Yoksulluk diz boyu

Getting your Trinity Audio player ready...

 

Muhalefetin vatandaş aç tepkisine AKP Genel Başkanı Erdoğan ”Nankörlük etmeyin” diye cevap verdi. Birkaç ay önce de Cumhuriyet’te şu haber çıkmıştı; ”Dünya Bankası’nın Aralık ayı verilerine göre, Türkiye’de 1,5 milyonluk yeni bir yoksullar katmanı oluştu. Türkiye’de yoksul hanelerin oranı yüzde 10,4’ten yüzde 14,4’e çıktı. Oluşan yeni bir buçuk milyonluk yoksulluk katmanı içinde yer alanların yüzde 23,4’ü herhangi bir sosyal yardım almıyor.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da salgınla ilgili olarak; “Türkiye salgının ilk yılını en az hasarla atlatan nadir ülkelerden biridir” demişti.

Söylediklerine ve dünya kalkınma verilerine bakarsak siyasi iktidarın halktan ayrı bir hayat yaşadığı ve bilerek veya bilmeyerek yoksulluğun farkında olmadığı sonucu çıkıyor.

Uluslararası kuruluşların verileri, Türkiye’de yoksulluğun nasıl tırmandığını gösteriyor.

1- Dünya kalkınma verilerine bakarsak, Türkiye’de gelir dağılımı aşırı bozuldu.

Bir ülkede millî gelir dağılımının eşit olup olmadığı Gini katsayısı ile ölçülüyor. Bu katsayı 0 ile 1 arasında değerler alır ve yüksek değerler daha büyük eşitsizliğe tekabül ederler.

2010-2020 arasındaki yıllara göre Türkiye ve bazı ülkelerde Gini katsayısı şöyledir;

* Avrupa Birliği ortalaması; 30,46

* Mısır; 30,8

* Yunanistan; 34,4

* Türkiye; 41,9

* İran; 44,5

* Malezya; 46,2

Türkiye’de gelir dağılımı AB ortalaması, Yunanistan ve Mısır’a göre daha bozuktur.

2- Türkiye, Dünya GSYH’dan giderek daha düşük pay aldı.

Türkiye’nin GSYH’sının dünya toplamı içindeki payı giderek düştü. 2013 yılında bu pay yüzde 1,3 iken, 2020 yılında 0,86’ya geriledi. (İsteyenler; Esfender Korkmaz, yeni çıkan ”Ekonomide Derin Göçük” kitabından daha detaylı bilgi sağlayabilir.)

3- Türkiye’de bin kişiye düşen doktor sayısı dünyaya göre düşük kaldı.

Bin kişiye düşen doktor sayısı, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrupa ve Orta Asya ülkelerinde 3,37 iken Türkiye’de 1,76’dır.

4- Hastanelerde bin kişiye düşen yatak sayısı, Avrupa’nın yarısından azdır.

Avrupa’da bin kişiye düşen yatak sayısı 5,92 iken Türkiye’de 2,7’dir.

5- İşsizlik oranı olarak Türkiye dünyadan negatif ayrıştı.

Türkiye’nin de içinde olduğu OECD ülkelerinde işsizlik oranı ortalama yüzde 5,2’dir. Türkiye’de ise yüzde 13,9’dur. İşsizlik yoksulluğu artıran en önemli sorundur.

6- Türkiye, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) okula ya da işe gitmeyen 15-29 yaş arası gençler sıralamasında liste başında yer aldı.

OECD, ‘Bir Bakışta Eğitim 2020 Raporu’na göre, 15-29 yaş arasında ne okula ne işe giden gençlerin oranı; OECD ortalaması yüzde 16, AB ortalaması yüzde 14 iken Türkiye’de yüzde 28,8’dir.

7- Ekonomik ve siyasi istikrar sorunu yaşayan üç-beş ülke dışında dünyada enflasyonun en yüksek olduğu ülke Türkiye’dir.

Enflasyon spekülasyona zemin hazırlar, gelir dağılımını bozar, işçi ve memur gibi sabit gelirlilerin satın alma gücünü düşürür. 2018 verilerine göre dünyada enflasyon ortalaması 2,44 ve Türkiye’de yüzde 16,33 ‘tür.

AKP iktidarı bu gerçeği göremiyorsa, yapması gereken uluslararası kuruluşlara kulak vermektir. Akabinde çözüm üretmektir. Zira teşhis koyamayan bir iktidar çözüm de üretemez.

Çözüm üretmek yerine, yoksulluğu görmezden gelmek veya daha fazla dua okuyarak yoksulluğu bastırmak stratejisi, hem yoksulluğu çözmez, hem de dine zarar verir.

Bugün yaşadıklarımız hayatın normal akışına aykırıdır ve değişmesi gerekir. Bunun için iktidar ne yaparsa yapsın bu doğal kuralı durduramaz.
Exit mobile version