|
Getting your Trinity Audio player ready...
|
Belediye partisiyim, bu işi iyi bilirim dedin, mücahitleri müteahhit yapıp harama helale bakmadan belediye imkânları ile palazlandın.
Sürekli ‘mağdur edebiyatı’ yaparak sağcı liberalleri ve bazı umutsuz solcuları kuyruğuna takıp vaatlerine inandırdın.
İktidarı ele geçirme sürecinde yandaş basını ve FETÖ’yü yanına alarak devletin belli odaklarıyla çatışarak kendini demokratikleşmenin temsilcisi olarak pazarladın.
Ordunun rejim içindeki konumunu zayıflatıp kontrolü ele alarak ülkede baskıcı bir düzen yarattın.
Kürt kökenli vatandaşları da barış süreci söylemiyle oyalayarak yanına çektin ve sonunda gücünün doruğuna ulaştın.
İktidarı ele geçirme sürecinde belli engellere takılsanda hiçbir zaman mağdur olmadın; hiçbir zaman demokratikleşme gibi bir derdin de olmadı.
Derin devletle hesaplaşman ise bu militer yapıyı denetim altına almaktan ibaret oldu.
Devleti ele geçirince yasa, kural tanımadın.
İktidarın nimetlerini yandaşlarına peşkeş çekip iktidarını saldırganlık, rantçılık ve rüşvetçilik üçgeni üzerine kurdun.
12 yıl sonra güç sarhoşluğu içinde seni iktidara taşıyanları da tanımaz oldun; çıkarlarınız ters düştü ortağını kızdırdın, ayakkabı kutularıyla sırlarını ortaya döktüler rezil oldun.. Suçüstü yakalanmana rağmen hep gözyaşı döküp mağdur edebiyatı ve demagoji yaptın, iktidar ve medya gücünü kullanıp olayın üstünü kapadın..
Başından beri hoca efendi dediğin FETÖ’nün devlet kadrolarını işgal etmesine göz yumdun ve sonunda kendi ellerinle darbenin yolunu açtın; darbe girişimi yaptıklarında ise herkesten önce feryadı bastın ve biraz da abarttın. Yine de asıl mağdur milletken, pişkinlik yapıp kendi kabahatinden yeni bir mağduriyet yarattın..
Kandırıldık, paralel devlet, dış mihraklar ve Yahudi lobisi AKP’ye karşı harekete geçti diyerek kıyameti kopardın. Buna rağmen veriliş nedeni hala sır olan ve tarihinde ilk kez Yahudi’ler dışında üstelik bir Müslümana verilen üstün hizmet nişanını aldın ve nedense henüz geri iade etmedin(!)..
Toplumun aşırı tepkisine maruz kalınca paniğe kapıldın ve şaşkınlık içinde; ‘Kandırıldım, Miletten özür, Allah’tan af diliyorum’ diyerek ortamı yumuşatıp mağduru oynadın. Bunu yaparken de panik içinde yol arkadaşlarını ve yola çıkma sebebini bir şekilde itiraf etmiş oldun..
Cumhuriyet tarihinin en büyük ihanet, yolsuzluk, rüşvet, işgal ve isyan faaliyetlerine bulaştın, Cumhuriyetin tüm kazanımlarını bir pula sattın, bir şekilde parantez dediğin Cumhuriyet’le hesaplaşmış oldun, devlet yapısını dönüşümsüz bir şekilde tahrip ettin, kara gün akçesi dahil hazineyi boşaltıp ülkeyi tarihinin en büyük borç batağına soktun, 18 yıl sonra önü alınamaz devasa bir ekonomik kriz yaratmayı başardın..
Siyaseten güç kaybına uğradığını fark ettiğinde ise bu kez Ergenekon’da madur ettiğin derin devlet ve siyasi uzantılarına sığındın. Ergenekon’un Savcısı iken bu kez avukatı rolüne soyundun. Hiçbir zaman samimi olmadın. Çıkarın için pazarlık edip Cumhur ittifakını kurdun. Ardından yol arkadaşların parti kurdu sırların ifşa olmaya başladı yine huzursuz oldun.
Korona salgını başladı, sayenizde ülke salgına zor koşullarda yakalandı binlerce esnafın ahını aldın. Avrupa ülkeleri yardım göndermek için vatandaşından IBAN numarası isterken IBAN numarası vererek depremde olduğu gibi yine vatandaşa avuç açtın.
Sosyal devlet anlayışını yerle yeksan ettin. Nihayet deniz bitti kum göründü, millet gerçek yüzünü gördü..
Her ne kadar olanların üstünü sanal gündemlerle örtmeye çalışsanda bir gün salgın bitecek, ekonomi başta olmak üzere bir çok acı gerçek gün yüzüne çıkacaktır!
Hiç endişen olmasın ki zor durumdaki vatandaş 19 yıl sonra başına gelen felaketleri bir bir sorgulayacak ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde son sözü söyleyecektir..
İşte o gün adalete yapılan baskı ortadan kalkacak, anlattığınız masal sona erecek ve ülkeyi bu hale getirenden tek tek hesap sorulacaktır..
FETÖ’nün hala dokunulmamış olan siyasi ayağından, bağlantılı iç ve dış mihraklardan, çıkar amaçlı işbirliği yaptıklarınızdan, yabancı ajanlardan, kul ve yetim hakkı yiyen rüşvetçi hırsızlardan ve rantiyecilerden eser kalmayacaktır..
Dr. Vecdet Öz
