Getting your Trinity Audio player ready... |
Bugün, Cumhuriyetimizin yüz akı, UNESCO tarafından tüm dünyaya örnek eğitim modeli olarak gösterilmiş Köy Enstitülerinin 81. resmi kuruluş yıl dönümüdür… Anadolu ve Rumeli topraklarına bir Rönesans ışığı gibi vuran Köy Enstitüleri kuruluş yasası 17 Nisan 1940 günü çıkmıştı.
Köy Enstitüleri, tüketim çılgınlığının ve doğaya hayasızca saldırının bir sonucu olarak ortaya çıkmış, bugün yaşamımızı tehdit eden ikiyüzlü sömürü ve salgın ortamına karşı, doğa sevgisinin, insan dayanışmasının, halk kültüründeki imececi, şenlikçi anlayışın öne çıktığı, kültürleri kardeşçe kucaklaştıran bir özgürleşme eylemiydi…
Köy Enstitüleri’nin eğitimle üretimi bir arada tutan, aynı zamanda üretim ve üreticinin örgütlenmesine öncülük eden, diyalojiyi, gülmeceyi, umudu ilke edinen, bir hayatı çoğaltma, güzelleştirme, insan onuruna uygun koşullarda daha da yaşanası kılma hareketiydi…
Köy Enstitüleri yüzde doksanı okuryazar olmayan bir ülkede askerliğini çavuş onbaşı olarak tamamlamış köylü çocuklarından da yararlanılarak Anadolu kırsalına yönelmiş bir eğitim sistemi olarak başladı, ülke çapında bir kalkınma, örgütlenme ve özgürleşme eylemine dönüştü. Köy Enstitüleri öncesi yaşama geçmiş Eğitmen Kursları’nda köy çocuklarının birer eğitim önderi olması düşüncesi Mustafa Kemal’e aittir.
Köy Enstitüleri, Halk kültürünün dayanışmacı, yenileştirici gücünü kullanarak Âşık Veyselleri, Daimileri, Ali İzzetleri / tarım öğretmenlerini / müzik ve mimari ustalarını usta öğreticiler olarak arasına katarak Anadolu halk kültürü ile Batı ve Doğu klasiklerini / evrensel bilgi ve estetiği bir harmanda buluşturdu.
Yüz yıllardır aracılar tefeciler tarafından soyulup sömürülen üretici köylüyü kooperatiflerde örgütlemeye yöneldi.
Köy Enstitüleri, Batı dünyasıyla bütünleşerek ülke kaynaklarını emperyalist kapitalist sisteme peşkeş çekmek isteyen, devlet ihaleleri ile beslenmiş Finans Kapital ile Anadolu kırsalını binlerce yıldır sömüren, politikada din istismarcılığını kullanan tefeci bezirgân zümrenin, toprak ağalarının yaptığı işbirliği ile kapatıldı.
Eğitmen kursları ve Köy Enstitüleri, tamamen bize ait, tamamen özgün ve özgür eğitim kurumlarıydı. Köy Enstitüleri’nin düşün ve eylem önderi, her biri birer devrimci önder olacak yoksul Anadolu çocuklarının her sabah okullarının önünde tuttukları horonda Sis Dağı’nın başından “Tonguç Baba” olarak horona çağırdığı, “Elimde olsa, dünyanın tüm okullarına insanın insanı sömürmemesi adlı bir ders koyardım,” diyen İsmail Hakkı Tonguç idi. Milli Eğitim Bakanı olur olmaz onu vekâleten yürüttüğü İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne asaleten atayan, Köy Enstitüleri yasasını toprak ağalarının ve aracı zümre temsilcilerinin de bulunduğu meclisten geçirmeyi başaran, 496 klasik yapıtın Türkçe ’ye çevirisini sağlayan Çeviri Bürosu’nu ve 1946 yılında bugünküne göre çok daha özgür ve özerk bir anlayış içindeki Ankara Üniversitesi’nin kurucusu olan kuran Hasan Âli Yücel, 1941 yılında Ankara Konservatuvarı’nın diploma töreninde yaptığı konuşmada “Ben Doğu ve Batı diye bir fark görmüyorum. İnsan eseri, insan ruhunun iştiyakları, kaygıları, korkuları zaman ve zemine göre değişse de özünde bir ayrılık varsa o, tutulan yol ve usuldendir. Garplı kafasının metoduyla duymasak şarklıda bu özü bulamazdık. Meselâ Mevlâna’nın Fîhi mâ fîhi kitabını Goethe’nin Eckerman’la konuşmaları gibi okuyorum. İkinciyi okumaya alışmasam, kim bilir birinciyi şimdikinden daha az başarı ile söktürebilirim” diyordu. Hasan Ali Yücel’i, İsmail Hakkı Tonguç’u, onların çevrelerinde saf tutan, ülkücü yol arkadaşları Nafi Atuf Kansu, Hürrem Arman, Şerif Tekben, Rauf İnan gibi bir avuç fedakâr insanı, onların yaktığı o ocakta çeliğe su vererek yetişen Fakir Baykurt, Dursun Akçam, Ümit Kaftancıoğlu, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Talip Apaydın, Emin Özdemir, Adnan Binyazar gibi kavruk Anadolu çocuklarını sevgi ve minnetle anıyoruz,
Köy Enstitüleri, 80. Kuruluş yıldönümünde, bugünümüze ve yarınımıza hiç sönmeyecek bir ışık tutuyor.
Halkız biz; çoğunluğuz; tek yapmamız gereken bir araya gelmek, omuz omuza vermek; Anadolu imece geleneğindeki gibi tek vücut gibi olup umutla, neşeyle, alçak gönüllükle ileri doğru yürümek…
YAŞASIN KÖY ENSTİTÜLERİ / YAŞASIN YURDUMUZUN ÖZGÜR VE ÜRETKEN GELECEĞİ
17 Nisan 2021, Alper Akçam