İstanbul’u Dinliyorum Gönlüm yaralı

İSTANBUL’U DİNLİYORUM GÖNLÜM YARALI

Sana ben de o tepelerden baktım

Azizliğine karaçalınmış ey İstanbul

Görmedim, geçmişte kalan günlerimi aratmayacak hiçbir yer

 

Biliyorsun gelip geçiyor zaman

İşte bak dönülmez akşamın ufku geldi çattı artık

Dilim varmasa da

Bunlar belki de sana son bakışlarım

Bu son seslenişim

 

Hatırlar mısın?

Sadece bir semtinde yaşamak gerekse bile

Bir zamanlar seninle yaşamaya hiç doyamazdım

Sana nasıl da hayrandım

Ve seni öylesine sevmiş

Sana olan sonsuz susayışımla

Gönül tahtımda öylece kurulmuştun

 

Şimdi böyle mi olmalıydı

Sende yaşadıklarım

Sende gördüklerim

Dönülmez akşamın ufkunda yaşamak böyle mi olmalıydı?

 

Seni, senken yaşayamamış olanlar

Nereden bilecekler

Yağmalanmış, tarumar olmuş cennet yeşilini,

Çöpe çamura bulanmış denizlerinin maviliğini

Gökdelen rantına kurban edilmiş

Şehrin üzerinden geçen bulutların akınının seyrini

Urumelihisarı’na oturup da bir türkü tutturmanın unutulmuş keyfini

Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa’yı

Çınaraltı’nın demli çayını

O çoktan unutulup giden

Sucuların hiç dinmeyen çıngıraklarını

Yolu dört gözle beklenen babacan postacıları

O sevecen Bekçi Babaları

 

Nereden bilecekler

Artık masallarda yaşayan

Bütün o efsunlu güzelliklerini

Ve düşlerde kalan o İstanbul efendiliğini

 

Oysa ne güzel başlamıştı her şey

 

Hani benim için o ilk ve son kez vardı ya

O çocukluk günlerimde,

Giderken atlayıp da yüzükoyun kapaklanıp

dizlerimi parçaladığım

Salına, salına giden

O “Dan, dan, dan dan çekilin yoldan geliyor vatman”

Görmüş geçirmiş soylu tramvayların

Hani o yaşama sevinciyle dolu bayram sabahların

Ihlamur kokulu huzurlu sakin yolların

O sevgiyle, dostluklarla sarılıp sarmalanmış komşulukların

 

Hani o büyük hayranın Lamartin var ya

Sana bir kere daha yeniden gelse

Acaba yine der miydi?

“Dünyaya eğer yalnız bir kez bakmaya izin verselerdi,

gelip onu buradan seyretmek gerekirdi”

Acaba bir kere daha bunları gönülden söyleyebilir miydi?

Yine böyle der miydi?

 

Ya, ulu rüyayı gören o büyük ozan da der miydi yine

“Sende çok yıl yaşayan, sende ölen

Yaşamıştır derim en uzun ve hoş bir rüyada”

Yine aynı şeyleri tekrarlar mıydı acaba

 

Hani tıpkı o eski taş plaktaki şarkı gibi

Sana da benim gibi çektiren mi var İstanbul…

 

 

19.08.2012

Exit mobile version