Getting your Trinity Audio player ready... |
Mülteciler Derneği’nin 23 Temmuz’da yayımladığı çalışmaya göre, Türkiye’de bulunan geçici koruma statüsü altındaki Suriyeli sayısı 3 milyon 690 bin 896 kişiye ulaştı. Bu kişilerin yalnızca yüzde 1.5’i kamplarda yaşıyor. Kilis’te, Türk nüfusun yüzde 74,3’ü kadar Suriyeli bulunuyor.
Eski TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan, Türkiye’nin ulusal devlet düzeninin bozulduğunu ve “çok milletli ve çok dilli, kimliksiz ve aidiyetsiz bir toplumsal yapının, bir tür ümmet yapısının” oluştuğunu vurgularken, başta Hatay olmak üzere sınır illerine işaret etti. Gürkan, Suriyelilerin bu illere yoğun şekilde yerleşmelerinin önlenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Hatay bu konuda başımıza ciddi sorunlar çıkarabilir; Suriye haritalarında hâlâ kendilerininmiş gibi gösteriliyor. Türkiye kendi eliyle bu konuda bir sorunu beslememeli” dedi.
Başkanlığını, AKP’li Sultanbeyli Belediyesi’nin başkan yardımcılarından Zafer Söğütçü’nün yaptığı Mülteciler ve Sığınmacılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, 23 Temmuz itibarıyla Türkiye’de bulunan Suriyelilere ilişkin çalışma yayımladı. Buna göre, Türkiye’de yaşayan geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı, haziran ayına göre artarak 3 milyon 690 bin 896’ya yükseldi. Bu kişilerin yüzde 48’ini, 0-18 yaş arası çocuklar oluşturuyor. 0-18 yaş arası çocuklar ve kadınların toplam oranı ise yüzde 71,2. Geçici barınma merkezlerinde kalanların oranı ise önceki aylara göre azalarak, yüzde 1,5’e düştü. Bazı şehirlerde, Suriyelilerin Türk nüfusa oranı da dikkat çekti. Buna göre, Kilis’te Türk nüfusun yüzde 74,3’ü kadar Suriyeli bulunuyor. Bu oran, Hatay’da yüzde 26,3, Gaziantep’te yüzde 21,7 ve Şanlıurfa’da yüzde 20,1, Mersin’de yüzde 12,5, Adana’da yüzde 11,3, Mardin’de 10,5.
‘BİR TÜR ÜMMET YAPISI’
Cumhuriyet’e konuşan eski TBMM Başkanvekili Gürkan, Türkiye’nin en çok göçmene ev sahipliği yapan ülke olduğunu, 4 milyonu aşkın kişinin geçici koruma altında olduğunu, kayıt dışı olanlarla birlikte göçmen sayısının 8 milyona yaklaştığının değerlendirildiğini aktardı. Türkiye’nin göçmen kabulünde kapasitesini fazlasıyla aştığını vurgulayan Gürkan, “İşsizlik, ekonomik sorunların ötesinde Türkiye, göç üzerinden çok büyük bir güvenlik tehdidi ile karşı karşıya. Çok milletli ve çok dilli, kimliksiz ve aidiyetsiz bir toplumsal yapı oluşuyor. Bu bir tür ümmet yapısıdır ancak birleştirici değil, ayrıştırıcıdır” dedi. Serbest dolaşan göçmenlerin gettolar kurduğunu ve “Ne mutlu Türküm diyene” çizgisine gelmediklerini vurgulayan Gürkan, “Ucuz işgücü, fuhuş ya da uyuşturucu çeteleri için insan kaynağı potansiyeli taşıyorlar. Çocuklar ise dilini bilmedikleri ülkemizde radikal gruplar için potansiyel kaynak konumuna düşüyor. Bu yapıya ümmet kardeşliği kılıfı giydirilemez” diye konuştu. Gürkan, yabancıların yerleşme yasağının başta Hatay olmak üzere Güneydoğu sınırındaki iller için de genişletilmesi gerektiğini söyledi.
‘HAZIRLIK MI YAPILDI?’
Sığınmacıların yoğunlukla yaşadığı Güneydoğu illerinin, 1 Mart tezkeresinde Amerikan askerlerinin konuşlanması istenen; NATO toplantılarında açılan Kürdistan haritalarında Kürdistan içerisinde gösterilen iller olduğuna dikkat çeken Gürkan, “Yoğun sığınmacı yerleşmesi neden bu illerimizde oluyor?” sorusunu yöneltti. Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) dikkat çeken Gürkan, “Eşzamanlı olarak Ottawa Sözleşmesi ile dünyaya mayın temizleme işi de dayatıldı. Türkiye, 2003’te sözleşmeye katıldı; peyderpey Suriye, Irak ve İran sınırımızdaki mayınları temizledik. Mültecilerin sınırlarımızı kolayca geçmesi için hazırlık mı yapıldı? Düşünmeye değer. Kısacası sığınmacılar, bir beka sorununa dönüştü” ifadelerini kullandı.