Getting your Trinity Audio player ready...
|
Nüfusun %45’inin yaşadığı, tarım ve sanayi üretiminin ve hizmetlerin %70’inin yapıldığı 11 büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerini Millet İttifakı ve demokrasi güçlerinin desteklediği adaylar kazanmıştır.
Günümüzde neoliberal politikalar, her şeyi piyasaya bırakan bir anlayış doğrultusunda çalışmaktadır. 1980 müdahalesi sonrası ülkemizde neoliberal, halkın milliyetçi maneviyatçı değerlerini dikkate alan siyasi partiler kurulmuş / kurdurulmuş ve halkın oylarıyla iktidara gelmiştir.
Bu iktidarlar bazen orta sağ, bazen İslamcı geleneğin temsilcisi olarak, bazen de hepsini içine alan bir anlayışla (ANAP/AKP) olarak karşımıza çıkmaktadır. İki temel köklü siyasi akımlardan olan (AP/DYP) ve (CHP/SHP) yerel iktidarlarında da neoliberal politikalara özenen yönetimlerle karşılaşılmıştır!
Oysa emperyalizme karşı bir mücadele sonrası kurulan, cumhuriyet ilkelerine bağlı partilerin genel ve yerel yönetimlerde farklılığını ortaya koymaları gerekir! Neoliberal piyasacı kamuya ait her şeyi satıp savan partilere özenildiği zaman, halkın aslı dururken taklidine oy vermediği kaç kez denenmiş ve hüsranla sonuçladığı çeyrek yüzyılda görülmüştür.
Cumhuriyetin temel ilkelerden uzaklaşılması, parlamentonun sekteye uğraması, yetkilerinin tırpanlanması, başbakanlığın ortadan kaldırılması, işsizlik / pahalılık ve ittifaklar olmasa bazı büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinin kazanılması yine mümkün olamayacaktır.
İYİ Parti İzmir milletvekili arkadaşım Aytun Çıray parlamentonun durumunu şu şekilde açıklamıştır. “Meclis şehir kulübüne döndü. İşlevsiz. Gensoru yok. Bütçe denetimi yok. Sözlü soru yok. Bakanlar yok. Ancak 3-5 dakika konuşabilirsin. Sonra bütün eller havaya!” demiştir.
Dünyada cumhuriyet ile yönetilen birçok ülkede ve Batı Avrupa’da merkez ve sosyal demokrat partilerin genel ve yerel yönetimlerde piyasacı-sermayeci politikalara karşı farklı uygulamaları söz konusudur. Türkiye’de ise bu konuda iki temel engelle karşı karşıyayız.
Birinci engel ideolojiktir: Şovenizm ve inanç dünyasıyla ilgili olarak halk ön yargılıdır. Milliyetçi Muhafazakâr iktidarlar ne söylerse doğru kabul etmektedir. CHP’de bunu aşmak için 2014 yılı itibariyle alternatif çalışmalar yapıldığı anlaşılmaktadır. Engel halktan gelmektedir!
İkinci engel militarizmdir: Devlet zorun özel örgütüdür! Kimseye hesap vermeden neoliberal bir anlayışla kamuya ait her şeyi özelleştirme adı altında satıp savmaktadır. İktidar, yargı / kolluk kuvvetleri marifetiyle yapıldığı anlaşılmaktadır. Engel devletten gelmektedir.
Merkez ve Sosyal Demokrat bazı uygulama kriterleri:
* Yerel yönetimler piyasacı-sermayeci değildir.
* Yerel yönetimler israf, hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluktan uzaktır.
* Yerel yönetimler özelleştirme ve taşeronlaştırmaya karşı çıkar.
* Yerel yönetimler ücret-fiyat-kar üçgeninde kamu hizmetini esas alır.
* Teknik altyapı iyileştirilir, toplu taşıma çok yönlüdür ve metro önceliklidir.
* Yoksullar için ucuz konutlar üretilir. Kent rantları halkın yararına uygulanır.
* Yoksullar ve muhtaçlar önceliklidir, onlar gözetilir, ayni ve nakdi yardım da bulunulur.
* Engelliler için engeller kaldırılır! Bakım ve barınma merkezleri yapılır, personel eğitilir.
* Kendi ihtiyaçlarını göremeyen yaşlılar için huzur evleri yapılır, personel eğitilir, yetiştirilir.
* Barınma ihtiyacı olan imkânları kısıtlı muhtaç öğrenciler için yurtlar inşa edilir, yurtlar ile eğitim kurumları arası mümkünse yürüme mesafesinde bir ortak alan mekân tasarımı yapılır.
* Şimdiki gibi üyelerini belediye başkanlarının belirlediği uyduruk “kent konseyleri” kurulmaz.
Yerel Yönetim Halk Kolektifleri oluşturulur.
* Çevre, denizler, akarsular, göller, bitkiler, ormanlar, vadiler, sokak hayvanları, bütün canlı varlıklar bakım ve koruma altındadır. Tarihin Doğanın ve Çevrenin korunması temel bir ilkedir.
* İhaleler şeffaf olarak yapılır. Bütçe gelir / gider aylık hesaplarını halk belediye sitesinde görebilir. Kentsel topraklar üzerindeki mülkiyet ilişkisinde kamu çıkarları esas alınır.
* İmar uygulamalarında ve toplumsal ilişki mekânlarının yaratılmasında kolektif akılla hareket edilir. Halkla ilişkilerde; yönetsel bir piramit oluşturulmaz, tepeden bakılmaz, sosyal demokrat bir kültürle göz hizasında durularak temas kurulur…