Advert
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Ağrı Eşiği

Ağrı Eşiği

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Getting your Trinity Audio player ready...
AYSEL YENİDOĞANAY

Canım hiç yazı yazmak istemiyor. Başımı alıp uzaklara gidesim var. Hiç kimsenin olmadığı ıssız yerlere…

Televizyondan uzak… Haberlerden uzak… Çevre kirliliğinden, insan kirliliğinden uzak…

Doğanın iyileştirici gücüne sığınmak istiyorum.

Toprağa değmeli ayaklarım… Gökyüzüyle kucaklaşmalıyım…
Kuşlar, evet kuşlar olmalı yalnızca; bana özgürlük şarkısını söylemeliler…

Günlerdir korkunç ağrılarla baş etmeye çalışıyorum. Hastalığım yeni değil. Yıllar önce kondu tanımı: Fibromiyalji.

Bu hastalığın tıbbi tedavi yöntemleri dışında tek bir ilacı var: Stresten uzak durmak.

Açılımı şu: Hep mutlu olmak ve lay lay lom bir hayat sürmek.

Görünen o ki benim bu hastalığı yenebilmem için mutluluk aşısı olmam gerekiyor. Çünkü güzel ülkem fibromiyalji sendromu yaşayanlar gibi eklem yerlerinden sızlamaya başladı. Kaslar davul gibi şişmeye başlayınca iltihap birikti.

Bu durumda benim stersten uzak durmam ve mutlu olmam imkansız gibi görünüyor. Ya da ülkemin iltihaplı bölgesini kökten kazıyacak yeni bir doktor bulunmalı acilen.

Dayanacak güç kalmadı, ağrı eşiği yükselmeye başladı. Her gün ama her gün yeni bir olayla karşı karşıyayız.

Kadın cinayetleri hız kesmeden devam ediyor ve buna hiçbir şekilde çözüm bulunamıyor. Çözüm bulunamadığı gibi cezai yaptırımlar da yeterli değil.

Çocuk istismarı alenen yapılıyor artık. Yapılan sapıklıklar videolarla servis ediliyor.

Tecavüzcünün avukatlığını yapan kişi, tecavüzcüğe hakaret ettiği gerekçesiyle ünlü bir kişiye; Ezgi Mola’ya iki yıl hapis istemiyle dava açıyor/açabiliyor. Ezgi Mola’ya destek veren ünlülere de dava açıyor.

“Yanayım yanayım ateşlerde yanayım” şarkısı eşliğinde AK gençliğin yat partisi tüm yasakları delerken, bankadaki babasını bekleyen 15 yaşındaki çocuğa 900 lira ceza kesiliyor ve asıl yanan o oluyor.

“Şehirlerimize kazandırdığımız her bir caminin ülkemizin geleceği için vatan topraklarına dikilen birer manevi muhafız olduğuna inanıyorum.” diyor sayın Erdoğan.

Uzaktan eğitime katılabilmek için, internetin çekim alanına en az üç kilometre yürüyen çocuklar olduğunu da gördü bu gözler. Ülkemizin geleceği için her köye donanımlı bir okul kazandırsaydık eğer maneviyatın yanında eğitim muhafızı da güçlenecekti.

Ağrı eşiği dayanılmaz olunca oradan buradan konuşmaya başladım.

Bugün de böyle olsun. Benim iltihaplı bölgem gibi dolu gündem. Neresinden tutsam elimde kalıyor. Acıyı ben çekerim; sızlanmalarıma da katlanacaksınız artık.

Yine de sormadan edemeyeceğim: Sizin ağrı/acı eşiğiniz hangi seviyede?

Yaşanan bunca olaylar karşısında verdiğiniz tepki hangi boyutta?

Benimki de merak işte!

Günün en önemli konusu bu olsa gerek:

“İktidarın tüm kadroları malı yüklenmiş, şimdi sana “Türkiye’ye operasyon yapılıyor” diyerek saltanatlarına devam etmek istiyorlar emekçi kardeşim. Kimler neler götürmüş. Seni, evine ekmek götüremez hale getirenlerdir bunlar.

Bunun hesabını sandıkta sorun. Keza ortada bir YARGI yok” diyor CHP’Lİ vekil Eren Erdem attığı twitte.

Düşünüyorum da bir mafya liderinin dokuz hafta boyunca yayınladığı videolardan ve yaptığı açıklamaların ardından,

Türkiye gerçeğinde değişen ne oldu?

HİÇ!

Sandığa gidince ne değişecek?

HİÇ!

Kazanma umudu yüzde kaç?

Bu soruya da “hiç” demek içimden gelmiyor.

Gönül isterdi ki bu kirli ilişkiler bu kadar ayyuka çıkmışken ana muhalefet partileri tek yürek olup sandığa gitmeden ortak bir stratejiyle bu işi çözsünler. YARGI yok deniliyor; yargıyı işlevsel hale getirmeden sandığa gitmek hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Yargının, adaletin olmadığı bir yerde sandığın güvenirliliğine inanmamızı bekleyemezsiniz.

Özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti olan partinin başında ve içinde olanların bu millete borçları vardır.

Çünkü bu millet bunu hak etmiyor. Kanıyla, canıyla bedel ödediği bu cennet vatan bu şekilde talan edilirken, iktidar hırsını bir kenara bırakıp, bu vatanı bu talandan kurtarmak için birlik olma zamanı. Hareket etmek için ne bekliyorsunuz?

Bugün parmaklarım can çekişti klavye üzerinde. Yazmak için çok büyük güç sarf ettim. Ama yazdım. Her telden olsa da yazdım. Yazmak, benim için nefes almak demektir. Yazmak, benim için yaşamak demektir. Yaşamak için de yaşatmak gerekir. Yazılarımın yaşaması için de benim mutlu olmam gerekir. Ülkemin acıları dindiğinde benim de acılarım diner.

 

Ağrı Eşiği
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin