleri sendika temsilcileriyle birebir görüşmeler, toplantılar ve bilimsel okumalar yapıldı.
Çalışmamızın ikinci ayağında ise eş zamanlı olarak İstanbul’un 39 ilçesinde ilçe başkanlarımız ve ilçe eğitim sekreterlerimizin koordinasyonunda ilçe mahalle birim sorumlularımız ve üyelerimiz ile birlikte ilçelerinde bulunan okulları ziyaret ettiler. Okulların fiziki koşullarına dair yerinde gözlem ve tespit yaptılar. Okul müdürleriyle, öğretmenlerle, velilerle,, okul temizlik personelleriyle-bulabildikleri-, kantinci esnafıyla-ulaşabildikleri- ve birkaç ilçede ilçe milli eğitim müdürleriyle görüşerek notlar aldılar. Bu çalışmada 39 ilçede yaklaşık 4.000 okula birebir gidilerek yerinde tespit ve gözlem yapıldı ve yine yaklaşık 12.000 eğitimci, yönetici, okul çalışanı ve veli ile görüşüldü. Bu tespit ve görüşme notları sonrasında il başkanlığımıza raporlandı.
Çalışmamızın üçüncü ayasında ise İstanbul’da yaşayan lise ve altı okul çağında çocuğu bulunan 1067 veli ile %95 güven aralığında %3 hata payı bir kamuoyu araştırması yaptırdık.
Ve şimdi size bu üç ayaklı çalışmanın sonuçlarını eğitimde idealler ve gerçekler başlığı altında sizlerle paylaşacağım
Değerli arkadaşlar bugün Bayrampaşa’dayız ve önünde bulunduğumuz Cevatpaşa Ortaokulu’nun önündeyiz. Geçtim pandemiye uygun koşulların oluşturulmasını, okullar açılamadan önce yapılması gereken rutin temizliğinin bile yapılmadığı, henüz tamiratlarının ve tadilatlarının yapılmaya çalışıldığı bir süreçteyiz. Pazartesi günü okullar açılacak ve İstanbul’da birçok devlet okulunun böyle olduğunu da somut örneklerle paylaşacağız. Bizler CHP İl Başkanlığı ve İlçe Örgütleri olarak ayda bir mutlaka bir okulumuzun önünde durumu, olumlu gelişmeleri ve olumsuza giden durumu sizlerle paylaşacağız ki sorumlular bu durumu bir an önce yoluna koysunlar, yüz yüze eğitime olması gerektiği gibi öğrencilerimiz devam etsin diye.
Değerli Basın Emekçileri;
Bildiğiniz üzere 19 Ağustos 2021 Bakanlar Kurulu Kararı sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı iş birliğinde “Covid-19 Salgınında Okullarda Alınması Gereken Önlemler Rehberi” hazırlandı. Eminim ki basın emekçileri olarak bu rehberi okumuşsunuzdur. İşte biz bugün size bakanlığın bu rehberde tarif ettiği idealler ve okulların içinde bulunduğu gerçekler arasındaki uçurumu anlatmak üzere bir aradayız.
Pandeminin etkisinin süreceği son derece belliyken iktidarın bu sürece dair aldığı en büyük önlemin bakanın istifasını alıp yeni bakan atamaktan ibaret olduğuna üzülerek söylüyorum ülkece tanıklık ettik. Bugün itibariyle ihtiyaç olan ek öğretmen ihtiyacı, ek temizlik görevlisi ihtiyacı bir yıl önceden belliydi. Mesaisini, zihnini kent rantına dayalı çılgın projelere ayıran, çocuklarımızın geleceği için hiçbir somut adım atmayan iktidar, ne yazık ki bakanına af diletmek, mecliste vekillerimizin sorduğu soruları yanıtsız bırakmak dışında hiçbir şey yapmadı. Bu sorumsuzluğun sonucunda hükümetin okullara gönderdiği idealler metni ile okulların içinde bulunduğu gerçekler arasındaki farka gelin hızlıca birlikte bakalım.
