Getting your Trinity Audio player ready... |
Yazacağım her kelime,
olmadı cümle
sizinkiyle eş değerdedir.
beni başkalarından ayırt eden nesne ;eveleyip- gevelememdir.
her şey bu kadar açık,net ve ayyuka çıkmışken
Teşekkürler sayfa dostlarım;
#evdekal gibi bir söylem hitap ettiğim kitlenin, çok gerisindedir.
*
biz daha başka konular, edinimler, eylemler ve aktivitelerle sınamalıyız kendimizi.
geçmiş belki,
yarın zor,
oysa an;
buna müsait değil
bağlı elimiz kolumuz,
tek çalışan parmaklarımız ve ona komut veren duygularımız.
Buraya Mehmet Parlak şiirinden bir kıta sığdırılabilirim şimdi;
”Aç gönlünü ben geldim gülüm
Dağlar ardında saklıydı yüreğim
Kuş kanadıydı yüreğim
Deniz yelkenlisi idi kalbim
Kâh kanat çırpıyordu
Kâh yelken açıyordu”
*
Şahsen ben;
yaşadığım bu ana dek, başarılarımı sevgiye borçluyum hep;
sevmeme-sevilmeme
ancak;
sevmek emek istiyor,sevilmekse pasif bir eylem.
bu kadar dolandırdıktan sonra kelimeleri;
mesajdan yazıyor sayfa dostlarımdan kimileri; -dün Günaydın mesajı yazmadınız!
-evet, yazmadım.
bazen yazmak istemiyor canım.
içim,dışım ayni memranda olmuyor.
aklıma deli sorular geliyor;
deli başlangıçlar;
eylemler;
yakarışlar,
alkışlar
molalar
komalar
dilenmeler
dinlenmeler
*
Acaba diyorum yeniden mi sevsem, içimin bırakıtlarını süpürerek bu ilkel dünyanın molozlarının içine.
yeni bir sayfamı açsam;
evde böyle boş, boş kalınmıyor ?
düşündüm eninde ,hak verdim kendime
bilmiyorum sonumuz o melunla nereye kadar olacak?
gelmeden yolculuk sırası bize.
ve iç dünyaya şevk eğil,sevgk ile bakarken ;
özlesek hani kimilerini, yol gözlesek çalmayan kapılardan içeri girecekleri.
yazım belki kimilerine itici gelebilir
kimilerine iş bitirici.
İnsan yalnız yaşamak zorundayken inanın tavan yer oluyor,insanlar duvar.
başka bir kapı aralanıyor.
duyularınla çizdiğin/ her şeyin mübah olduğunu zannettiğin özgür ve günahsız bir dünya.
yargı yok
değer karmaşası yok
nankörlük yok
adam alma-satma yok
para geçmiyor üstelik,tassaruf da
sadece sevgi ak akçe biriktirdiğimiz.
uzun lafın kısası
Bu kolera günlerinde Aşk,
Hürriyetine hüküm giydirilmiş kuşlar gibi yüreklerimiz göğsümüzün içinde çırpınmakta…
Ve sonlarken ;
Yazar bu sabah Orhan Veli’nin
”Alnımdaki bıçak yarası
Senin yüzünden
Tabakam senin yadigarın
“İki elin kanda olsa gel” diyor
Telgrafın
Nasıl unuturum seni ben
Vesikalı yarim.”
TAHATTUR adlı şiirinden esinlenerek bu yazıyı yazmıştır…
sevgiler ,esenlikler
Ayla Gürel