Getting your Trinity Audio player ready...
|
#Cumhuriyet’i yıkmaya beş kala!
Çocukluğum,
Çıldır kasabasında ve Kars’da,
gençliğim,
Ege ve Marmara bölgesi illerinde geçti.
Ve ben geleneksel Türkiye taşrasının nispeten az bozulmuş hallerini tatmış,
yaşamış bahtiyar bir insanım.
Cezaevi öğrenciliğim döneminde ve sonrasında Osmanlı yüksek zümresinin(Sülalesinin) son kalıntılarını okuyarak-araştırarak da olsa biraz tanıma fırsatı buldum.
İzmir İktisat kongresinde;
#Kapitalist ekonomik politika yürütüleceği ve adınında #Cumhuriyet olacağı ilan edilmesinden sonra;
Ne o geleneksel,
taşrada da olsa ince feodal toplumun aile gibi iyi ve geleneksel ruhunu koruyabildik
ne de çağdaş yaşamın sevgiye,
bilime dayalı rafine tarzlarını edinip kazanabildik…
Ortalıkta anafor olup esen şey,
gelenekselliğin (sınırları çizen inceliklerinden kurtulmuş) en kalın kafasızlıkları ile modernliğin ekonomik,
siyasi ya da kültürel yozlaşmanın,
Kapitalizme ara elaman yetiştirme adına göçe zorlanan insanlar üzerinde ki;
Barbar ve kanırtıcılıklarının berbat bir fırtınası…
Özellikle de:
Bitmez tükenmez bir kin ve nefret ile #Ermeniler,
#Aleviler,
#Sosyalistler,
Genç devrimciler ve de #Kürd’ler üzerinde…
Son yıllarda;
Değişik adlar altında savaş diye yutturulan;
İşgal politikalarını haklı gösterme adına estirilen fırtına hakkındaki açıklamalar çok öğretici…
Başka meteorolojik afetlere bakarak bu savaş fırtınası denen şey cephesel bir karakteri,
kestirilebilir bir yıkım güzergahı olmayan şeytan rüzgarı denebilecek “Vekalet savaşı” olarak küresel #Kapitalistlerin çılgın bir fırtına türü.
Ülkemizin dönüşümüne ne kadar benziyor!
Kuruluşundan beri bitmeyen kin ve nefret
90 yıldır dini kullanarak egemen olan bir zulümü yok saymanın üstüne;
Azgın bir kudret ihtirasının ayartamadığı kesim,
ayaklar altına almadığı değer,
el sürmediği bir mahremiyet kalmadı gibi…
Yetmezmiş gibi iğrenç isteklerini şehvetle ulu orta sermeye,
yukarılardan aldıkları güçle açık açık dillendirmeye başladılar…
Ey!
Çağın gerisinde kalmış örümcek kafalı siyasal İslamcılar;
Neden, #İstanbulSözleşmesiYaşatır diyoruz!
Biliyor musunuz!
Doğrudur!
Kapitalist düzende burjuvazi eliyle;
Evlilik kurumu büyük yara aldı.
Aile birliğimiz darmadağın oldu.
#Sevgiyle donanan yoksul ama bir o kadar da mutlu çok çocuklu ailelerin yerini;
Tek ebeveynli mutsuz aile sayısı arttı.
Tek odalı,
tek kişilik yalnız yaşayan birey sayısı çoğaldı.
Beraberinde de;
“#SokakÇocuğu” diye bir kavram türetildi.
Bizim olan çocuklarımız icra yoluyla alınır görülür oldu.
Zina,
ihanet cinsiyet tarafını kaybetti.
Her gün bir #Anne,
bir #Kadın taciz ve tecavüz edilerek şiddete kurban gidiyor.
Erkek ve kadın düşmanlığı doğalmış gibi,
kültürel hayatın bir parçası haline geldi.
Aile üyeleri mutsuz,
yetimler öksüzler sokaklarda mafya çeteleri için birileri tarafından kullanılmaya başlandı.
Dul kadın olmak çok zor.
Nafaka ve velayet bir zulüm haline geldi. Aileler yoksulluk alt sınırında yaşamaya çalışıyor….
☆▪☆
Ey siyasal İslamcı kılıklı zebani;
Sen tut hiç birine çözüm arama…
Ama kalk Uçkurun,
çok da matah olan”#Şeyin’in rehberliği”nde çok evlilikten söz et…
Yani gözüm;
Sizler enteri meraklısı olarak,
yıllar önce üç-dört tane fen bilgisi,
matematik sorusu fazla çözmekle diploma sahibi olabilirsiniz. (Elbette soruları #Çaldığınızı herkes biliyor)
Ama geldiğiniz nokta da insan gibi insan olmak için “#Şeyin’in düşürdüğü #Çukurdan önce çıkmanız gerek.
Entellektül birikimi ve derinliği olmayan,
devşirme bilgiler ve arkada ki gizli akıl ile yönetim görüntüsü vermek aczi canlandırıyor olabilir ancak…
Bir zamanlar;
Oy kullanmaya dahi tenezzül etmeyen
sözde militarist ”#KemalistCumhuriyet” dönemi otoritaryen devlet kanırtıcılıklarıyle ”Orantısız mağduriyet”e uğramış halk katmanlarının bugünkü hali,
#Lale devrini aratmayacak;
Mağduriyetlerini diline dolamış bir nobranlıkla sınır tanımaz bir servet,
şehvet ve kudret ihtirası ile fırtına olup esiyor yoksul ve mazlum halklar için…
Deyin hele;
Bunun antisemitizmden beslenen Siyonist tahrip siyasetinden ne farkı var?
”Eski acı zamanlar”a aynı hastalıklı atıflar,
bir yerlerde yaşanmış derin #Travmaların öcünü nereye tırmansa dindiremeyen aynı doymak bilmez kin ve gözü karalık…
Düşünce bütünlüğü ve aklı dağılmış,
az önce dediğini inkar eden,
yok sayan;
“Kimsiniz siz?,
“Sen Kimsin,
“Siz benim Kim olduğumu biliyor musunuz?..” diye üstenci dil ile hükmeden hiç kimseye ”Kendinize gelin” denilemiyor…
Akıbeti;
Hayrolmayacak bir kafasızlıkla
IŞİD artğı İslamcı,
gemi ağıza almış çılgın Muaviye-Yezit torunları!..
#AşkÖrgütlenmektir!
Atilla Yüceak