Getting your Trinity Audio player ready...
|
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 195 gün önce gece yarısı Boğaziçi Üniversitesi’ne ‘kayyum rektör’ olarak atanan AKP’li Prof. Dr. Melih Bulu yine bir gece yarısı Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile görevden alındı. Bulu’nun yerine ise yardımcısı Prof. Dr. Naci İnci vekâleten atandı. Görevden alınma kararının YÖK’te yapılan Boğaziçi gündemli olağanüstü genel kurulda alındığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletildiği öğrenildi. Boğaziçili akademisyenler ve öğrenciler Bulu’nun görevden alınmasını direnişin başarısı olarak değerlendirirken, direnişin bitmediğini, eylemlerine devam edeceklerini ifade ettiler.
Mükerrer kararda Bulu, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi gereğince görevinden alındı.
Direnişin 193. gününde Bulu’nun görevden alınması sonrası akademisyenler, öğrenciler ve mezunlar bir kez daha rektörlük binasına arkalarını döndüler. Karar, nöbet eylemi sırasında Sibel Can’ın seslendirdiği ve “Bu devirde kimse sultan değil, hükümdar değil, bezirgân değil, bu kadar güvenme hiç kendine, kimse şah değil padişah değil” sözlerinin yer aldığı ‘Padişah’ şarkısı eşliğinde kutlandı.
Hakkında çıkan “Melih Bulu görevden alındı” haberini sosyal medya hesabından paylaşarak yalanlayan Bulu, daha sonra bu paylaşımını silerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafını paylaştı. Bulu daha sonra ise hesabını tamamen kapattı.
Melih Bulu, katıldığı bir televizyon programında, “Asla istifayı düşünmüyorum” diyerek, protestolara ilişkin, “bu krizin altı ay içinde biteceğini öngörüyorum” demişti.
YARDIMCISI VEKÂLETEN ATANDI
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne vekâleten üniversitenin rektör yardımcısı olan Prof. Dr. Mehmet Naci İnci’yi atadı.
BAŞVURU ALINIYOR
Rektörlük adaylığı için başvuru ilanına çıkıldı. İlanda, rektör adaylarının 2 Ağustos’a kadar başvurabileceği duyuruldu.
‘SEN DE GİDECEKSİN’
İnci, dün rektörlük binasına girerken öğrencilerin tepkisi ile karşılaştı. Yuh sesleri eşliğinde binaya giren İnci, “Rektörümüz değilsin, sen de gideceksin” diye protesto edildi.
‘ÜNİVERSİTEYİ SEÇİLMİŞ REKTÖR YÖNETMELİ’
Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü öğrencisi, Uğur Ünal, karar nedeniyle mutlu olduklarını ancak protestolarına devam edeceklerini ifade etti. Ünal, “Kendisi ‘Altı aya biter bunlar’ şeklinde bir demeç vermişti. Ama altı aya biz değil kendisi bitti. Kendisi yine atanma usulüyle görevden alınmış oldu, bu biraz üzücü. Onu buraya atayan antidemokratik irade yine antidemokratik şekilde aldı. Bizim öğrenciler, akademisyenler ve okulun emekçileri olarak en başından beri taleplerimiz çok netti. Bir üniversite o üniversitenin bileşenlerince demokratik seçimlerce seçilmiş rektörü tarafından yönetilmeli. Hâlâ o çağrımızı sürdürüyoruz. Ama bu 6 aylık süreç en çok kırılgan kesimleri hedef aldı. Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü ve Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu (CİTÖK) ofisi kapatıldı. O kültür açısından bir kayıp yaşadık.”
TALEPLERİNİ YİNELEDİLER: ‘KAYYUM KADROSU İSTİFA ETSİN’
Boğaziçi Dayanışması’ndan yapılan paylaşımda talepler yeniden dile getirildi:
- Başta Melih Bulu olmak üzere; Naci İnci, Fazıl Önder Sönmez ve Gürkan Kumbaraoğlu’ndan oluşan kayyum kadro ve tüm kayyumlar derhal istifa etsin.
- Hukuksuzca davalar açılan tüm arkadaşlarımızın dava süreçleri sonlandırılsın.
- Üniversite rektörleri, üniversitenin tüm bileşenlerinin dahil olduğu bir seçim ile belirlensin.
- Okulumuza açılmaya çalışılan kayyum fakülte kararları geri çekilsin.
