Erdoğan: “AİHM bizim mahkemelerimizin yerine karar veremez”

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, AİHM’in Selahattin Demirtaş kararını hedef aldı.

Erdoğan’ın konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:

Allah rızası için iş yapmak nedir, milletin gönlünü kazanmak nedir bunları bilmeyenler, salgın döneminde yapılanları lekelemek için canhıraş çaba içinde. Biz 2023 hedeflerimizin karşısına çok daha iddialı hedeflere çıkan bir muhalefet görmek istiyoruz. Başkalarının projelerine payandalık etmek bizim asla itibar edeceğimiz bir siyaset tarzı değildir. Kendi partilerinin için bir ur gibi sardığı anlaşılan taciz, tecavüz ve hırsızlığa karşı itibarlı bir duruş sergileyemeyenler beyhude çaba içinde çırpınıyorlar. CHP bunlardan temizlenmeden milletin karşısına çıkmamalıdır. Utandan, sıkılmadan ‘Bizim başkanlarımız şöyle temizdir, böyle temizdir’ diyor. Şu anda adliye adliye dolaşıyorlar, bunların neresi temiz? Ciddi manada ruhsal ve fiziki olarak cheak-up’tan geçmesi lazım. Bu zihniyetin geçmişteki faşizan uygulamalarını da bıkmadan, usanmadan yüzlerine vurmayı sürdüreceğiz. Bunun hesabını vermekten kurtulamayacaklar.

Dün ne diyor, uyuşturucu kaçakçılarına, organ mafyasına vergi… Uyuşturucu satıcılığı yapabilirsiniz, organ mafyası olarak örgütler kurabilirsiniz diyor… Bu ne sapkınlıktır, istikametini tamamen şaşırmış. Gel uyuşturucu örgütünü kur, organ mafyasını da kur hiç olmazsa devlet senden bir şeyler elde etsin. Başka bir işe yaramıyorsun. Vergi konusunda da belli bir tecrübesi var, belki bu adımı atarsa bir işe yarar. Siyaseti öğrenmesi için bu söylediklerini ispat gerekir.

CHP zihniyetinin asıl gayesini anlamak için son günlerdeki kimi uygulamalara bakmak lazım. Bu zihniyet, geçtiğimiz günlerde Mevlana’nın vuslat yıldönümü kılıfı altında, asırlık geleneği yerle yeksan etmeye kalktı. Kur’an-ı Kerim’i ve ezanı Türkçe okutmak gibi bir garabet İstanbul’da sergilendi. Asıl zihniyetin Ayasofya’nın ibadete açılmasından, Çamlıca Camisi gibi eserlerin ülkemize kazandırılmasından rahatsızlığını da unutuyor değiliz. Tek parti özlemiyle yanıp tutuştukları anlaşılıyor. Kimsenin de inancımıza, kültürümüze el ve dil uzatmasına müsaade etmeyiz. Tasavvufta çok önemli bir kaide var. ‘Edep ya hu’ der. El, dil, bel dikkat edeceksin. Etmezsen rezili rüsva olursun, bunların da akıbeti budur. Kuran-ı Kerim’e inanıyorsanız gereken hürmeti göstermelisiniz.

Her şey istismar. Gereken dersi gereken hesabı sormak suretiyle bunlar olacak. Hz. Mevlana’nın veya başka bir mürşidin yolundan gidiyorsanız, geleneklere uymak zorundasınız. Müslümanlar için Kuran-ı Kerim’in, ezanın nasıl okunacağına bırakın alimler karar versin, siz anlamazsınız bu işlerden. Dert başka. Dert, bu ülkenin değerleriyle oynamak. Milletin böyle bir talebi yokken, kimi zaman turistik, ticari hesaplarla dini sembollere sataşılmasını art niyetli buluyoruz. 1940’ların faşist uygulamalarına geri dönüş gibi bir hesap varsa bunun yanlış olduğunu söylüyoruz. Bu İstiklal Mahkemeleri’ni yeniden kurmaya kadar varır.

“Bunlara en büyük dersi sandıkta milletimiz verecektir”

Gerçi bunlar pek çok zırvayı söylemekten de kaçınmıyor. Ülkemizi ileriye doğru götürecek her hizmetin başımızın üzerinde yeri vardır. Tarihe, kültüre, inanca yönelik hiçbir saldırıyı hoş görmeyiz. Önceleri cehaletlerine verdiğimiz söz ve davranışlarının bilinçli olduğunu gördüğümüz için kendilerine hak ettikleri şekilde mukabele etmeye sürdüreceğiz. Bunlara en büyük dersi sandıkta milletimiz verecektir.

