Getting your Trinity Audio player ready...
|
Uluslararası anlaşmalara uyulduğu takdirde ülkenizin bir anda göçmen ve sığınmacılarla işgal edilmesi mümkündür. BM Yasalarına uyulup uyulmaması de – facto bir durumdur. Yani gücünüz yettiği sürece BM Karar ve yasalarına uymazsınız. ABD, AB, İsrail ve İngiltere; temelde istikrarsızlaştırdıkları ülkelerden gelen niteliksiz göçmen ve sığınmacılar konusunda yasadışı her türlü acımasız önlemi almalarına rağmen sızmaları da durdurmak için tampon ülkelerin hükümetlerini rüşvetle satın almaktadırlar.
Meksika, Pakistan, Türkiye, gibi ülkelere göstermelik yardımlar yapılmakta hükümetlerin direncini kırmak, maliyeti daha da düşürmek maksadıyla; yoğun bir propaganda ve rüşvet sarmalı ile yerli halkın direnci kırılmaktadır.
Türkiye’nin göçmen politikası “Ensar” kavramı ile yabancıları kutsayan bir tondan başlamış ve halen bu anlayış devam etmektedir. Yani siz kapınızı çalan herkesi “Tanrı misafiri”olarak ağırlamaya zorlanıyorsunuz. Zorlamaların temelinde AB’nin resmî yardımlarını faturalamamak ve yerel halkı daha da fakirleştirerek makarna, kömürden daha ucuza ve kolay yönetebilme düşüncesi yatmaktadır.
ABD, İngiltere ve AB’nin istihbarat kuruluşları aracılığıyla ülkemizde dağıttığı rüşvetin yıllık yaklaşık 15 milyar dolar olduğunu hesaplayabiliyoruz. Bu miktarın çoğunlukla hükümet ve yandaşlarına verilerek seçim yatırımı olarak kullanılması halkımızın iradesine vurulan bir prangadır. Bu gerçeği görmezden gelerek daha önemsiz göstermek gaflettir.
Adem Kayan