Getting your Trinity Audio player ready... |
ADEM KAYAN
Küresel gıda üretimi; 1990’lı yıllardan itibaren ihtiyacın üzerine çıkarak, günümüzde iki katına kadar ulaşmıştır. Buna rağmen, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve tedarik zincirlerindeki maliyet ve diğer sorunlar yeryüzündeki açlığı yok edememiştir. Dahası, sanayileşmemiş ülkelerdeki küçük üreticiler de varlıklarını kaybederek aç ve yoksul kitlenin içinde yer almaya devam etmektedirler.
Sanayileşmiş ülkelerin para döngüsünü daha çok finansmana, kritik sanayi ve teknoloji ürünü olan motor, çip gibi ürünlere yönlendirdiği, hammadde gereksinimini risk sermayesi olarak gördükleri taşeron “gelişmekte olan ülkelere” yükledikleri bir süreçte bulunuyoruz. Yani Türkiye’ye, yurtiçinde veya Afrika’da ürettiği tarımsal ürünler, çıkardığı veya çıkaracağı madenleri, ara mallarını bir şekilde sanayileşmiş ülkelere pazarlamaktan başka seçenek bırakılmamaktadır. Böylece sanayileşmiş ülkeler başta su kaynakları olmak üzere çevreyi kirletmemekte, aşırı kazançla vatandaşlarının her türlü gereksinimini sosyalist bir anlayışla giderme şansına kavuşmaktadırlar. Dahası ABD; sahip olduğu internet sistemi elektronik tekele dayanarak “küresel vergi” koyarak “tek dünya devleti“ için düğmeye basma aşamasına ulaşmıştır. Küresel vergilendirmeye şimdilik sadece İrlanda’nın itiraz ettiğini de not edelim.
Yukarıda genel çerçevesini çizdiğim tabloda salgının da katalizör etkisi olacağını düşünüyorum. Türkiye’nin kısa, orta ve uzun vadede alabileceği pozisyonları sizlerin de düşünerek katkıda bulunmanızı bekliyorum.
Saygılarımla
Uyarı: Koronavirüs mutasyona uğraması ve Covid-19 nedeniyle çok yuvalar yıkıldı, çok acılar yaşandı. Bu nedenle Maske, mesafe ve hijen konusunda gereken hassasiyeti gösterelim.