Getting your Trinity Audio player ready... |
Remzi UYSAL
Kendimizi anımsayabildiğimiz ve yaşadığımız 1960’lı yıllardan 1990’lara uzanan tarih diliminin Türkiye’sinde bugün yaşamış olsaydık Atatürk’e saygılı, minnet duygulu sade birer vatandaş tavrı içinde olabilirdik.
Bizler o günlerde, bugünkü kadar keskin Atatürkçü ve Kemalist değildik.
Bu, bir gerçektir. Peki, neden oldu bu dönüşüm?
Ulusal günlerimizin ve Atatürk’ün unutturulması, genç kuşakların hafızalarından silinmesi çabaları karşısında daha çok bilinçlendik, O’nu anlamaya çalıştık ve öğrendik. Böylece eserlerini, inkılap ve devrimlerini savunmaya geçtik. Atatürk’e saldırılar çoğaldıkça biz, Atatürk’e ve düşüncelerine daha çok sarılmaya, onu konuşup anlatmaya ağırlık verdik.
Eskiden Atatürk’ü simgeleyen rozet ve anahtarlıkları bugünkü kadar taşımazdık. Şimdi ise her ceketimizin yakasında Atatürk’ü simgeleyen bir rozetimiz var.
“İNSANLIK DA TÜRKİYE’DE, MÜSLÜMANLIK DA”
Atatürk’ün önderliğinde Türkiye’de kurulmuş olan Laik Cumhuriyet, dünyadaki irili ufaklı diğer 56 İslam ülkesi ile karşılaştırıldığında İslamiyet’in en iyi uygulandığı, yaşandığı ülke olmuştur. İnsan hakları ve demokrasinin eksikliklerine rağmen kadın haklarının da varlığı düşünüldüğünde ümmetten vatandaşlığa / ülke bireyliğine geçişimiz, bizim çağdaş dünya ile bağ kurmamızı da sağlamıştır.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy hilafet makamı kaldırıldığında küser ve Mısır’a göç eder. 1937 yılında, 11 yıl yaşadığı Mısır’dan döndüğünde aynen şunları söyler: “İnsanlık da Türkiye’de, milliyetçilik de Türkiye’de, Müslümanlık da Türkiye’de, hürriyetçilik de Türkiye’de… Allah benim ömrümden alıp Mustafa Kemal Atatürk’e versin.”
ATATÜRK’ÜN EKONOMİDEKİ DEVRİMİ
Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dünyanın buhranlı yıllarında Laik Genç Cumhuriyet’i yılda yüzde 10’un üzerinde büyütüp, feodalizmden sanayi toplumuna geçişi sağlayıp dünyada örneği olmayan karma ekonomiyi oluşturmuştur.
İşte bu nedenlerle bu dönemde, özellikle Atatürk’ün kurduğu Laik Cumhuriyeti, ilke ve devrimlerini koruyarak, çağdaş dünyanın bir parçası olarak kalmaya devam etmeye ve ülke bağımsızlığımızı daha çok savunmaya ihtiyaç duyuyoruz.
ÇÖZÜM
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kalkınmasının tekrar gerçekleşmesi, vatandaşlarının refaha kavuşturulması, ülke olarak dünyada saygın yerini alması ve coğrafyamızda huzur ve barış içinde yaşanması için Atatürk’ün çizdiği güzergâha dönmemiz ve bunları daha da ileri boyutlara götürüp geliştirmemiz gerekiyor.
İşimiz çok. Durmak yok, yola devam.