Türkiye’nin geçmişte yaşadığı kavgaların ve bedellerin arka planında bizi siyasi ve ekonomik olarak geride bırakma planları olduğunu ifade edebiliyoruz. Çok partili siyasi hayata geçişimizin ardından kabuğumuzu kırmak için yaptığımız her hamlenin bizi tekrar içimize kapatması bunun sonucudur. Bugün de PKK’dan FETÖ’ye kadar terör örgütünü üzerimize salanlarla içeride bunların borazanlığını yapanların eli aynı ipe çıkıyor. 15 Temmuz gecesi milletimiz canı pahasına darbecilere karşı direnirken, Bakırköy’de televizyon karşısında kahvesini yudumlayanları da biliyoruz. Bu zihniyet PKK’lıları ‘hendek kazan arkadaşlar’ olarak tanımlayanlardır, FETÖ’cüleri ‘haklarını arayan mağdurlar’ gibi göstermeye çalışanlardır. Gezicileri ‘aydınlanma hareketi’ olarak göstermek isteyenlerdir.

Bu zihniyetin sahibi zat, varlık barışını uyuşturucu, fuhuş, organ ticaretiyle irtibatlandıracak kadar alçaldı ve düştü. Bu kendi ülkesine ve halkına husumeti siyasetinin merkezine oturtan zihniyeti ve sufle verenleri tarihe gömmek boynumuzun borcudur.

“Tarihleri faşizmle, darbecilikle; bugünleri ise taciz, tecavüzle dolu olanların siyasetten silinip gitmeleri ne acı”
Cumhur İttifakı’yla birlikte ülkemizi önce 2023’e ardından da yoluna devam ettirmekte kararlıyız. Bu hedefe ulaşana kadar durmak dinlenmek yok. Ülkeye ve milletin hizmetin adını bizim gibi bunu ancak 18 yıldır kesintisiz yaşayanlar bilir. Girdiğimiz 15 seçimin tamamından milletimizin gönlünü kazanarak birinci çıktık. Tarihleri faşizmle, darbecilikle; bugünleri ise taciz, tecavüzle dolu olanların siyasetten silinip gitmeleri ne acı. İktidarı milli iradeye ram olmak yerine, terör örgütlerinin arkasında, dışarıda kırpılan gözlerde aradıkça bundan kurtulamayacaklardır.

2020 yılında koronavirüs nedeniyle sadece sağlık alanında da değil, dış politikada da sancılı bir dönem geçirdik. Türkiye’nin çıkarlarını savunmak için gerektiğinde bedel ödedik, ama zalimler karşısında asla baş eğmedik. Bugün Türkiye denilince adalet, haysiyetli dış politika geliyor akıllara. Türkiye’nin yıldızı yükseldikçe, saldırıların şiddeti de artıyor. Uluslararası arenada etkili şekilde oyun kuran Türkiye gerçeği, kaostan beslenenleri rahatsız ediyor. Ne Türkiye’nin ekseninde bir kayma, ne terör örgütleriyle mücadelede bir zafiyet vardır. Bu bir kararlılığın, inancın, azmin gereğidir. Ülkemiz DEAŞ başta olmak üzere terör örgütleriyle göğüs göğüse çarpışan tek NATO ülkesidir. Düzensiz göçte yükü omuzlayan tek ülkedir.

Avrupa ve ABD ile ilişkilerimizi geliştirirken, Asya’yı, Afrika’yı asla ihmal edemeyiz. Tüm çabalarımıza rağmen AB ve ABD ile ilişkilerimizin suni gündemlerle sınandığı bir yıl oldu. Yeni yılda ABD ve AB ile olan münasebetlerimizde yeni bir sayfa açmayı arzu ediyoruz. AB’nin de Türkiye’yi kendinden uzaklaştıran stratejik körlükten uzaklaşmasını bekliyoruz. ABD’nin yeni başkanı Sayın Biden’ın da Türk-ABD ilişkilerine gereken özeni göstereceğine inanıyoruz. Türkiye zoru başararak dirayete, akla sahiptir. Önümüzdeki dönem dış politikada da Türkiye’nin şahlanış dönemi olacaktır.

Bugün üniversite öğrencilerimize bir müjde vermek istiyorum. 2021 yılında öğrencilerimize krdi ve burs miktarını belirledik. 2021 yılında lisansta 650 lira, yüksek lisansı da 1300 liraya çıkarıyoruz. Doktorada ise 1950 liraya çıkarmış oluyoruz. Ocak ayında 452 bin öğrencimize burs, 1 milyon 11 bin öğrencimize kredi olarak yatırılacaktır.

“AİHM bizim mahkemelerimizin yerine karar veremez”

AİHM’in Selahattin Demirtaş hakkında verdiği karara da değinmek istiyorum. AİHM bizim mahkemelerimizin yerine karar veremez. Bizim mahkemelerimizce değerlendirilir. Biz bireysel başvuru adımını attığımız zaman Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin bütün yolları tüketme unsuru olarak gördük. Şimdi görüyoruz ki burada tüm yollar tüketilmeden AİHM bu kararı alma yoluna tevessül etmiştir. Bunun da gerekçesini biliyoruz. Selahattin Demirtaş hakkındaki hüküm, İspanya’daki Batasuna Parti ile gerekçelerle çelişmektedir. AİHM böyle bir terörist savunmanın arkasında olduğunu bilmelidir. Bu şahıs siyasi söylemleriyle değil, terörle arasına mesafe koyamadığı için milletimizin gözünde de suçludur. Kobani’nin katili budur. Ey AİHM sen anlamasan da biz anlatmaya devam

Exit mobile version