|
Getting your Trinity Audio player ready... |
Bugün sizlerle ülkemizde meydana gelen ve sosyolojik tez konusu olabilecek 12 tirajikomik hadiseyi paylaşmak istiyorum:
1. Nişan töreninde balkona 50 kişinin çıkması sonucu meydana gelen toplu ölüm olayı. (İstanbul-Dudullu)
2. TEM’de seyreden araçtaki 5 kişinin radyoda oynak şarkı çalınca aracı sağa çekerek otoyolda göbek atmaya başlaması ve üçünün de ayrı ayrı araçların çarpması sonucu ölümü. (Adapazarı-Hendek)
3. Elektrik direğine yaslanıp ayakkabısındaki taşı çıkarmak için ayağını silkeleyen kişiyi elektrik çarptığını sanan bir başkasının akımdan kurtarmak amacıyla kafasına kürekle vurup öldürmesi. (Rize-Tunca Köyü)
4. Midesine sinek kaçan bir kişinin sineği öldürmek için odaya sıkar gibi ağzına böcek ilacını sıkması ve sinekten beter ölümü.(İstanbul – Sultanbeyli)
5. Mühendisin kontrol için geminin buhar kazanına girdiği sırada bundan habersiz bir gemi personelinin kapağı kapatması ve geminin sefere çıkmasıyla mühendisin ölümü. (Kocaeli)
6. Aynı iş yerinde biri gündüz biri de gece vardiyasında çalışan baba-oğulun motosikletle eve giderken sert bir virajda karşılaşıp birbirlerine selam vermek isterken çarpışarak ölmeleri. (Konya)
7. Nüfus sayımı ve sokağa çıkma yasağı nedeniyle kendisinden başka kimsenin bulunmadığı yolda (üstelik de otobanda) seyreden sayım görevlisinin bariyerlere çarparak ölümü (Tem Otoyolu-Gebze)
8. Karabük Demir-Çelik Fabrikası’nda 600 tonluk pres makinasının arasından emekleyerek geçen işçinin 2450 santigratlık fırından sigarasını yakmaya çalışırken can vermesi. (Karabük)
9. Traş olurken berberin rahatlatır diye boynunu aniden sağa sola çevirme hareketi sonucu boynu kırılan müşterinin koltukta can vermesi. (Erzurum)
10. Bir vatandaşın yatağındaki tahta kurusunu öldürmek için yaptığı ilaçlamadan sonra uykuya dalınca tahta kurularıyla birlikte zehirlenmesi. (Bodrum-Yalıkavak)
11. Annelerinden boşandığı için babalarının üstüne benzin döküp yakmak isteyen dört kardeşin araya giren babaannelerini yakması. (Şanlıurfa)
12. Kendilerini peygamber olarak tanıtan üç kişinin 2.5 milyon lira para toplaması. (Ankara)
Daha nicelerini ilave edebileceğimiz son derece düşündürücü ve tirajikomik olan bu hadiseler ne yazık ki içinde bulunduğumuz toplumsal gerçeklerdir.
Bu tür olaylar maalesef henüz sosyolojik evrimini tamamlayamamış olan feodal toplumların hazin kaderidir..
Eğer ki çevrenize baktığınızda, “Sessiz olun! Çöp dökmeyin! Çimlere basmayın! Çiçekleri koparmayın! Duvara yazı yazmayın! Yerlere tükürmeyin!” gibi uyarı yazıları görüyorsanız anlayın ki ne zaman, nerede, ne yapacağı belli olmayan, sürekli ikaz edilmesi gereken primitif bir toplumda yaşıyorsunuz demektir. Cehalet, kör cesaret ve felaketin iç içe olduğu böylesi bir toplumda gerek sizin gerekse ülkenin başına her an her şey gelebilir..
Şimdi gelelim asıl meseleye!.
Böylesi bir toplum aynı zamanda da ülkemizde oy kullanmakta ve geleceğimizi belirlemektedir!.
Olay bu boyutuyla ele alındığında durumun vahameti ayrı bir önem kazanmaktadır..
Primitif yapılar, toplum mühendislerinin arayıpta bulamadığı ve kolay manipüle edilebilecek fırsatlardır!.
İşte AKP, böylesi tarihi bir fırsatın üzerine inşa edilmiş mühendislik harikasıdır..
19 yıldır topluma verdiği ve aydın kesiminin hala anlamakta güçlük çektiği mesajlarla, bu anlayışa sahip kitleyi bir arada tutmakta, yıllarca ezildin ama artık güç sende algısıyla yönetmekte ve her seferinde oylarını almayı başarmaktadır..
AKP’li seçmene uzatılan mikrofonlarda yıllardır başımıza gelen onca felaketin nedeni sorulduğunda verdikleri yanıtın akıl ve mantıkla izah edilemeyişinin asıl nedeni de yine bu sosyal yapının bağımlı psikolojisidir.
Bu nedenledir ki önümüzdeki süreçteki siyaset, ideolojik değil bilakis alışılmışın dışında akılcı, ilmi ve onarıcı milli bir toplum mühendisliği hesabı içinde yapılmalıdır..
İçeriğinin kapsamlı olması nedeniyle izlenecek yolun detaylarını buradan yazmam olanaklı değildir ancak bu konuda rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu ile birlikte geçmişte yapmış olduğumuz çözüme yönelik ciddi bir çalışmanın şahsımda mevcut olduğunu ifade etmek isterim..
Dr. Vecdet Öz
