Getting your Trinity Audio player ready...
|
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. İktidarın 18 günlük tam kapanma kararını ekonomik destek paketi açıklanmaması nedeniyle eleştiren Buldan, “İktidar güvenceden yoksun bir kapanma kararı aldı. İşçilere, ev kadınlarına, hizmet sektörüne desteğin olmadığı bir kapanma kararı. İnsanları evlerinde açlığa mahkum edenlere bir kez daha soruyorum insanlar taş mı yiyecek?” diye sordu.
Dün (26 Nisan) ilk duruşması görülen Kobane Davası’na ilişkin konuşan Buldan, “Kobane davası hukuksuzluklarla doluydu” dedi.
AKP-MHP DÖNEMİNDE YAŞANAN YOLSUZLUKLAR
Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluklarının AKP-MHP iktidarında yaşandığını söyleyen Buldan, “Bunların yerli ve milli dedikleri kendi koltuklarıdır, doların yeşilidir, ballı ihaleleridir” dedi. Kripto para vurgununa ilişkin konuşan Buldan, “Kripto vurguncularının hepsinini AKP’liler ile çekilmi fotoğrafları ortaya çıkmaktadır. Biliyolar ki AK referans almadan kimse bu işe giremez” diye konuştu.
Merkez Bankası rezervlerinde buharlaşan 128 milyar dolar tartışmalarına ilişkin de konuşan Buldan, “128 milyar doların 31 mart yerel seçimlerinde kullanıldığı artık sır değildir. Merkez Bankası Başkanı bir itirafta bulundu. ‘İHA’lar SİHA’lar bedava alınmıyor.’ Bu paranın Suriye’de ÖSO çetesi için kullanıldığının itirafıdır” ifadelerini kullandı.
Buldan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Geçen hafta göçmen katliamında Akdeniz’de yaşamını yitiren bütün insanlara bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Bu bir katliamdır. Çünkü, bu ölümler bile bile göz göre göre yaşanmaktadır.
Sınırlar yeryüzüne açılmış yaralardır. Denizlerde ve karada mülteciler için güvenli geçiş yolları acilen açılmalı ve iltica hakkı tanınmalıdır.
‘KOBANE DAVASI SİYASİ BİR DAVADIR’
Yalanlarla açılan dava hukuksuzlukla başladı. Taraflı olduğunu saklamayan bir mahkeme başkanı heyetinin özellikle tam bir suçluluk psikolojisini, gerçeklerin açığa çıkmasından duyulan korkuyu bir kez daha gösterdi. Sanık sandalyesinde olan HDP değildir, asıl bu kumpasın sahipleri sanık sandalyesindedir. HDP bu kumpas davasında yargılanan değil yargılayan olacaktır.
HDP bu davada hesap veren değil hesap soran olacaktır. Arkadaşlarımız duruşma süresince tüm gerçekleri ortaya koyacaktır. Bu hukuki değil siyasi bir davadır. Aynı kapatma davasında olduğu gibi Kobani davası da temelsizdir ve çökmeye mahkûmdur.
Bu dava 7 Haziran’ın 31 Mart’ın intikam davasıdır. Bu dava toplumsal muhalefeti susturma davasıdır. Bu dava protestolarda ölümlere neden olan paramiliter güçleri kollama ve aklama davasıdır. Yolsuzlukların yaşandığı bir süreçte iktidarın kendini aklama davasıdır. Eninde sonunda bu davanın çökeceğini tanıklık edeceğiz.
Tüm dünya Kobani için ayaktaydı, Türkiye’de de protestolar başlamıştı. Provakasyonun başlangıcı dönemin başbakanının yaptığı ‘Kobani düştü, düşüyor’ açıklamadır. İçişleri Bakanı kontrol edemediğimiz güçler var demişti. Aradan 7 yıl geçmesine rağmen kontrol edilemeyen güçler hakkında açılan bir dava bile yoktur.
‘AMAÇLARI VURGUN REJİMİNİ SÜRDÜRMEK’
Amaçları yolsuzluk ve vurgun rejimini sürdürmektir. Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları AKP-MHP iktidarında yaşanmaktadır. Bunların yerli ve milli dedikleri kendi koltuklarıdır, doların yeşilidir, ballı ihaleleridir.
Kripto vurguncularının hepsinini AKP’liler ile çekilmi fotoğrafları ortaya çıkmaktadır. Biliyolar ki AK referans almadan kimse bu işe giremez.
KAPANMA KARARINA TEPKİ: İNSANLAR TAŞ MI YİYECEK?
Dün iktidar 3 haftalık güvenceden yoksun bir kapanma kararı aldı. İşçilere, ev kadınlarına, hizmet sektörüne desteğin olmadığı bir kapanma kararı. İnsanları evlerinde açlığa mahkum edenlere bir kez daha soruyorum insanlar taş mı yiyecek? İnsanda biraz vicdan olur? Bunların hiçbirinin iktidar olmadığını gördük. Bu insanlar nasıl yaşayacak? Esnaf kepenklerini kapayınca kirayı kim ödeyecek? Siz şatafat içinde yaşarken bunları görmüyor olabilirsiniz ama insanlar kan ağlıyor? İnsanlarda bayram kutlama diye birşey kalmadı sizin yüzünüzden.
İnsanlar pandemide işsizlik ve yoksullukla boğuşurken, iktidar ve yandaşları zenginlik içinde yüzüyorsa bu rejimin adı yerli ve millli vurgun rejimidir.
‘128 MİLYAR DOLARIN BUHARLAŞTIRILMASI, VURGUNLARIN EN BÜYÜĞÜDÜR’
Ortaya çıkan vurgunlar buzdağının görünen tarafıdır. Bunların gerçek yüzünü mutlaka herkese anlatalım. Çünkü artık tuz kokmuştur. Kefen parası olan 128 milyar doların buharlaştırılması, vurgunların en büyüğüdür. 128 tane yalanı söylüyorlar ama bunu bir türlü açıklayamıyorlar.
128 milyar doların 31 mart yerel seçimlerinde kullanıldığı artık sır değildir. Merkez Bankası Başkanı bir itirafta bulundu. ‘İHA’lar SİHA’lar bedava alınmıyor.’ Bu paranın Suriye’de ÖSO çetesi için kullanıldığının itirafıdır. Hafta sonu yine bir sınır ötesi operasyon başladı. İktidar ne zaman sıkışsa savaş politikalarına başvuruyor.”
Kaynak: BirGün