- Usulsüzce kapatılan BÜLGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’ne statüsü geri verilsin.
- CİTOK ofisini fiilen durdurmaya yönelik tüm kararlar geri çekilsin.
- Kampuslarımızı abluka altına alan polis okulu terk etsin.
- Bir darbe kurumu olan YÖK kapatılsın.
- LGBTİ+ öğrenciler ve tüm LGBTİ+ların temel insan hakları ve anayasal hakları tanınsın.
- Akademik özerkliği ve insanlık onurunu savunan, başta Feyzi Erçin olmak üzere tüm eğitimcilerin yaşadıkları hukuksuzluklar son bulsun, sözleşmeleri yenilensin.
‘BİZE TERÖRİST DİYENLER YARGILANMALI’
Protestolar sürecinde tutuklanan ve 47 gün cezaevinde kalan Boğaziçi öğrencisi Doğu Demirtaş, kendilerini hedef gösteren isimlerin yargılanması gerektiğini ifade etti. “Eylemler sürmeseydi geri adım atılmazdı” diyen Demirtaş, “Bundan sonrası için tüm kayyumların gitmesini, tekrardan demokrasiye dönmeyi umuyoruz ve bunun için de mücadele etmeye devam edeceğiz. AKP’nin en iyi üniversitelerin ve proje okul altında liselerin içini nasıl boşaltmaya çalıştığını ve eğitimi kötüleştirdiğinin farkındayız. Bunu kendi geleceğimiz için de tüm vatandaşlar olarak değiştirmek, tekrardan iyileştirmek zorundayız.
Eylemlerin başında Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve bazı kişiler bizlere ‘terörist’ diyerek hedef gösterdiler. Bu, suçtur ve bu insanlar cezalandırılmadan, bu suçun sorumluluğunu almadan içimiz rahat etmeyecek” ifadelerin kullandı.
ÇOK HASAR ALDIK AMA GERİ DÖNDÜRÜLEBİLİR
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü emekli öğretim üyesi Doç. Dr. Zeynep Gambetti, “Bulu’nun görevden alınması direnişin başarısıdır. Başka hesaplar olabilir fakat Boğaziçi bileşenleri olarak 6 aydır bir üniversitenin ne olması gerektiğini göstermeye çalışıyorduk. Eylemlerimiz kamuoyunda çok büyük bir yankı uyandırdı. Bunun sebebi de Boğaziçi’ne yapılanın aslında Türkiye’ye yapılan demokratik iradenin gasp edilmesinin devamı niteliğinde olmasıydı. Bundan sonra ne olursa olsun bu direniş devam edecek. Naci İnci ya da kim atanırsa atansın işi kolay olmayacaktır Boğaziçi’nde. Zafer demek için çok erken çünkü AKP hükümeti yanlışlardan dönmek konusunda hiç başarılı değil. Burada da bundan sonra yeni hamleler bekliyoruz. Fakat bu yaşananalar direnişin gücünü gösterdi bize” şeklinde konuştu.
Bulu döneminde, üniversitenin hasar aldığını ifade eden Gambetti, “Fakat bunlar geri döndürülemeyecek hasarlar değil” dedi.
ATAMA KARARLARININ SAKINCASI GÖRÜLDÜ
Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cem Say ise bir an önce eski sisteme dönülerek, rektör seçiminin üniversite bileşenleri tarafından yapılması gerektiğine vurgu yaptı: “Üniversitelerin özerk olması gerektiğine ilişkin anayasamızda bir madde var. 2016’ya kadar da zaten bizim ülkemizde de sandık konulup seçim yapılıyordu. Olması gereken zaten seçim. Bizim başımıza gelen 6.5 aylık saçmalığın, atama kararlarının ne kadar sakıncalı olduğunu göstermesi açısından faydalı olmasını ve yol yakınken düzgün sisteme dönülmesini istiyoruz. Bu işin doğalı, kurumun kendi saptadığı kişinin rektör olmasıdır. Kuruma hiç danışılmadan yapılan atamanın ne kadar yanlış olduğunu görmüş olduk. Bu anlayış terk edilmeli. Doğrudan sandık kurulabilir ya da çok geniş bir komite kurulup, öğrenciler de dahil temsilcilerle konuşulup karara varılabilir. Özetle, kararın üniversitenin olması gerekir.”