Getting your Trinity Audio player ready... |
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti bir seçim hazırlığı olabilir mi?
Muhalefet partilerinin erken seçim çağrılarına karşın Cumhur İttifakı ortakları Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) liderleri seçimlerin ısrarla zamanında, yani 2023’de yapılacağını söylüyor.
Taraflar bu tartışmada karşılıklı algı oluşturma suçlamasında bulunurken, erken seçim konusu başkent siyasetinin gündeminden düşmüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın parti yöneticilerine yönelik “Kapı kapı dolaşın, sıkılmadık el bırakmayın” talimatı, yurt gezileriyle sahaya çıkması ve özellikle son Diyarbakır ziyareti siyasi kulislerde seçim işareti olarak yorumlanıyor.
Peki muhalefet neden ısrarla seçim diyor, iktidar neden karşı çıkıyor? Kamuoyunun nabzını tutanlar mevcut tabloyu nasıl yorumluyor?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Salıcı: Erken seçim istikrarsızlıktan çıkmak için tek çare
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı ise Türkiye’nin başta ekonomi olmak üzere istikrarsız bir süreçten geçtiğini belirterek, “Erken seçim bu istikrarsızlıktan çıkmak için tek çare” görüşünü dile getiriyor.
Salıcı, seçmenin artık muhalefeti bir iktidar alternatifi olarak gördüğünü, son yerel seçimlerin de bunu doğruladığını vurguluyor:
“Muhalefet partilerinin iktidar alternatifi olduğunu, muhalefetin söylemesinden daha kıymetli olanı, vatandaşın görüyor olması. Yerel seçimlerde vatandaş bu yetkiyi verdi. Siz Türkiye’nin en büyük belediyelerini yönetebilirsiniz, diye yetki verdi.
“Bu yetkiyi verirken, o dönem belediye başkan adayı olan arkadaşlarımızı yeterince tanımıyordu. Ama partilere güvendi, CHP’ye güvendi, baktı öncekilerle kıyasladı, ‘evet yapabilir’ bu kadrolar dedi.
“Üzerinden 2 sene geçti. Biz vatandaşla sokakta temas ediyoruz. Vatandaşın kriteri muhalefetin adayının belli olup olmaması değildir, ülkeyi yönetmeye hazır olup olmaması. Muhalefet mevcut sistemin değiştirilmesi gerektiğinden bahsediyor, geçmişte bir araya gelmemiş farklı siyasetçilerin mutabakatı konusunda hemfikir. Bunlar geçmişte olmuş şeyler değil.
“İktidar, bu güçlü dinamiği parçalamaya çalışıyor ve ısrarla muvaffak olamıyor. Böyle bir ortamda iktidarın dönüp kendisine bakması lazım.
“Toplum muhalefetin sözlerine kulak kabartıyor. İktidar, kanal İstanbul yapacağız diyor, muhalefet yanlış diyor, vatandaş da yanlış diyor.”
Oğuz Kaan Salıcı
CHP’nin ilk erken seçim talebini dile getirdiğinde toplumsal desteğin daha az olduğunu vurgulayan Salıcı, şu anda ise yüzde 50’in üzerinde bir kesimin erken seçim istediğini vurguluyor.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Paçacı: 2021 sonbaharından sonra erken seçime gidilebilir
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı ise iktidarın ısrarla reddetmesine karşın, ağırlaşan koşullar nedeniyle istemese de AKP’nin erken seçime gitmek zorunda kalabileceğini ifade ediyor.
Türkiye’de bir yönetim krizi olduğunu, hem ekonomi hem de yargı ve demokratikleşme anlamında sorunlar yaşadığını belirten Paçacı, “Çünkü bu sorunların kaynağı bizatihi Ak Parti iktidarıdır. Türkiye bu tabloyu 2023’e kadar çekemez. Dolayısıyla her geçen gün daha ağırlaşan tablo karşısında bir an önce seçime gidilmesini gerekiyor. Ve inanıyoruz ki, bu seçimde de iktidar değişikliği gerçekleşmesiyle ülkenin problemlerinin çözüme kavuşacağı bir döneme girilecek” diyor.
Paçacı partisinin de Millet İttifakı’nın da ülkeyi yönetecek kadrolara sahip olduğunu ve iktidara hazır olduklarını belirterek, kamuoyu araştırmalarının da bunu gösterdiğini ifade ediyor.
