Getting your Trinity Audio player ready... |
Kararsızların oranında görülmedik artış, iktidara güvenin ortadan kalkmış olmasının yanında muhalefetin de güven vermediği ve umut olmadığının göstergesidir.
Neden hem iktidar hem de muhalefet blokundan kopmalar yaşanıyor ve yeni yeni partiler kuruluyor?
İktidarın durumu malum ama muhalefetten neden kopmalar yaşanıyor?
2018 Mart’ında CHP Tüzük Kurultayında aday belirleme süreçlerindeki tüm yetkilerin tek elde (Genel Başkan) toplanması sonucunda parti örgütünün, üyelerin ve halkın aday belirleme sürecine katılımı ortadan kalkmış, objektif kriterlerin, ön seçim, eğilim yoklaması gibi demokratik yöntemlerin uygulanmadığı seçim süreçlerine geçilmiş oldu.
Demokrasi siyasetin oksijenidir.
Oksijenin olmadığı yerde hayat olmaz. Muhalefetin umut olması ancak parti içi demokrasi ile mümkün olabilir.
Muhalefetten kopmalar içeriden umudu yitirenlerin ancak dışarıdan umut olma çarelerini aramasındandır.
Sonuçta demokrasilerde çare tükenmez. Mutlaka ya bir yol bulunacak yada bir yol açılacaktır.
Parti içi demokrasi ne işe yarıyor?
Parti içi demokrasi olsaydı adaylar ön seçimle, eğilim yoklaması veya kamu oyu yoklaması ve objektif kriterlerle seçilseydi ne olacaktı?
-2018’de Cumhurbaşkanı adayı önseçimle belirlenip ‘Gel Bakalım Muharrem’ olmayacaktı ve son 51 güne kalmadan açıklanmış olacaktı.
Seçim kaybedilmeyebilirdi.
-Seçim sonrası kurultaya gidilebilseydi. Seçim öncesi kazanma çabasında olmayan hatta frene basanlardan, sandıkları boş bırakanlardan, seçim bilgi sistemi aldık kurduk deyip çalıştırmayanlardan, bilgi akışını engelleyenlerden, çıkıp açıklama yapmayanlardan, sorumluluğu olan herkesten hesap sorulurdu. Sorumlular hesap verir, sonuçta kimse küsmez darılmaz, kimse itibarsızlaştırılamazdı.
-Cumhurbaşkanı Adayı 2023 için kim olacak, olmadık bir sürprizle karşılaşılacak mı? Yada hangi yöntemle seçilecek, üyelerin önüne sandık konacak mı? Sorularının cevabı verilmiş olsaydı Muharrem İnce ayrılıp parti kurmak durumunda kalmayacaktı.
-Milletvekilleri merkez yoklaması İle belirlenirken önceden söz verilen, ve de hak ettiğini düşünen küskünler olmayacaktı. Örneğin Özlem Ağırman milletvekili adayı gösterilmediğinde sözünü tutmayanlara tepki göstermeyecek, disipline gitmeyecek, partiden istifa etmeyecekti.
Sandık konmuş olsa üyeler kendisini seçmese eğer sorunu kendinde arar ve Genel Başkana tepki göstermez bir sonraki seçim için daha çok çalışırdı. Böyle çokça örnek verilebilir.
-2019 Belediye Başkanı belirleme süreçlerine gelince; ilçe ve beldelerde toplam 5 kadın belediye başkanın olduğu göz önünde bulundurularak buralarda ön seçim yapılsaydı:
-İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu İl Sekreteri Hüseyin Aksu’yu Avcılar’a aday göstermeye kalkmayacak ve de Parti Meclisi Üyesi iken bulunduğu karar merciinde Av. Turan Hançerli hukuk ve siyasi etik dışı bir hamleyle kendisini arkadaşlarına aday olarak seçtiremeyecekti. Avcılar Belediye Başkanı Dr. Handan Toprak Benli partiden istifa etmeyecekti.
İzmir Urla’da sandık konsaydı ya Başkan Sibel Uyar yeniden aday olacak ya da örgütün tercih ettiği biri aday olarak çıkacaktı. FETÖ ile ilişkilendirilen biri aday olamayacaktı, yüzde 67 oy alınan bir İlçe kayyuma teslim edilmeyecekti.
-Şişli’de ön seçim yapılsa İsmet İnönü’nün torunu olarak Hayri İnönü ve önceki dönem İBB Başkan adayı Mustafa Sarıgül konusunda hassasiyet gösterilmiş olacak ve sonuçta kimsenin küsüp ayrılmaya mazereti olmayacaktı.
-Silivri’de hassas ilçelerden biriydi. Selami Değirmenci’nin 2014’den beri aday adaylığı durumu vardı ve Özcan Işıklar’da üçüncü dönem iddasını sürdürüyordu. Ancak ön seçim yapılarak ikisinin de rakip olarak seçime girmesi önlenebilirdi ve Silivri kaybedilmezdi.
Bu örneklere Menemen ve birçok yer eklenebilir.
-Belediye Meclis üyeleri de demokratik yöntemle belirlenseydi, bir milletvekili ile bir kadın arasında Meclis üyesi vaadi ile yüz kızartıcı adli vakalar yaşanmazdı.
Bütün bunlar şöyle dursun artık milletvekililerinin bile Grup Başkan Vekilini seçemediği, atamayla belirlendiği günler yaşanmakta…
Görülmektedir ki;siyasi partilerin hepsinde parti içi demokrasi sorunu 2023 seçimlerine giderken gerek halkta gerekse siyasilerde, siyaset kurumuna güven eksikliğini doğuruyor. Kararsızların sayısı arttıkça artıyor ve tüm siyasi partilerde ayrılmalar ve yeni parti kurmalar birbirini izliyor.
İstemesek de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde seçime gidilecek. Hiç bir parti yada ittifakın yüzde elli artı biri alamayacağı kamu oyu yoklamalarında görülüyor.
Seçimin ikinci tura kalacağı anlaşılıyor. Bu taktirde parti sayısının artması avantaj dahi getirebilir, seçime katılma oranını ve sola sağdan oy geçirgenliğini arttırabilir. İkinci tura bırakıldığında ise bir araya gelinerek iktidar değişikliği başarılabilir.
Burada önemli olan ise kişinin, öznenin değişikliği değil, fikrin ve fikrin taşıyıcısının iktidara taşınmasıdır.
Kim olursa olsunla değil, Küresel yapıların, iç ve dış egemen güçlerin dayattığı değil, ülkemizin bağımsızlığı, bireyin özgürlüğü ve refahı için çalışan, demokrasiye, Atatürk’ün ilkelerine ve emaneti Cumhuriyet’e sahip çıkan bir adayla iktidarı devralmak.
“Acaba bu sefer kimi aday olarak önümüze koyacaklar” Diye beklemeyen, bu süreçlere parti içinde katılamıyorsa dışarıda çareler arayan, demokrasi neferlerini, bölücü olmakla suçlamak ‘sarayın adamı’ gibi iftira hakaret ve karalamalarla ötekileştirmek, demokrasiye değil yücelttikleri saraya hizmet eder.
“Parti İçi Demokrasi Mücadelesi” Cumhuriyetimizin 100. Yılında piyonları, değil gerçek Atatürkçüleri iktidara getirecektir.
Dr. Handan Toprak Benli