Getting your Trinity Audio player ready... |
Atatürk’e
Sen yıkılmış bir dövüşçüye
Göklerden uzanan eldin.
Sen bir tanrı kanıydın akıp
Vücudumuzdan içeri
Kollarımızın gerinişinde kırarak zincirleri
Artık duyulmaz denilen sesimizdi
Bir destanla yükseldin.
Üzülmüyoruz öldün diye
Sen göklerdesin
Bundan sonra dövüş meydanı bir tapınaktır
Ve kanları sana adaktır şehitlerimizin
Bulutlarla gölgelenirse eğer
Kan armalı bayrağımızın estiği yer
Üstümüzde yanacak bir nurun olsun
Senin altın südurun olsun
Bizden doğacak nesiller
Bülent Ecevit 1942
—
Südur: meydana çıkış
**
BU dizelerde özenle seçilmiş sözcükler bile merhum Bülent Ecevit’in Atatürkçü, devrimci kişiliğinin, insan, ulus ve yurt sevgisinin, büyük devlet adamlığının, insanlık değerlerinin, çağdaşlık kültürü zenginliğinin, yanısıra tıpkı eşsiz önderimiz Atatürk gibi ezoterizm ve Sufi kültürüne de sahip büyük bir bilge ve çok önemli bir entelektüel olduğunun açık bir kanıtıdır.
Ne Yazık ki ayakların baş olduğu toplumumuzda sahip olduğumuz büyük değerlerin farkında bile olamayacak kadar aciz ve acınılacak bir haldeyiz.
İşte bu yüzden ilerlediğimizi sanıyor ama ilerlemiyor geriliyoruz aslında. Tpkı ekonomistlerin “kötü para iyi parayı kovar” tanımında olduğu gibi..
Bakın nereden nereye geldik?
Siyaset kültürüne SAYIN Sözcüğünü öğreten bir bilgeliğin değerini anlayamayıp anlamını çözemeyen, bunun özündeki hassas noktayı görmeyen ama “öfke siyaset sanatıdır” diyerek siyaset diline ULAN sözcüğünü yapıştıran, hakaret ishalini bulaştıran cahil bir mahalle kabadayısının baş tacı yapıldığı bir sosyal çöküş sendromuna bir uygarlık gerilemesine ..
Soygun düzeninin, kadına şiddetin, hukuksuzluğun zirve yaptığı, özgürlüklerin can ve mal güvenliğinin, akli ve etik değerlerin dipsiz kuyularda savrulup durmasının başka neden olabilir mi?