Cihan Paçacı
İktidarın 2018’de de erken seçim iddialarını yalanladığını ancak sonuçta seçime gidildiğini hatırlatan Paçacı, Türkiye’nin bu yılın sonbaharından sonra her an erken seçime gidilebileceği görüşünde:
“Türkiye’deki ağırlaşan tablo iktidarı seçime götürür. Daha fazla direnemezler, cumhurbaşkanı ve ortağı 2023 dese bile, bunun inandırıcılığı söz konusu değildir. Zira 2018’de de erken seçim istemek vatan hainliği ile eşdeğer dediler, ancak bırakın erken seçimi baskın seçim kararı verdiler. Kişisel beklentim, 2021 sonbaharından sonraki bir tarihte ki Mart, Haziran olabilir, her an seçime gidebilirler.”
İbrahim Uslu: Erdoğan partiyi seçime hazır tutuyor
Siyasal iletişim danışmanı İbrahim Uslu’ya göre iktidarın kafasında henüz netleşmiş bir erken seçim takvimi yok.
Ama hazırlıklarını da “seçime gitmek zorunda kalabilecekmiş gibi” yaptığına dikkat çekiyor.
İktidarın oylarının aşağı yönlü olduğunu, vatandaş memnuniyetinin her geçen gün azaldığını savunan Uslu, ekonomide de ümit verici bir tablo olmadığı için iktidarın, durumun daha da aleyhe gitmemesi için erken seçim yolunu tercih edebileceğini ediyor:
“İttifak içinde çeşitli sorun alanları var. Bir yandan HDP hakkında kapatma davası devam ediyor, ama öte yandan Kobani davasında tahliyeler geliyor.
“Ardından Anayasa Mahkemesi oybirliği ile Ömer Faruk Gergerlioğlu ile ilgili oybirliği ile hak ihlali kararı alıyor. Ardından Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti… Erdoğan, bir anlamda Kürt seçmenle kopan ilişkiyi güncellemeye, yeniden ısıtmaya çalışıyor. Cumhur İttifakı’nda Kürt sorunu konusundaki fikir ayrılıkları sürüyor. Günün birinde iyice sıkışma yaşandığında, ‘Acaba erken seçime gitmek daha iyi mi olur’ kanaati oluşmasına neden olabilir.
“Onun için Ak Parti üst yönetimi ve Erdoğan partiyi sürekli seçime hazır tutuyor. Bir taraftan sandık görevlilerini eğitmeye başladı AK Parti. Seçime iki yıl varken sandık görevlilerini niye eğiteceksiniz? Bir yandan da şehir ziyaretlerine başlıyorsunuz. Onun için iktidar, bir takvimle hareket etmiyor ama erken seçim ihtimalini de yabana atmıyor.”
‘Seçmen bazen göndermek için sandığa gider’
Uslu, kamuoyu araştırmalarının ortalamasına bakıldığında, Erdoğan’ın, cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda kazanamayacağını, AKP’nin de parlamentodaki çoğunluğunu kaybedeceğinin görüldüğünü söylüyor.
Cumhur İttifakı ortaklarını toplam oylarının yüzde 45’ler civarında olduğunu belirten Uslu, “Bir süredir sinyaller seçmenin cumhur ittifakından ümidini kestiğini ve alternatif aradığını gösteriyor” görüşünde. Seçmenin sadece bir kişiyi iktidara getirmek için değil, bazen de “göndermek için” sandığa gittiğine işaret eden Uslu, ABD seçimlerini buna örnek gösteriyor:
“Biden, çok karizmatik bir isim değildi, tek yaptığı Trump’ın yaptıklarının tersini yapacağını söylemek. O nedenle seçim bir anlamda, ‘Trump gitsin mi kalsın mı’ya döndü.
“Türkiye’de de şu anda böyle bir durum söz konusu. Muhalefet de bunu yapıyor, ‘Erdoğan kalsın mı gitsin mi, başkanlık sistemi kalsın mı gitsin mi, tek adam yönetimi devam etsin mi etmesin mi?’
“Seçmene bu soruları soruyor ve seçmen büyük çoğunlukla devam etmesin diyor. Muhalefet bu stratejiyle seçim atmosferine gidecek. O yüzden muhalefetin şu konjonktürde seçim istemesinin bir rasyonel temeli var.
“Sadece bir retorik olarak bunu istemiyor. Göstergelere baktığımızda da erken seçimden karlı çıkacak muhalefetmiş gibi görünüyor.”
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen: Cumhurbaşkanımız bu sefer işi daha sıkı tutuyor
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen muhalefetin erken seçim talebini samimi bulmuyor.
Şen, “Yaptıkları hiçbir iş olmadığı için bedavadan muhalefet yapıyorlar, en kolayı da iktidara meydan okuyup, erken seçim istemek. Bu da artık bıktırdı. Diyelim ki cumhurbaşkanımız ‘haydi 3 ay sonra seçime gidelim’ dedi. Ne yapacakları belli değil, henüz adayları bile belli değil, birbirlerine rest çekiyorlar, aralarında kavga ediyorlar” diyor.