1- Pandemi gerçekliğinde uzmanlar ne demişti? ‘’Yüz yüze eğitim şart’’ Çünkü çocuklarımızın geleceği, bir neslin geleceğini kurtarmak için yüz yüze eğitim yapmak zorundasınız. Yüz yüze eğitim online eğitime alternatif değilken pandemi gerçekliğinde yüz yüze eğitime hazırlanmak için bir planlama programlama ve takdir edersiniz ki bir ek bütçe şart. MEB’e sormak lazım. Yüz yüze eğitim için ne kadar ek bütçe ayırdınız? Okullarımıza iletilmek üzere. Biz bilmiyoruz. Madem bize söylemiyorsunuz ama bunu en azından müdürlerimize okul yöneticilerimize söyleyin ki müdürlerimiz çaresiz, bir şey yapmak için çabalayan ve yalnız hissetmesinler. Bu görüşmeler sırasında çaresizlikten ne yapacağını bilememezlikten ve iyi niyetten ağlayan okul müdürlerimiz var. Ağlayandan kastım sızlanan gibi algılanmasın. Gerçekten çocuklarına, öğrencilerine gerektiği gibi koşulları sağlayamadığı için hüngür hüngür ağlayan ilkokul müdürlerimiz var. Pandemi gerçekliğinde sen ek bütçeyi oluşturmak zorundasın. Ek bütçeyi kullanıp okullarımızın olması gerektiği koşula getirmek durumundasın. Okul yöneticilerimizi, velilerimizi, ve elbette öğrencilerimizi bu yalnızlık ve çaresizlik duygusundan kurtarmak zorundasın.
2-Yeni ek derslikler oluşturuldu mu? Bakıyoruz müdürlerimiz çabalıyor. Öğretmenlerimiz çaresiz çabalıyor, velilerimiz kaygılı. Ek derslikler oluşturulamadığı için Sancaktepe Sarıgazi Ahmet Keleşoğlu İlkokulu’nun 1-H sınıfını lütfen gidin gazeteciler sorun. Kaç kişi? Bu çocuklar kaç m2 sınıfta kaç kişi eğitim görecekler öğrenin. 49 kişi. Pazartesi günü başlayacak yüz yüze eğitimde 49 kişi. Sadece Sancaktepe Ahmet Keleşoğlu İlkokulu 1-H sınıfında değil, İstanbul’un bütün okullarında genel olarak sınıflar 30 kişinin üzerinde, 40 kişinin üzerinde olan sınıf mevcutları var. İdelaller metninde yazmışsın 1,5 metre öğrenciler arası sosyal mesafe koyacaksın demişsin. Nasıl yapılsın? Yapılamıyor. Çünkü sadece söylemişsin, yapılması için gerekli koşulları oluşturmamışsın, takip etmiyorsun, oturduğun yerden haydi okulları denetleyemiyorsun öyle bir umurun yok ama bari Milli Eğitim Bakanı bari yetkililer okul müdürlerini, öğrencileri bir ziyaret etsinler de acı gerçeklerini görsünler diyorum.
3-Yine idealler metninde okulların hijyeni ve temizlik koşullarının sağlanması için 6000 ek personel çoğu da temizlik personeli olmak üzere alınacağı söylenmiş. Bakın velilerle görüşüldü, okul müdürleriyle görüşüldü, öğretmenlerle görüşüldü. 6.000 tane ek personel alınmamış, alındıysa bile okullarda kimsenin haberi yok. Şuan da veliler, öğretmenler, okul yöneticileri temizlik personelinin tedarik etmek için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar ama yetmez. Bakın bir okul müdürümüzün notunu aktarıyorum size. ‘’Benim okulumda normalde de 1 temizlik personeli var. Pandemi koşullarında MEB’in bize gönderdiği koşulları sağlayabilmek için okulumun m2 ve öğrenci sayısı dikkate alındığında en az 5 tane temizlik personeline ihtiyaç var. Haydi bunun birini ikisin velilerle biz tedarik ettik. Kalanı ne olacak sorusunun cevabı yok, ama çözüm bulunması gereken bir soru.’’ Okullarımızda yaklaşık ve ortalama durum aynen bu müdürümüzün ifade ettiği gibi.
