Getting your Trinity Audio player ready... |
CORONA vakaları eksiliyor mu yoksa artıyor mu hastahane sahibi Sağlık Bakanının açıklamalarından bunu sağlıklı bir şekilde ve tam olarak öğrenemiyoruz.
Ama can kaybı sayıları istisnasız her gün “Bugün en yüksek düzeye ulaştı” bilgisi eklenerek açıklanıyor.
Günlerdir, haftalardır bekledim…
Birileri çıksın da Ayasofya’da Cuma Namazı kılmak için, Giresun’da sel bölgesinde incelemeler yapmak(!) için Ordu’da, Rize’de hediye çay paketleri ile Malatya’da 300 tesis açma töreni yalanı ve yine çay paketi hediyeleri ile yüz binlerin meydanlara doldurulmasının ardından salgının hızla yaygınlaşmasına dikkati çeksin…
Hem de bu vesileyle insanlarımızın daha bilinçli hareket etmelerine öncelik etmiş olsun.
Bir de tabii hiç gerçekleşmeyecek bir hayaldi ama beklerdim ki bir babayiğit çıkıp siyasi çıkarların insan hayatının önünde tutularak yüzbinlerin meydanlara çekilip bile bile ölüm tuzağına sürüklenmesi olayı ve faili hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine dava dilekçesi versin…
Dünyanın her demokrasi ülkesinde, her aklı başında toplumda “olmazsa olmaz” niteliğindeki böyle bir sosyal tepkinin bugünlerin Türkiye’sinde asla mümkün olamayacağını bir kez daha görerek beklemekten vazgeçtim.
Aslında bir başka beklentim, bir umudum daha vardı:
Eğer Hıfzıssıhha Enstitüsü kapatılmış değil de etkin olarak varlığını sürdürüyor olsaydı kapatılmadan önce yalnız ülkemize değil bütün insanlığa sağlık alanında yaptığı katkılar da göz önüne alındığında bugün salgına karşı kesinlikle daha az risk barındıran bir ortamda yaşıyor olmaz mıydık?
Beklerdim ki toplumumuzda Enstitünün yeniden ve derhal çalışır hale getirilmesi için kitlesel eylemler düzenlensin…
Birkaç yürekli insanımız dışında toplumdan tık sesi çıkmadı.
Bütün bunlarla ilgili umutlarımı, beklentilerimi aklımdan çıkardım artık…
Oysa her konunun, her sorunun açıklamasını yapan, çözümünün yolunu gösteren eşsiz önderimiz Atatürk gün gelecek halkın sağlığı ile kumar oynayanların çıkacağını görmüş olmalı ki şu uyarıyı yapmıştı:
“Her ulus çocuklarının sıhhatli ve gürbüz olmaları için yaşadıkları bölgenin sıhhî şartlarını temin etmek, devlet halinde bulunan siyasî teşekküllerin en birinci ödevidir.
Kendine, inkılâbın ve inkılâpçılığın çeşitli ve hayatî vazifeler verdiği Türk vatandaşının sağlığı ve sağlamlığı, her zaman, üzerinde dikkatle durulacak millî meselemizdir”
Şimdi sadece bir soru var aklımda…
Yakın bir gelecekte eğer ülkemiz dürüst, aklı başında, siyaseti koltuk ve ikbal aşkıyla değil, ulusa hizmet ideali ile yapan siyasiler tarafından yönetilecek olursa, Hıfzıssıhha Enstitüsü, Atatürk Havaalanı ve… ve … gibi ülkenin can damarı olan kurumlarının köküne kibrit suyu dökenlerden bütün bunların hesabını sorulur mu acaba?