Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, Erdoğan ve Soylu’nun Demirtaş açıklamalarını değerlendirdi

Getting your Trinity Audio player ready...

Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Soylu’nun AİHM’nin Demirtaş kararına ilişkin söylediklerini değerlendirdi

Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Büyük Dairesi’nin eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında ‘hak ihlali’ kararı vererek derhal serbest bırakılmasını belirtmesine ilişkin AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarını değerlendirdi.

Rıza Türmen, Soylu’nun “AİHM’nin aldığı kararın hiçbir anlamı yoktur” ifadesi için, “Bu söz, Türkiye’nin sözleşmeye attığı imzanın hiçbir anlamı yoktur gibi bir kapıya çıkar. Attığı imzaya değer vermeyen, kendi imzanızı küçülten bir söylem bu” dedi.

“AİHM kararını uygulamayan bir Türkiye’de hukuk reformundan söz ediliyor. Hiç inandırıcı olmuyor”
Erdoğan’ın ise Avrupa Birliği ile ilişkilere ilişkin açıklamalarını hatırlatan Rıza Tümen, “Avrupa bir değerler bütünüdür. Bu değerler bütününün içinde hukuk devleti de var. AİHM , Avrupa’da çok önemli bir organ. Avrupa Birliği tarafından da çok saygıdeğer. AİHM kararını uygulamayan bir Türkiye’de hukuk reformundan söz ediliyor. Hiç inandırıcı olmuyor” dedi.

Cumhuriyet’e konuşan Türmen, Türkiye’nin AİHM kararına uymayacağız demesi halinde neler olabileceğini şöyle kaydetti:

“AİHM’nin emrinde kararları uygulatacak bir polis gücü yok. Onun yerine Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi var. AİHM, kararlarında ihlali tespit eder ve orada bırakır. Kararın nasıl uygulanacağı Bakanlar Komitesi’ne aittir. Bazı çok önemli kararlarda AİHM kararı uygulamada ne yapılacağını da söyler ki bu kararda bunu yapmış, ‘serbest bırakılmalı’ demiş. Bunu söylemesi önemli, çünkü Bakanlar Komitesi siyasi bir organ. Oradaki siyasi tartışmaları keser.

Kararı kabul eder, arkasından gerekirse AİHM’ye üçte iki çoğunlukla yeniden gönderir. Bakanlar Komitesi yılda dört kez toplanıyor. Bu dört kez de dosyayı açık tutar, her seferinde büyükelçiye ‘Ne yaptınız’ diye sorar. Türkiye bu kararı nasıl uygulayacağını gösteren bir plan vermek zorundadır. Yapılacak bir tek şey derhal serbest bırakılması…”

 

Exit mobile version