4-• Pandemiyle hijyenin ne kadar önemli olduğunu tekrar etmeye gerek yok. Okullarımızda yüz yüze eğitime devam edilirken, bir yıldır okullarımız kapalı değerli arkadaşlar. Hijyen koşullarının planlanması, bu hijyeni sağlayacak görevlilerin önceden alınması, bu kişilere pandemiye göre eğitim verilmesi, işlerini nasıl yapacaklarını anlatılması bu kadar mı zordu? Şu anda personel yok, alınsa bile bulunacak personel kervan yolda düzülür misali oradaki süreci öğrenerek uygulamaya çalışacak. Olmaz. Çocuklarımızın eğitimi tesadüfe şanslara bırakılamayacak kadar, kervan yolda düzülür mantığıyla ele alınamayacak kadar önemli. Okulun m2’sine bakılmadan, öğrenci sayısına bakılmadan hemen hemen her okula standart olarak 20 kutu maske 10 litre dezenfektan bırakılmış ‘’Haydi başınızız çaresine bakın’’ denilmiş. Veliler haklı olarak diyor ki, ‘’ben yıllarca vergimi verdim, benim vergim hazineye gelir giderken bu okulun temizlik personelini temizlik giderini ben sağlayacaksam o zaman eğitimde fırsat eşitliği nerede kaldı?’’ diye çok doğru bir soru soruyor.
5. Genelgede diyor ki okula girişlerde çıkışlarda HES kodu uygulaması zorunlu. Güzel kıymetli de bir iş. Örnek veriyorum. Üsküdar’da örgütümüz okullara görüşme için giderken, giden bütün arkadaşımıza HES kodu sorulmuş ve gitmiş. Kıymetli ama örneğin Küçükçekmece’de ve Avcılar’daki örgütümüzden arkadaşlar okullara giderken hiç kimse ne hes kodunu sormuş, ne niye geldin demiş. Arkadaşlarımız ellerini kollarını sallayarak okullara girmişler. Bunu okulların ya da ilçeler inisiyatifi ile değil Milli Eğitim’in söylediği şeyin merkezi bir şekilde bütün okullarda uygulanabilir olmasına dikkat etmek lazımdır ve zorunludur. Kişilerin iradesine bırakılacak bir durum değildir bu uygulamalar.
6- Yine HES kodundan sonra okullarda kantinler açılacak kantinci arkadaşlarımızla görüştük, Kantinci ilçe başkanımız da var. Kantin açılacak okulda pandemi koşullarına göre nasıl ve ne koşulda satış yapılacağının tarifi yapılmamış. Yapılsa bile kantincilerin haberi yok. Bunları özellikle Milli Eğitim Bakanı duysun diye söylüyorum ki bir an önce düzeltmek zorunda olduğu durumlar. Artı kronik hastalığı olan öğrenciler tespit edilmediği gibi bu çocukların ihtiyaç duyacağı ekipmanlar da -devlet okullarında- bunu ayırarak söylüyorum birazdan detaylandıracağım- yok değerli arkadaşlar ve bu olmadığı gibi okullarda revirleri olmayan devlet okulları çoğunlukta olan devlet okullarında da sağlık görevlisi, eğitimli bir sağlık görevlisi ne yazık ki yok.
7- Pandemi nedeniyle özel okullar telafi eğitimlerini yapmışlar. Buna rağmen devlet okullarında telafi eğitimi yok denecek kadar az yapılmış. Yani ailesinin durumu iyi olan öğrencilerin eksiklikleri giderilirken durumu iyi olmayan ve yoksul ailelerin çocukları bu haklarından mahrum bırakılmışlar. Eğitimde eşitlik yoksa hayatın her alanında ve çocuklarımızın geleceğini de eşitsizlikler artarak devam edecek demektir.
