|
Getting your Trinity Audio player ready... |
“…Devletin derinliği ile demokrasi ve özgürlüklerin derinliği paraleldir… Çünkü derinlik kurumsallaşma ile artar. Kurumsallaşma ise halkın katılımını, yanılmamayı garanti altına alır…”
Demokrasi ve güçlü devlet konusundaki post – modern yapılanmaların geldiği nokta budur. ABD, AB, Rusya, Çin hatta İran gibi ülkelerde devletin derinliği Türkiye ile kıyaslanamaz. Türkiye’de ise satılmış aydınların hatta ulusal güvenlik sisteminde yer alan işbirlikçi ajanların, medyanın ise hedefinde “derin devlet – asker” vardır.
Türkiye’nin ASALA terör örgütü ile mücadelesinde acemilik ve göz yumulmuş başarı hikayesi vardır. IŞID, PKK terör örgütü gibi yapılarla mücadelede de aynı acemilikler devam edip gidiyor.
Sedat Peker’in itiraflarının sonucunda yine tamamen etkisiz hale getirilmiş olan Atatürkçü bağımsızlık ve güvenlik refleksleri hedefe konulmuştur.
ABD’nin örtülü operasyonları; CIA, PENTAGON, FBI gibi kurumlar tarafından Senato’nun 40ncı komitesine sunulur. Operasyonların planlayıcısı dışındaki hiçbir eleman; konusu hukuksal sorun yaratacak sahalarda, devletle bağlantılı değildir. Hatta APPLE, GOOGLE, FACEBOOK,TWITTER, AMAZON gibi küresel şirketler oyunun bir parçasıdır ama kendilerine bütün hakkında hiçbir bilgi verilmez. Hükümet değişse de komisyonda muhalefet olduğu ve yargısal korunma altında oldukları için, operasyonda kişisel hata yapanlar hariç, hiçkimse suçlu ilan edilmez.
Türkiye’nin düştüğü durum ister başkanlık ister parlamenter sistemde olsun, iki meclisle başlayan kurumsal derinliği fazla bir rejim boşluğudur. Kurumları yok eden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin gerçekte Türkiye Cumhuriyeti Devletinin “karadeliği” olduğunu bir an önce anlamak zorundayız. Çünkü acemi devlet aşamasını geçerek mafya devleti damgasını yemek üzereyiz.
