Getting your Trinity Audio player ready...
|
AKP’nin iktidara gelmesinin ardından devlet kadrolarına sızması hızlanan FETÖ, üniversitelerde akademik çalışmalara da konu oldu. Hazırlanan tezde AKP- FETÖ ortaklığına yer verilirken, “Birçok bakanlığa ve bu bakanlıklara ait genel müdürlüklere ve il müdürlüklerine İslamcı gelenekten gelen kadrolar yerleştirilmiştir. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi davalarda yüzlerce asker TSK’den uzaklaştırılmış, boşalan kadrolar cemaatçi subaylarla doldurulmuştur” denildi.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde, siyaset bilimi ve kamu yönetimi alanında yüksek lisans yapan Cansu Kaymal tarafından 2019’da hazırlanan “Cemaatten darbeci bir örgüte dönüşüm: Gülen hareketinin analizi” adlı tez ile FETÖ, akademik çalışmalara konu oldu. YÖK’ün, Ulusal Tez Merkezi’nde bulunan tezde, Gülen’in laiklik ve Atatürk karşıtlığı da işlendi. Gülen’in en önemli özelliklerinden birinin “tedbir adı altında takıyye ilkesini etkin bir biçimde kullanması” olduğu kaydedildi. Gülen’e göre “kadınların muhatap olunmaması ancak zorunluluk halinde tahammül edilmesi gereken kimseler olduğu” belirtilen tezde Gülen’in amacının, kitlesini üstün bir insan olduğuna ve kendisine itaat edilmesi gerektiğine inandırmak olduğu örneklerle aktarıldı.
‘ASKERE KARŞI FETÖ’
Gülen’in, siyasi ilişkilerinin ilk adımının, üyeleri arasında daha sonradan AKP’den milletvekilliği ve bakanlık yapanların da bulunduğu “Akevler Kooperatifi” olduğu kaydedildi. Tezde, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Milli Görüş gömleğini çıkardıktan sonra iki grup arasında fiili koalisyon başladığı ve AKP ile FETÖ’nün yükseliş yıllarına geçildiği” vurgulandı. AKP-FETÖ ilişkisi için milat noktasının da 2007’deki Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğu belirtilen tezde, “AKP’nin, askere karşı FETÖ’yü operasyonel bir güç olarak iktidarına eklediği” kaydedilerek TSK’ye yönelik kumpas davaları aktarıldı. FETÖ’nün 2010 yılında yapılan anayasa referandumundan sonra yargıda büyük bir hâkimiyet kurduğu belirtildi.
ABD’nin de AKP-FETÖ ilişkisini desteklediği vurgulanan ve Büyük Ortadoğu Projesi ile 1 Mart Tezkeresi anımsatılan tezde, “ABD, tezkereye karşı duran TSK generallerini bir kenara not etmiştir. Birçok askerin Ergenekon ve Balyoz operasyonları ile bertaraf edilmesi tesadüf değildir” denildi. AKP-FETÖ ilişkisinin 2010’un ortalarından itibaren çözülmeye başladığı, ilk fikir ayrılıklarından birinin “Gülen’in büyük güçlerin tepkisini çekmemekten yana olan stratejisi ile Erdoğan’ın İslam dünyasında lider olma hayali arasındaki çatışma” olduğu kaydedildi.