Advert Advert
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Timsah Dogması

Timsah Dogması

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...

 

AYSEL YENİDOĞANAY

 

Ortaçağ Avrupası’nda papalıkça “magister” olarak kutsanan kilise babalarının kitapları mutlak bilgi sayılır, bunlara ters iddiada bulunanlar cezalandırılırdı.

 

Bir şey hakkında bu kitapların birinde bir açıklama varsa “magister dixit” (usta söylemiş) denir ve o konuda hiçbir tartışma açılamaz.

 

Günün birinde uzak ülkelerden dönen bir seyyah timsah diye bir hayvan gördüğünü anlatıp dururmuş.

 

Bu anlatımı merak eden bir papaz, bu hususta magisterlerin kitabında bir bilgi var mı diye kontrol etmiş. Bir kitapta timsah adlı, nehirlerde yaşayan vahşi bir hayvan hakkında bilgiye rastlamış.

 

Kitapta hayvanın üç bacaklı olduğu yazılıymış. (Herhalde kitabı yazan bacaklardan birini görememiş veya yanlış görmüş olsa gerek.)

 

Papaz seyyaha gidip; “bak buldum, gerçekten böyle üç bacaklı bir hayvan varmış” demiş.

 

“Ama timsah dört bacaklıdır” diyerek itiraz etmiş seyyah.

 

Papazın ihbarı üzerine, yaka paça tutup engizisyona çıkarmışlar seyyahı.

 

Seyyah hem zengin hem de inatçıymış; “bana üç ay süre verin, Mısır’a gidip size canlı bir timsah getireceğim” demiş.

 

Kendinden emin olan yargıç ve papazlar bu izni vermişler.

Seyyah büyük bir masraf ve çabalarla, birkaç ay içinde Mısır’dan bir timsah getirmiş. Demirden bir kafes içinde engizisyon mahkemesi salonuna sokmuş.

 

“Sayın bakalım kaç ayağı var?” demiş.

 

Yargıç ve papazlar dört ayak sayınca, hayret ve dehşetle hemen megister kitabına sarılmışlar. İlgili sayfaya gömülüp tekrar tekrar okumuşlar.

 

Arada bir kafalarını kaldırıp tekrar kitaba gömülmüşler.

 

Neden sonra baş yargıç (papaz), kararlı bir eda ile başını dikip parmağı ile timsahı göstererek hükmetmiş:

 

-“Bu timsah yanlış!”

 

Bu anekdotu diyanetin “sol elle şeytanlar yemek yer” fetvasına dayanarak paylaştım.

Şeytanı aranızda gören oldu mu hiç?

 

Ben görmedim.

 

Kaç kollu, kaç bacaklıdır şeytan?

 

Diyanetin ulemaları basitçe sorulan bir soruya verebilecekleri yanıt bu mu olmalı?

 

Soru soran kişinin duygu dünyasını allak bullak etmek yerine, onu araştırmaya yönlendirecek bir açıklama yapamayacak kapasitede mi bu ulemalar?

 

Sağ elle yemek yemenin, Hz. Muhammet’in dilinden bir sofra adabı olduğu vurgulanıyor.

 

Kuranda yer almayıp hadislerde sağ elle yemek yemek dini bir vecibe olarak gösterilmiş. Ve davamında da şöyle denilmiş: Fizikî bir engel sebebiyle sağ eliyle yiyemeyen kimselerin sol elle yeme içmesinde bir sakınca yoktur.

 

Yani bu cümleyi ezberden söyleyemeyecek kadar aciz mi bu ulemalar?

 

Kaldı ki bilimsel bir gerçek var: Sol eli kullanmak bir tercih değil, genetik bir özelliktir.

 

Ben demiyorum (Prof.Dr. Oğuz Tanrıdağ) bilim diyor bunu:

 

“Solaklık genetik ve biyolojik bir özelliktir. Bu özelliği değiştirmek için yapılan uyarılar özellikle çocuklarda olumsuz etkiler oluşturabilir. Solaklık bir insanın kendi doğal yapısında vardır.”

 

Dini inanışlarda ve toplumda ‘pek takdir edilmeyen’ sol elini kullanan insanlar, her alanda daha başarılı.

 

Solakların bilinen en belirgin özellikleri zeki olmaları. Dünyayı değiştiren Microsoft’un sahibi Bill Gates ve Apple’ın kurucusu Steve Jobs ile dünyanın en ünlü televizyoncusu sayılan Oprah Winfrey de birer solak.

 

Bizdeki ünlü solaklar arasında Arif Sağ, Gülse Birsel, Kaan Tangöze, Ezgi Mola, Nejat İşler, Derya Baykal, beyin cerrahı Prof. Gazi Yaşargil, futbolcu ve teknik direktör Sergen Yalçın bulunuyor.

 

“Sol eli kullanmak bir tercih değil genetik bir özelliktir” demiştik ya, bazen de tercih etmek zorunda kaldığımız bir durumdur.

 

Doğuştan eli kolu olmayanlar ayak parmaklarını kullanarak yemek yemek zorunda kalıyorlar.

 

Ya da sağ elini kazada kaybeden kişi sol elini kullanmak zorunda kalıyor. Süreç içinde bilim adamları bu engelli insanlara, gerçeğinden ayırt edilemeyecek düzeyde yapay el, kol, bacak yapıyor. O zaman bu bilim adamları doğrudan şeytana hizmet etmiş oluyorlar, diyeceksiniz öylemi?

 

Oysa Kuranın indirilen ilk ayeti ”oku!”

Oku ve aydınlan. Ve aydınlığınla aydınlat çevreni.

Oku, araştır ve sorgula. Sorguladıkça şüphelerinden arınacaksın.

Oku ki, dayatılan dogmalar esir almasın yaşamını.

 

Oku ki, papazın üçayaklı olarak bildiği timsahın yanlış olmadığını, nehirde bir boğuşma esnasında bir bacağını kaybettiğini anlat ona. Onu kitaba yazan “usta” bilgiyi eksik aktarmıştır, hepsi bu.

 

Oku ki, bu eksik bilgiler yaşamını eksiltmesin…

Timsah Dogması
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin