Yaşamımızdan e İstanbul Sözleşmesinden Vaz Geçmiyoruz

Getting your Trinity Audio player ready...

Türkiye Cumhuriyeti İstanbul Sözleşmesini ilk imzalayan ve ilk onaylayan ülke olarak, başta kadına yönelik her türlü şiddeti önlemek ve bununla mücadele etmek için devlet ölçeğinde etkili, kapsamlı ve birbiriyle uyumlu politikalar uygulama yükümlülüğü altına girmiştir.
İstanbul Sözleşmesi Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan, uluslararası hukukta şiddetin, kadın erkek eşitsizliğinin ve kadınlara karşı yapılan ayrımcılığın bir sonucu olduğunun vurgulandığı, şiddetle mücadelede bağımsız bir izleme mekanizmasına sahip ve yaptırım gücü olan ilk sözleşmedir.
İstanbul Sözleşmesi; Kadınları her türlü şiddete karşı korumak, kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, şiddetin nedenini ortadan kaldırmak; Kadınları her türlü ayrımcılığa karşı korumak, güçlendirmek, kadın erkek eşitliğini sağlamak; eğer şiddet ortaya çıkmışsa tüm mağdurlarını korumak, yardım etmek, politikalar oluşturmak, uluslararası işbirliği içinde olmak; bütüncül politikalar ile insan hakları ihlali olan kadın şiddeti ile mücadele için imzalanmıştır ve bu konuda son derece önem taşımaktadır.
Bugün Ülkemizde Kadın Cinayetlerinin ve Kadına yönelik şiddetin hızla tırmandığı bir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti olarak artık İstanbul Sözleşmesine taraf değilim demek bunu haklı bir gerekçeye dayandırabilmek mümkün değildir. Ama bugün kadına yönelik şiddetin en hat safhada olduğu Ülkemizde, yürürlüğe girişinden tam yedi yıl sonra; bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile kaldırıldı!
Anayasa’mızın 90. maddesi “Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak antlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.” demektedir.
Anayasamızın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan ‘’temel haklar, kişi hakları ve ödevleri’ nin Cumhurbaşkanlığı kararı ile ortadan kaldırılamayacağı, düzenlenemeyeceği Anayasanın 104. Maddesinin açık hükmüdür.
TBMM’nin yani Milletin iradesini yok sayarak Anayasanın 87. Ve 90. Maddelerine aykırı şekilde, Türkiye Cumhuriyetinin İlk imzacı olduğu böyle bir Uluslararası sözleşmeden çekiliyorum demek Anayasaya aykırıdır ve bizlerce ‘’YOK’’ hükmündedir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri arasında “Milletlerarası antlaşmaları onaylar ve yayımlar” hükmü vardır. Bu nedenle Cumhurbaşkanına, milletlerarası sözleşmeleri sadece “onaylama ve yayımlama” görevi veren Anayasa, Cumhurbaşkanına milletlerarası antlaşmaları feshetme yetkisi vermemiştir.
Bu karar; yetki gaspıdır, hukuksuzluktur!
Devlet, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez insan hakları temelli kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesine dair uluslararası bir sözleşmeden “tek adam iradesi” ile çıkarılmıştır.
Bu karar, Türkiye Cumhuriyeti’nin Demokratik, Laik niteliklerine büyük bir saldırıdır.
Bu karar, İktidarın kadına bakış açısının itiraf belgesidir.
Bu karar; Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş dünya ve hukukla bağlarının koparılmasıdır. Kadına şiddetten, insan haklarının ihlalinden yana anlayışla yönetildiğinin belgesidir. Kadına yönelik şiddet, açık-tartışmasız bir insan hakları ihlalidir. Çağdışıdır.
Ülke olarak İstanbul Sözleşmesinin iptali kararının dillendirilmesi bile, özellikle kadına karşı şiddetin tırmandığı günümüzde ağır sonuçlar doğuracaktır, kabul edilemez ve vebali mevcut iktidarın olacaktır.
Kadın-erkek eşitliği için büyük işlere imza atan Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gidenler olarak, TBMM devre dışı bırakan, yok sayan “Tek Adam” yönetiminden, kadını birey olarak görmeyen zihniyetin ülkeyi yönetiyor olmasından kaygılıyız.
Bundan en çok sevinenlerin de Tarikatlar olması şaşırtıcı değil utanç vericidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Demokratik Parlamenter rejime geri dönmesi hayati önem taşımaktadır.
Demokrasiye, Laikliğe ve kadınların kazanılmış haklarına sahip çıkmaya, geri adım atmamaya, yasal ve yaşamsal eşitliğin hayata geçmesini sağlamak için mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız ve toplumun her kesimini bu mücadeleye destek vermeye davet ediyoruz.
22 Mart 2021
ADD Samsun Şubesi
Dr. Işık ÖZKEFELİ

Exit mobile version