|
Getting your Trinity Audio player ready... |
Dünya kurulalı, en çokta üreme fizyoloji ve sosyolojisinin odak noktası kadınlardır.
Sadece spontane değil, kadının kendi gücü ile oluşturduğu edinsel kazanımlar günümüzde kadınlığa bir misyon yüklemiştir.
Kadın salt diğer cins değildir. Kadın; Doğuran, emziren, bakan-büyüten ve çalışandır. Çalışma nedeni evin yükünü paylaşmak bir yandan da sosyal süreçlerin oluşumunda üzerine düşen toplumsal görevi ifa etmektir.
İster Sosyolojik olsun, ister Antropolijik, ister ekonomik olsun, bu görevler yerine getirilmeye çalışılırken
Her türlü toplumsal süreç ve platformlarda uğraş verirken, kadın birinci derecede muhatabını asla bulamamıştır.
Kadın tüm bu zorluklara rağmen Çağdaş Türkiye’nin devamı için, gerektiği her yerde söz söyleyebilme, üretebilme ve yönetime katılabilmeye kararlıdır…
”Kadınlar topluca seslerini; 8 Mart Dünya emekçi kadınlar gününde ve Kadın cinayetlerini protesto için yapılan toplanmalarda dile getirmeye çalışırlar ki bu eylemler yeterli değildir”
Kadınların seslerini iletebilecekleri ve desteklenebilecekleri asıl platform TBBM de seçilen kadın MV desteğidir.”
Kadınlar bugün karşı cinslerle ayni koşullarda çalışıp, ayni sosyal haklara sahip değiller.
Kadının haklarını sabote eden mahalle baskısı kültürel biçimlemeler, kadın özgürlüğünü ve emeğini sabote etmiştir.
Kadına karşı yapılan saygısızlık, şiddet ve katledilmelerde hemen hafif bir neden aranmaya başlanmış çoğunda da cinsiyet ayrımını körükleyen felsefelerle haklı kılınmaya çalışılmıştır.
Otobüste şiddete uğrayan kadın, şiddet uygulayıcısı için giyimi hafifletici bir neden olmuştur.
Ya da geç saatte evine dönen kadın, zaman ayıraçlarından dolayı cinsel istismarlara uğramıştır.
Kurumsal, kamu dışında işyerlerinde çalışan kadınlar için filmlerden izlediğimiz senaryoların tümü yaşanabilen ve öngörülebilendir, Bu ayrıntılar hayali değildir.
Kimi ekâbirlerin kadınların doğal fizyolojik davranışlarını hafif meşreplik mertebesinin süzgecinden geçirmektedir.
Kadın, tıpkı diğer cinsi gibi her türlü sosyo-kültürel ve ekonomik olarak çalışabilme hakkı ve özgürlüğü vardır…
Kırsalda hâlâ çalışan kadına tekin gözüyle bakılamamaktadır. Oysa kadın çalışma hayatında emeğinin karşılığını almak, başarılarıyla istediği konuma gelebilme hakkına sahipken, ister yönetme, yürütme, seçme ve seçilebilme haklarının temininde bile sayıları çok azdır…
Kimi yerlerde vision gereği vitrin olarak konaçlandırılırlar. Kadının burada en büyük desteği
Öncelikle kendi cinslerinden, sonrasında karşı cinsten en son yönetimden beklemektedir.
Gelmiş olunan bu nokta dünden daha yetersizdir.
Çağdaş seviyeye ulaşmak için her gün adımladığımız kulvarlarımız da bizleri kategorilere ayırmadan, ana, kadın, kız, açık-kapalı, gerici, medeni gibi etiketlenmelerde yaftalamak asla insani değildir.
Kadın arkadaş ve dostlarıma tek bir sözüm var, Hayatta ve ayakta dik durabilmek için mutlak,
Örgün ya da tamamlayıcı eğitim alın, Bilgiçsizlik ve sahip olduğunuz hakları bilemezseniz emeğiniz sömürebilir.
Ve ayrıca klasik en eski Atasözümüzde olduğu gibi bir elin, nesi var, iki elin sesi var ‘’ sloganı hem cinsleriniz arasında örgütleyici spontan ya da öngörülen bir emek birleştiriciliği olabilir.
Tüm kadın dostlarımın 8 Mart Dünya Emekci Kadınlar Günü Kutlu Olsun!…