8- Öğretmenlerimizin aşı olmasını tavsiye ediyoruz. Ben buradan öğretmenlerimize bir kez daha teşekkür ederim. Saha çalışmalarından bize gelen geri bildirimlere göre öğretmenlerimizin bir çoğu aşılı. Bu çok kıymetli bir şey. Ancak aşı tereddütü yaşayan varsa öğretmenlerimiz varsa okulda çalışanları belirleyip aylar yıllar öncesinden aşı tereddütü gidermeye dönük kampanyalar, eğitimler, çalışmalar yapılabilir miydi? Yapılabilirdi. Ne yazık ki Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullar üzerinde ya da İstanbul’da bunu da olmadığını görüyoruz.
9- Değerli basın emekçileri, okul yöneticileri, kimi ilçelerde ilçe milli eğitim müdürleri; Okullardaki eksiklikleri kendilerince tespit etmişler. İlçe belediyelerinden, Büyükşehir Belediyemizden talep etmişler ve bu talepler neticesinde bu koşulları yerine getirmeye çalışan okullarımız da var. Örneğin İstanbul’da 7.000’in üzerinde okul var dedim. Bu okulların 640 tanesi İstanbul Büyükşehir belediyemizden bu talepte bulunmuş ve bu taleplerin büyük bir kısmı yapılıyor. Hala devam eden tadilatlar işler var. İlçe belediyelerimizde de bu durum böyle. Şundan dolayı bunu söylüyorum. Bakın; okul meselesi, yüz yüze eğitim meselesi, bütünlüklü bir şekilde ele alınması gereken bir konu. Yıllar öncesinden aylar öncesinden planlamasını yapılmasının, öğretmen atamalarının düşünülmesi, öğretmenlerin atanması, temizlik personelini düşünmesi, hijyen ve tadilat koşullarını yapılması. Milli Eğitim bakanı en azından hijyen ile ilgili belediyeler sadece Cumhuriyet Halk Partili belediyeler demiyorum, bütün belediyeler eminim ki sizinle işbirliği yapmaya hazır. Çünkü burada çocuklarımızın eğitimi söz konusu. Bunu müdürün ya da herhangi iyi niyetli bir öğretmenin inisiyatifine bırakmak yerine en azından hijyen ile ilgili planlama ya da en azından okulların ihtiyacını merkezi bir şekilde planlasaydınız ve bu plan dahilinde belediyelerimize iletseydiniz şu ana kadar bu sorunların tamamı çözülmüş olurdu. Eğitim konusunda bizden çocuklarımızın yüksek menfaati söz konusu olunca işbirliğinden hiçbir şekilde geri kalmayacağımızı sürekli ifade ediyoruz. Biz bunu söylüyoruz ama görünen o ki eğitim konusunda da sizin planlı programlı bir süreç yürütmeye niyetiniz yok.
Değerli basın emekçileri; Bakın dün milletvekillerimizle beraber Tahtakale’de bir imar sorunu konuşmak üzere düzenlenen toplantıda biri çıktı ve dedi ki ‘’ benim çocuğum Pazartesi günü okula gidecek ve benim çocuğum Tahtakale’de teneke okulda okuyor, teneke okula gidin bakın teneke okul yapıldı, çocuklar kışın donacak, yazın pazartesi günü sıcaktan ölecek, benim çocuğum benim param yok diye ben burada yaşıyorum diye benim çocuğuma bu hakkı reva görenler bu zulmü reva görenler gelsinler 2 saat bu okulda dursunlar bakalım durabiliyorlar mı?’’ dedi. Değerli arkadaşlar Pazartesi günü sizlere saat verilecektir. Milletvekillerimiz de pazartesi günü orada olacaktır. Bakın bir öğretmenin feryadı. ‘’Okula 767 öğrenci geliyor. 