Şen, Erdoğan’ın meydanlara çıkması, tüm kademe parti yöneticilerine sahaya inme talimatı vermesi ve son Diyarbakır ziyareti üzerinden erken seçim, baskın seçim yorumlarının da temeli olmadığını görüşünde:
“AK Parti geleneği şöyle bir seçim stratejisi izler, iki sene kaldı seçime. İki sene kaldığında son sene zaten sayılmaz, özellikle son 8 ay. Aslında seçime 1 sene kaldı demektir. Onun için bu bir senede partiler ne yaptılar yaptılar, gerisi hikaye.
“Dolayısıyla zaten seçim sürecine girmiş olduk. Cumhurbaşkanımızın teşkilatçı perspektifinden baktığında iki sene sonraki seçime bu seneden sahaya inmek gerekir.
“O yüzden bütün parti yöneticilerimize şu iki cümleyi söyledi: Sahaya inmenizi istiyorum. Arazi, arazi, arazi, fakat tevazu, tevazu, tevazu. Bu iki şeyin altını kalınca çizmiş oldu.
“Dolayısıyla biz hepimiz sahada, halkın içinde olacağız, bu zaten bizim geleneğimizde olan bir şey, ilk defa yapıyor değiliz. Fakat burada benim anladığım, cumhurbaşkanımız bu sefer işi daha sıkı tutmamızı istiyor.”
Şen, 2018’deki erken seçim kararının temelinde ise başkanlık sistemini oturtma çabasının yattığını, bugün ise böyle bir durum olmadığı için seçimlerin zamanında yapılacağını vurguluyor.
‘Vatandaşın yüzde 5-6’lık kredisi var, onu almaya çalışıyoruz’
Partisinin son seçimlerde yüzde 42 dolayında oy aldığına işaret eden Şen, güvenilir kamuoyu araştırma şirketlerinin yaptığı anketlere göre de şu anda partisinin oyunun yüzde 38-40, Erdoğan’ın oyunun ise yüzde 51-52 bandında göründüğünü ifade ediyor.
Muhalefet partilerinden adaylık için adı geçenlerin hiçbirinin Erdoğan’ın önüne geçemediğini belirten Şen, muhalefet tarafından partisinin ve Erdoğan’ın oylarının kasıtlı olarak düşük gösterilmeye çalışıldığını söylüyor.
Şen, Erdoğan’ın bu sefer işi sıkı tutmasının en önemli nedeni olarak, parti oyu ile kişisel oyu arasındaki makasın açılmasını gösteriyor:
“Cumhurbaşkanımızın kişisel oyu, Cumhur İttifakı oyu olarak ortaya çıkıyor ama Cumhur İttifakı partilerinin toplamından daha fazla ediyor.
“Seçmenin 5-6 puanlık kredisi var partimize. Eğer Ak Parti vaadini yerine getirirse, seçmen de vaadini yerine getirebilir. Ama bunu hak etmemiz lazım.
“Son seçimlerden sonra biz yüzde 40, sonra da yüzde 38’e düştük. Ama Temmuz itibarıyla yüzde 38 küsurlar gelmeye başladı, yavaş yavaş yukarı doğru çıkıyor. Eğer biz çalışırsak, iki yıl içinde bu 5-6 puanı alacağız.
“MHP zaten yüzde 9 küsurlarda o da rahatlıkla yüzde 10’un üzerine çıkacaktır. Yüzde 10’u baraj olarak görmeyin, zaten barajı yüzde 5’e indirme arzusundayız.
“O nedenle Cumhur İttifakı’nın oyları da Cumhurbaşkanımızın oylarının da yüzde 50’nin epeyce üzerinde çıkacağını umut ediyoruz.”
‘Cumhurbaşkanımız seçim sürecini başlattı’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretine, erken seçime yönelik anlamlar yüklenmesinin doğru olmadığını ifade eden Şen, ziyaretin Diyarbakırlı gençlerin daveti üzerine gerçekleştiğini anımsatıyor.
Erdoğan’ın bundan sonra sahada olacağını ve büyük şehirlerden başlamak üzere tüm illeri ziyaret edeceğini belirten Şen, “Ama bütün bu devlet işlerini yürütürken, bütün illere gitmek için öncesinden başlamak gerekiyor. Cumhurbaşkanımız normal seçim sürecini başlattı” diyor ve ekliyor:
“Erbakan Hocamız derdi ki, ‘Seçim çalışması pazartesi günü başlar.’ Hangi pazartesi diye sorulduğunda da ‘Seçimden sonraki pazartesi’ derdi. Erbakan Hoca’nın talebeleri olarak bizim bu huyumuzdan vazgeçmeye hiç niyetimiz yok o nedenle de çalışmaya devam edeceğiz.”