Getting your Trinity Audio player ready...
|
ORMAN YANGINLARINA MÜDAHALE KONUSUNDA SİYASİ İKTİDAR SAMİMİ DEĞİL
Turgutlu Çevre Platformu (TURÇEP) Orman yangınları ile ilgili eski belediye önünde basın açıklaması yaparak, hükumete çağrıda bulundu.
TURÇEP adına basın açıklamasını okuyan Metin Sert, bir süredir devam eden ve söndürülemeyen ormanlarımızdaki yangının hepimizi derin endişelere sürüklediği üzüntülü ve endişeli ama aynı zamanda da öfkeli olduklarını, çünkü yananın sadece ormanlar değil, Türkiye’nin ciğerlerinin, Türkiye’nin ekosistemi içindeki en önemli varlıklarımızın kaybedilduğini vurgulayarak başladı.
Sert konuşmasına şöyle devam etti:
“Öfkeliyiz, çünkü orman yangınlarına müdahale edilip söndürülmesi konusunda siyasi iktidarın devleti acizlik içinde bırakan ve her şeyi seyreder hale getiren tutumu kabul edilemez.
Şimdiye kadarkilerden çok geniş bölgede yaşadığımız bu orman yangınlarının Türkiye gerçeğinde çok daha farklı bir anlamda olduğu, siyasi iktidarın sergilediği davranışla artık iyice ortaya çıkmıştır. Bir tarafta alev alev yanan ormanlar yüzünden içimiz yanarken, bu yangın karşısında iktidarın tam bir acizlik sergileyip “yangına müdahale edecek uçak yok, pilot yok” bahaneleri ile yangınların söndürülmesi işinde sorumluluk almaktan kaçtığına da tanık oluyoruz. Yeni saraylar yaptırmak için devlet hazinesinden gerekli harcamalar cömertçe yapılırken, orman yangınlarına müdahale edecek yangın söndürme uçağı almak için yeterli kaynak olmadığını söyleyen bir iktidar var. Bu durumda devleti de yangınlara müdahale konusunda acz içinde bırakan siyasi iktidarın, herkesi endişeye ve üzüntüye sokan orman yangınlarına karşı kayıtsız bir tavır takınıp, yangının söndürülmesinde hiç de istekli olmadığı da açığa çıkmıştır.”
Sanatçı Haluk Levent’in bile orman için ‘Ahbap’ adlı kurumun temsilcisi olarak Kazakistan’dan yangın söndürme uçağı kiraladına dikkat çeken Sert, komşu ülkelerden yardım istemeyen, yardım istenmesine de karşı olan AKP Hükümetinin ise devleti temsilen uçak kiralamayı bile akıl edememesinini eleştirdi.
Sert, açıklamaya şöyle devam etti:
“Türkiye’nin orman varlıklarına AKP Hükümetinin nasıl baktığını bir kez daha sorgulamak gerekirse, bir kez daha hatırlatmak isteriz: Türkiye’de korunan neredeyse tek bir ormanlık alan bırakılmamış, madencilik ve enerji projeleri için anayasa hükümleri de yok sayılıp ormanlar feda edilmiştir. Statü dereceleri düşürülüp değiştirilerek, orman vasfı dışına çıkarılarak, sermaye şirketlerine peşkeş çekilip imara açılmıştır. Bu nedenle Marmaris’teki yanan ormanlık alanların yıllar öncesinde madencilik için tahsis edildiği, ülke genelinde başlayan yangınların birkaç gün öncesinde bazı alanların orman vasfı dışına çıkarıp imara açılması ile ilgili hükümet tarafından yasa çıkarıldığı, orman yangınlarının başlamasının ardından kamuoyu tarafından sorgulanmaktadır.
Siyasi iktidar ülkemizin nehirleri ve derelerini, dağlarını, vadilerini, tarihi ve doğal sit alanlarını, sulak alanlarını korumayıp, sermayeye ve yandaş şirketlerin doğa tahribatı yaratacak projeleri için nasıl feda ediyorsa, bugüne kadar ‘kereste tarlası’ gibi gördükleri ormanlar da aynı şekilde ve aynı nedenlerle feda edilmiştir. Dolayısıyla orman yangınlarının tek nedenini sadece iklim krizi konusu içinde görebilmek zordur.”
Siyasi iktidarın orman yangınlarının söndürülmesi konusunda devleti de acz içinde bırakacak düzeyde kayıtsız bir tutumla isteksiz davrandığını vurgulayan Sert, son olarak Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklama ile büyükşehir ve belediyelerin işaret edilmesinin de topu taça atmak olduğunu söyledi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Durumun vahameti çok büyüktür. Ormanlarımız Türkiye ekosisteminde çok önemli değeri olan yerüstü varlıklarımızdır. Dünya genelinde iklim krizinin pençesinde günler yaşanırken, AKP iktidarı ile birlikte hızla ormansızlaşma dönemi içine sokulan Türkiye’de de iklim krizi ile birlikte kuraklık tehdidi de çok ciddi derecede hissedilir bir hale gelmektedir.
Ormanlar sadece bir ağaç topluluğu değil, bir ekosistemdir. Ekosistem içinde bulunduğu bölgenin atmosferik iklimsel yapısını düzenleyen bir işlevselliğe sahiptir. Bu nedenle devletçe ve vatandaşlarca korunması son derece önemli olan ormanlarımızı korumamak, yok etmek veya yok edilmesine göz yummak topluma, ülkeye ve geleceğe karşı işlenen bir suç özelliğindedir. Orman yangınlarına karşı iktidarın sergilediği ve devleti de acz içinde bırakan kayıtsız tutumu da ülkemizin doğası, ekosistemi ve iklimi ile geleceğine karşı işlenen bir suç olmaktadır”
Ekosistem içinde bu kadar önemli bir yeri ve değeri olan yerüstü varlıklarımız ormanlarımızın korunması ve orman yangınlarıyla mücadele konusu yurt savunması ile eşdeğer görülmesi gerektiğine dikkat çekilen açıklama şu çağrı ile son buldu:
“Bu durumda iktidara ve yetkililere düşen, orman yangınları konusunda tüm suçu vatandaşa atmak yerine, ormanların korunması konusunda kendileriyle yüzleşmesi, ayrıca yangınlarla mücadele konusunda toplumsal düzeyde bir seferberlik başlatılması, bu konuda yetkililerin kendi üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmesi, yerine getirmiyorlarsa veya yerine getirmeleri engelleniyorsa istifa etmeleri olacaktır. Çünkü Türkiye’nin daha fazla zaman kaybetmeye tahammülü kalmamış durumdadır. Ormanları bugüne kadar ‘kereste tarlası’ veya sadece ‘bir ağaç topluluğu’ gören zihniyete karşı da mücadele verilmesi gerektiği açıktır. Ormanlar bir ekosistemdir. Türkiye doğasının ve ekosisteminin korunması konusu bir yurt savunması anlayışı içinde görülmelidir. Doğada yaratılan ekolojik bir yıkım varsa eğer, insanca yaşam hakkı da mutlaka tehdit altına girer. Çünkü insan da saldırıya uğrayan doğanın bir parçası. Bu nedenle doğayı, yaşamı, insanca yaşam hakkını savunuyoruz ve savunmaya da devam edeceğiz.”