|
Getting your Trinity Audio player ready...
|
Bilim insanları, Covid-19’a sebep olan SARS-CoV-2 virüsünü doku düzeyinde analiz etmek için, virüse yenik düşen 24 hastaya ait otopsi örneklerini inceledi.
Araştırmanın yazarlarından Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Yardımcı Doçent Dr. David T. Ting, araştırmada “RNA in situ hibridizasyonu” adı verilen bir yöntem kullandıklarını söyledi. Söz konusu yöntem, MGH’te hangi dokuların virüsle enfekte olabileceğini anlamak için kullanılan klinik bir test.
EurekAlert’ün aktardığına göre, araştırmada bu sayede insanların akciğer örneklerindeki SARS-CoV-2 görselleştirildi. Yapılan analizlerde, Covid-19’a bağlı şiddetli zatürreye sahip hastalarda enfeksiyonun iki evreden oluştuğu görüldü.
Erken evre, akciğerlerdeki yüksek virüs seviyeleriyle tanımlandı. Bu, bağışıklık tepkisinin kritik bir parçası olan inferferon yoluyla ilişkili genlerin ifadesi (DNA dizisi olan genlerin, fonksiyonel protein yapılarına dönüşmesi süreci -ed.n.) için hastaların hücrelerini tetikliyor.
Geç evredeyse, virüs artık mevcut olmasa da akciğerlerdeki hasar, iyileşemeyecek kadar ağır oluyor.
Dr. Ting, bulgular hakkında şu ifadeleri kullandı:
“SARS-CoV-2’ye verilen interferon tepkisi, insanların bağışıklık sisteminin virüse saldırabileceğini gösteriyor. Fakat tepkiler hastalar arasında, hatta aynı hastanın akciğerinin farklı bölgelerinde bile değişken. Bu da ‘herkese uyan bir ilaç’ tedavisi yaklaşımını zora sokuyor.”
Araştırmaya göre, Remdesivir gibi virüslerin çoğalmasını hedef alan tedaviler de yalnızca enfeksiyonun erken evresinde etkili olabilir.
Ekip, virüslerin akciğerlerde şaşırtıcı derecede çok az çoğaldığını da tespit etti. Bu durum, virüsün çoğunlukla burun pasajlarında çoğaldığını ve daha sonra akciğerlere düştüğü izlenimi veriyor. Burada virüs, zatürreye ve diğer komplikasyonlara neden olabilir.
Bilim insanları, akciğerlerdeki ve diğer dokulardaki SARS-CoV-2 enfeksiyonun kapsamını ve zamanlamasını daha iyi anlamak için ek otopsi analizlerinin önemli olduğunu, bu yolla Covid-19 hastaları için daha iyi tedavi stratejileri geliştirilebileceğine inanıyor.
Araştırma, 9 Aralık’ta hakemli bilim dergisi Nature Communications’da yayımlandı.