Getting your Trinity Audio player ready...
|
Türkiye son günlerde, bazı medya kuruluşlarının ABD’den fon almasını tartışıyor.
Konu, AKP ve Saray çevresinde de büyük yankı buldu. Öyle ki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, fon tartışması üzerine medyaya ile yabancı vakıfları hedef aldı ve “sopa gösterdi”.
Tartışmaları fırsat bilen Altun, medyaya yeni bir düzenleme getirileceğinin sinyalini verdi. Altun, “Kimsenin şüphesi olmasın ki, ne basın özgürlüğü ne de bir başka bahaneyle demokrasimizi kimsenin masasına meze yaptırmayız. Yeni kisveler altında beşinci kol faaliyetlerine müsaade etmeyiz” dedi.
Peki Altun’un ve gazetecileri hedef alan AKP’nin önde gelenlerinin Saray’daki başdanışmanın geçmişinden haberi var mıydı? Yoksa bir dönem “okyanus ötesine” selam gönderdiklerini “unuttukları” gibi o başdanışmanın birlikte iş tuttuğu kuruluşlarla örülü geçmişini de mi silmişlerdi?
ALMAN VAKIFLARIN YARGILANDIĞI CASUSLUK DAVASI
Bahsettiğimiz isim Mehmet Uçum. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı aynı zamanda da Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili. Uzun süredir Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında olan ve hukuk alanında danıştığı bir isim. Ayrıca 25. Dönem AKP’den milletvekilliği de yaptı Uçum.
Ancak Erdoğan’ın yanı başındaki Uçum’un, bugünlerde Altun ve AKP’nin önde gelenleri tarafından hedef alınan bağlantıları da vardı.
Takvimleri geriye saralım ve öyle anlatalım. 2002 yılında Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Alman vakıfları soruşturması kapsamında iddianame hazırlanmıştı. Bu iddianamede, “Alman siyasi vakıfların ülkemizin bütünlüğüne, laik cumhuriyet rejimine karşı faaliyetlerde bulunmak üzere görevlendirilmiş, yerli partnerleriyle birlikte irade birliğine vararak, bir ittifak oluşturmuşlardır” denildi.
İddianamede Heinrich Böll Vakfı da yer aldı. Bu vakıf ise 1994 yılından beri Türkiye’de faaliyet gösteriyordu. Alman Yeşiller Partisi’ne yakın derneğin avukatlığını ise yıllarca şimdiki Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum yaptı. “Casusluk yapmadılar” dedi.
MEHMET UÇUM’UN DERNEĞİNDEKİ FETÖ VE SOROS İZLERİ
Ayrıca Mehmet Uçum, Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları Derneğinin (PODEM) kurucu başkanlığını da yaptı.
Altun’un eleştirdiği medyayı fonlayan ABD’li Chrest Foundation, Erdoğan’ın başdanışmanının derneği PODEM’i de fonluyordu. PODEM de bunu sitesinde açıklıyordu.
PODEM’in yönetim kurulunda dikkat çeken isimler vardı. Bu isimlerden biri Can Paker’di.
Peki kimdi Can Paker? Soros’un fonladığı Açık Toplum Vakfı’nın yakın döneme kadar yönetim kurulu başkanıydı. FETÖ’nün Balyoz kumpasına karşı çıkmayıp destek veren bir isimdi.
Mehmet Uçum’un PODEM’in de bir başka ayrıntı daha vardı. O ayrıntı da FETÖ Borsası’nın önemli isimlerinden Rixos Otelleri’nin sahibi Fettah Tamince’ydi.
FETÖ lideri Gülen için “İdolüm” diyen Tamince, aynı zamanda da “Erdoğan’a aşık oldum” diyordu. AKP ve FETÖ’nün kasalarından Tamince hakkında FETÖ soruşturmaları düzenlenmişti. Dosyaları bir bir kapatılmıştı. Fettah Tamince dosyasını kapatmasıyla da bilinen savcı İsmet Bozkurt ile Savcı Lütfi Karabacak’ın para karşılığı soruşturma kapatıp gözaltı yaptıkları ortaya çıkmıştı.
Peki tüm bu casusluk davalarıyla, uluslararası kuruluşlarla, kumpası savunanlarla, FETÖ’ye milyonlarla aktaranlarla kimin ilişkisi vardı?
Fahrettin Altun ve AKP’nin ağır topları hiç mi birbirlerinin yüzüne bakmıyordu?