|
Getting your Trinity Audio player ready... |
ULUS olarak nasıl oluyor da aydını ile cahili ile bu kadar duyarsız, bu kadar vurdumduymaz, böylesine aklını, bilincini, mantığını kullanma becerisini kaybetmiş bir toplum haline dönüştük, anlaşılır şey değil bu…
Lütfen herkes üşenmesin, arşivlere bakıp din istismarı kurbanı yüz binlerce saf insanımızın Ayasofya’da Cuma namazı kılma çağrısıyla Sultanahmet Meydanına toplandığı gün öncesindeki korona vakalarının, ölen insanlarımızın sayısını araştırsın…
Sonra, izleyen süreçte sel baskınını inceleme bahanesiyle Giresun’da, Ordu’da, Rize’de çay paketleri ile tavlanan, Malatya’da bir günde 300 tesis açma töreni düzenbazlığıyla yüzbinlerin meydanlara doldurulmasının hemen ardından gelen günlerdeki ölüm ve vaka sayılarındaki tırmanışı, vakaların en çok yaşandığı illerin hangileri olduğunu araştırsın…
Ne muhalefetten ne ilgili sivil toplum örgütlerinden bırakın uyarıyı, yüzbinlerin meydanlara doldurulmasından sonra vaka ve ölüm sayılarındaki patlamaya ilişkin bir tık sesi bile duyulmadı.
Önlem adına 30 ağustos bayramını kutlamak yasak, Ankara’da Atatürk adına düzenlenen geleneksel Gazi Koşusu yasak ama şimdi bir de başımıza salonların tıklım tıklım doldurulduğu akepe kongreleri belası eklendi.
Koltuk aşkına feda edilen bunca insanın yaşamımın hiç mi önemi yok?
Tıp adamlarımız, sağlık çalışanlarımız bunun için mi kendi yaşamlarını tehlikeye atarak gece gündüz koşuşturuyorlar?
Ne oldu sosyal mesafe kuralı, ne oldu hijyenik önlem kuralı?
Anayasanın, yasaların çiğnenmesine alıştık ya, yoksa hijyenik kurallar da çiğnenmek için konuldu acaba?
Yetmez gibi insanlarımız salgının başlangıcından beri açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten kırılıyor, ekonomi çökmüş durumda, bilim insanlarının felakete neden olacağını üstüne basa basa vurguladıkları rant projesi kanal İstanbul için “inadına yapacağız” diyor.
Bir de bunlara böylesi günlerde çok ihtiyaç duyulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kapatılması ihanetini ekleyin…
Bir ülke silahlı düşman saldırısına uğrasa bu kadar zarar görmezdi.
Hiçbir şey yapamasak bile elimiz kolumuz bağlı durmayıp, korona vakalarının yüzbinlerin meydanlara doldurulmasının ardından arttığını ulaşabileceğimiz her kanalı kullanarak toplum hafızasına yerleştirmeye çalışalım ki artık insanlarımız bu ölüm tuzaklarına düşmesinler.
Unutmayalım böyle günlerde her birey sadece kendi ve yakınlarını selametinden değil vicdanen toplumun selametinden de sorumludur.