34 kişilik sınıfları oluşturduk. Tuvaletlerimizde henüz sabun bile yok. Bir tane temizlik çalışanımız var. Neresi hazır hastalığın yayılmaması mümkün değil hocam. Her şey kağıt üstünde bizim güzel ülkemizde bana diyorlar ki bir buçuk metre sosyal mesafe uyacaksın. Peki soruyorum 34 öğrenci bir buçuk metre mesafeyle nasıl oturtayım? Bunun cevabını bana versinler’’ diyor öğretmenimiz. Bir velimiz diyor ki, ‘’Ben okula gittim, okul müdürümüz bundan sonra velileri okula almayacağız pandemi nedeniyle’’ dedi. Bende müdür beye dedim ki diyor gmüdür bey biz gelmeyelim ama senin daha masken takılı değil sen daha çocuklarımızı sağlık koşulları uygun bir şekilde eğitip eğitemeyeceğine dair bizim gördüğümüz bir şey yok.’’ Uzun lafın kısası bu örneklere sayısız arttırabiliriz değerli basın emekçileri. Biraz önce söylediğim basına çıkarmaya araştırmasına dair de birkaç veriyi sizlerle paylaşmak isterim. Değerli arkadaşlar. yapılan araştırmada gördüğümüz bir şey var ki Istanbul’da öğrencilerin yüzde 10’u özel okullara yaklaşık yüzde 80 küsürü de devlet okullarına gitmek durumunda ve devlet okullarında alınan pandemi önlemleri öğrencilerimize ve özel okulları da örnek olmak zorundadır ve Milli Eğitim, yanımızda özel okul yönetilen bir ilçe başkanımız var. Özel okullara yolladığı genelgenin takibini yapıyor. Şunu şunu şunu yaptınız mı diye soruyor ki sorsun ama aynı hassasiyeti devlet okullarında göstermiyor ve çocuklarımızın yüzde 80’i devlet okulunda okuyor. Bu çocuklarımızın ne suçu var arkadaşlar? Tek suçları annelerinin babalarının yoksul olması mı? Eğitim bir haktır ve her çocuk aynı koşullarda eğitim görme hakkına sahiptir. Ve burada alınan önlemleri yeterli buluyor musunuz? diye sorduğumuzda verilerimiz diyorki biz de önlemlerle ilgili bilgilendirme yapıldı diyen veli oranımız yüzde 74. Kağıt üzerinde bilgilendirme yapılmış ama yüzde 80’ den fazlası velilerimizin kaygılı. Alınan önlemleri yeterli bulmuyoruz diyor. Aşıya dair bir bilgilendirme yapılmadı deniliyor. Örneğin çocuğunuzun tuvaletin de korana virüs tedbirleri alınacak mıdır? sorusuna verilen cevaplar çok dramatik. çünkü veliler bilmiyor ve kaygılar. Yine bilgilerimizi endişesinden söz ettikten sonra şunu ifade edeyim size değerli arkadaşlar, yüz yüze eğitimin şart olduğunu söyledik. Yüz yüze eğitimi bu koşullarda yerine getiremeyip de bir ay sonra vaka sayıları arttı, şöyle oldu böyle oldu, biz online eğitime geçiyoruz deme şansımız ve lüksümüz yok. Çocuklarımızın geleceği için. O yüzden diyoruz ki bugünden bu koşulları yerine getirmeye çalışın. Bugünden bu koşulları yerine getirmek zorundasınız ve biz İstanbul’da bir kez daha örgütümüze teşekkür ediyorum ilçe başkanlarımız şahsında ve milletvekillerimiz Meclis’te bir aylık periyotlarla araştırmaları bu takibi yapacağız ve bir ay sonrasında o çocuklarımızın geleceği için umuyoruz ve biliyoruz ki iyiye gidiş olsun, iyiye gidiş olması için sorumlulara sorumluluklarını hatırlatmaya devam edeceğiz ve biz de çocuklarımızın yüz yüze eğitiminin devam edebilmesi için hep birlikte elimizden geleni yapacağız diyorum. Çok veli görüş etmesi notları dramatik öğretmen öğrenci görüşmesi notları var ama bu verdiğim çarpıcı birkaç örnek yeterli olur diyorum. Hepinize katıldığınız için teşekkür ediyorum.