Getting your Trinity Audio player ready... |
ABD Başkanı Joe Biden’ın, 1915’te Ermeni tehciri sırasında yaşanan olayları “soykırım” olarak tanımlamasını değerlendiren hukukçular, yaşananların “soykırım olmadığına” dair daha önce alınan mahkeme kararlarını örnek gösterdi. Avukat Nazan Moroğlu, “Soykırım suçu oluşturmadığının diğer bir kanıtı ‘Malta Mahkemesi’ kararıdır” dedi. Avukat Celal Ülgen, “Bu soykırım tanımasının en önemli evresi Türkiye’ye karşı tazminat davalarının açılmasının önünü açmasıdır” diye konuştu.
‘SERBEST BIRAKTILAR’
Hukukçular, Biden’in “soykırım” tanımlamasını Cumhuriyet’e değerlendirdi.
Nazan Moroğlu: 1915 olaylarının soykırım olarak tanımlanamayacağını gösteren önemli bir belge Ermenistan’ın ilk Başbakanı Kaçaznuni’nin Taşnaksutyun Partisi’ne sunduğu rapordur. Bu rapor sözde soykırım iddialarının gerçek dışı olduğuna ışık tutmaktadır. Kaçaznuni, raporda geçmiş dönemin bir özeleştirisini yapmış ve 1914’ten 1922’e uzanan süreçte, Türk-Ermeni ilişkilerinin özünü bir savaş hali olarak nitelendirmiştir. 1915 ve devamı yıllarında Ermenilerin yaşadığı olayların hukuken soykırım suçu oluşturmadığının diğer bir kanıtı da ‘Malta Mahkemesi’ kararıdır. Aslında Ermeni iddiaları, hukuki olarak I. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra araştırılmıştır. Savaş sonrasında İstanbul’u işgal eden İngilizler, Ermeni Patrikhanesi’nin raporlarına dayanarak, katliam ve farklı suçlardan sorumlu tuttukları, aralarında Hariciye, Harbiye Nazırlığı’ndan üst düzey sivil ve askeri yöneticilerin de bulunduğu 145 kişiyi yargılamak üzere Malta’ya sürgüne göndermişlerdir. Ancak soruşturmayı yürüten İngiltere’nin en üst adli soruşturma kurulu olan Londra’daki İngiliz Kraliyet Başsavcılığı o tarihte bütün belgeler ve arşiv kayıtları ellerinde olmasına rağmen, bu kişileri suçlayacak bir kanıt bulamamışlardır. Bunun üzerine Malta sürgünlerinin tümünü serbest bırakmışlardır. İngiliz Kraliyet Başsavcılığı’nın ‘kanıt yokluğu’ gerekçesi ile Malta sürgünleri hakkında Ermenilerin katledildikleri suçlamasıyla dava açmaması, günümüz ceza yargılamasında ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ anlamına gelmektedir.
‘SIKINTILI GÜNLER BAŞLAYABİLİR’
Celal Ülgen: Biden’ın ‘soykırımdan’ söz etmesi, daha sonra da Amerika hükümeti tarafından insanlık suçu sayması sonucunu getirebilir. Bu ne demektir? Amerika’ya göre haksızlığı yapan devlete veya onun temsilcileri aleyhine Amerikan mahkemelerinde dava açma olanağının doğması demektir. Sürekli söylediğim gibi Amerika mahkemeleri bütün dünya üzerinde olağanüstü yetkileri bulunmaktadır. Bu yetkiler bir hukuk düzenlemesi olmaktan çok dünya jandarması sayılan emperyalist bir ülkenin emperyal baskılarının boyutları oranında güçlüdür. Türkiye için sıkıntılı günlerin başlayacağını şimdiden söyleyebiliriz. Bilindiği gibi FETÖ darbesi aslında bir Amerika tarafından Türkiye’yi işgal girişimiydi. Bu da ekonomik ve siyasal bir işgal sayılabilecek girişimi olarak algılanabilir. İsviçre bankalarındaki hesaplar ve altınlar, Amerika ile ilişkili bankaların alacakları bu mahkemelerin tehdidi altına girer. Emperyalist bir ülkenin hukukundan adalet ve hakkaniyet beklemek yersizdir. Bu soykırım tanımasının en önemli evresi Türkiye’ye karşı tazminat davalarının açılmasının önünü açmasıdır. Bu durum bakanların ve Cumhurbaşkanı’nın şahsi hesaplarına da yansır mı? Bunu zaman gösterecek. Ancak Amerika bunu tehdit unsuru olarak kullanmayı sürdürecektir.