Getting your Trinity Audio player ready...
|
Kuzey Ege ile Güney Marmara’nın ciğerleri olan Kazdağları’nın Çanakkale bölgesinde bulunan Kirazlı köyü mevkiinde siyanür arıtmalı altın arayan ve dağlarımızı köstebekler gibi oyan Kanadalı ALAMOS GOLD şirketinin, AKP Ankara Milletvekili sayın Asuman Erdoğan’ın eşi olup Rizeli işadamı ve son günlerde iddia edildiği gibi sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Google aramalarımızdan bir akrabalığı da olmadığını öğrendiğimiz sayın Fatih Erdoğan’ın, sahibi olduğu “PASİFİK ÇİFTAY” Şirketler Grubu ile ortaklığı olduğuna dair, CHP Genel Başkan Yardımcılarından sayın Muharrem Erkek, “T24” de (15.8.2019) yayınlanan yazısında: “….. İktidar sahipleri, SİYANÜRLE ALTIN madenciliğini savunuyor” diyen CHP’li sayın Muharrem Erkek: “… hükümet milletvekilleri altın şirketlerinin tarafında. Kulakları var duymuyorlar, gözleri var görmüyorlar. Çünkü altın Şirketleriyle kol kola girmiş durumdalar. Kazdağları, ‘enkaz dağları’ olursa geleceğimizi kaybederiz. …” değerlendirmelerinde bulunuyor.
Bir ağaç dalının kasten karılması ceza ile sonuçlandıran ülkelerin altın arama şirketleri kendi ülkelerinde siyanür zehiri ile altın arayamadıklarını bildiğimiz halde, bu şirketler gelişmemiş veya ülkemiz Türkiye gibi gelişmekte olan yoksul ülkelerde altın aramaları düşündürücü değil midir?
Sayın Fatih Erdoğan: “Kanadalı ALAMOS GOLD Altın Şirketi ile ortaklığım yok” diyor.
Bu açıklama doğru da olabilir.
Bu altın arama işi yeni şirketlere devredilmiş, bu siyanür ile altın arama işi el değiştirmiş ve Kazdağları’ndaki doğa katliamlarına yeni şirketler de katılmış olabilir.
Çünkü bu soygun ve doğa katliamlarında şirketler, hedefi – resmî küçültmek için, işlerini sık sık bir birlerine devrederler.
Bence konunun, sadece Kazdağılarının çevresinde değil de; Güney Marmara ile Kuzey Ege bölgelerinde bulunan Belediye Kurumları ile yörelerin STK’ları tarafından araştırılması ve de sadece araştırılma ile kalınılmaması, temel olarak Kazdağılarımızın eko sisteminin korunması amacı ile altın aramanın durdurulması için her türlü yasal girişimlerde bulunulmasını, üç bin km uzakta yaşayan o yöre insanlarından biri olarak bekliyor ve de diliyorum.
Ben de 1990’lı yıllarda Bergama’daki siyanür ile altın aramada, yöre insanları ile konu üzerinde dönem dönem dayanışmalı ilişkide olduğum gibi, pek çoğumuzun Bergama’nın Ovacık köyündeki ve sık sık el değiştiren altın Madenin havuzlarından buharlaşıp, yöreye yağmur olarak inen ve toprağın verimini azaltan siyanürü anımsayacaktır.
O günlerde sık sık el değiştirip, kimi dava edeceğinizi bilemeyeceğiniz, şekilde, yerlilerimizin de işbirlikçisi olduğu yabancı şirketler; yöreyi “çöplüğe” çevirdikleri halde “Hiç siyanür kullanmadıklarını” yaptıkları açıklamalarda iddia dahi etmişlerdi.
Buradan Kazdağı Efeleri’ne de sesleniyor ve herkese; ciğerlerine soluyacakları bol temiz hava nefesli sağlıklar diliyorum.
Remzi UYSAL
Lübeck, 21 Ağustos 2021